21 Eylül 2024 Cumartesi

Diyarbakır'da binler: Barış hemen şimdi

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla "Barış hemen şimdi" sloganıyla Diyarbakır'da miting düzenlendi.
Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla "Barış hemen şimdi" şiarıyla İstasyon Meydanı'nda miting düzenledi.
 
Platforma "Barış tecrit edilemez" yazılı dev pankart, miting alanına ise Kurmanci, Kurmancki ve Türkçe "Faşizm kaybedecek, özgürlük kazanacak", "Zulme hayır, barış", "Bijî 1'ê Îlonê", "Yeter artık doğa, kent ve çevre ile barış", "Ölüme karşı yaşam" ve "Kardeşliğin dünyasını emekle ve mücadeleyle kuracağız" yazılı pankartlar asıldı. Miting alanı HDP ve DBP flamalarıyla süslendi. 
 
ONBİNLER AKIYOR
 
Bölge kentlerinden ve Diyarbakır'ın Sur, Bağlar ve Ofis olmak üzere üç ayrı koldan miting alanına girdiş yapıldı. DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir, HDP'nin bölge milletvekilleri, aralarında ESP'nin de olduğu siyasi partilerin yöneticileri miting alanına zafer işaretleriyle giriş yaptı. Ayrıca demokratik kitle örgütleri de mitinge katıldı.
 
'İNSANLIK SUÇUNU KABUL ETMEYECEĞİZ'
 
Miting alanını dolduran onbinler, çalınan şarkılar eşliğinde halaylar çekerek, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla "Bijî Serok Apo" sloganları attı. Miting, özgürlük ve demokrasi şehitleri anısına "Çerxa Şoreşê" marşı eşliğinde yapılan saygı duruşu ile başladı.
 
Miting Tertip Komitesi Başkanı Erkan Erenci, yaptığı açılış konuşmasında, Kürt halkının özgürlük mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürdüğünü ifade ederek, onurlu bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılan tecridin Türkiye toplumuna uygulandığını ifade ederek, "İnsanlık suçu olan tecridi kabul etmeyeceğiz. Tüm bunlara rağmen özgürlük mücadelemizi sürdürerek, tecridi kıracağız. Tüm halkların 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutluyorum" dedi. 
 
HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanları ve HDP milletvekilleri sahneye çıkarak halkı selamladı. Ardından TJA aktivisti Ayşe Gökkan sahne aldı. Başta Kürt kadınlarını ve direnen kadınları selamlayan Gökkan, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde 10 ülke dışında bütün dünyada savaş yaşandığına dikkat çekti. IŞİD zihniyetinin Ortadoğu'da kadınları pazarladığını dile getiren Gökkan, 3. Dünya Savaşı'nın yaşandığını ve bunun kadınlara karşı olduğunu söyledi. Gökkan, Efrin, Şengal, Cizre ve Sur'a yönelik saldırıları kınadı.
 
 
'ANNELER BARIŞ İSTİYOR BARIŞ!'
 
Ardından bölge kentlerinden gelen Barış Anneleri, mitinge katılanları selamladı. Barış Anneleri adına konuşan Halime Işık, Barış Anneleri'nin barış, çözüm ve eşit yaşam için İstasyon Meydanı'nda olduklarını belirterek, "Annelerin yüreği kanlar içinde kaldı. Anneler barış istiyor barış. Anneler, sokaklarda, alanlarda barış talep etmeli. Bugün Ortadoğu'da barış alanı olmalıdır. Serok Apo üzerindeki tecrit kaldırılırsa bu kan duracaktır. Herkes bir taraftan barış için, insanların bir daha öldürülmemesi için adım atmalı. Her yerde kan kaynıyor. Şehirlerimiz, dağlarımız yıkıldı. Anneyim diyen herkes barışa sahip çıkmalı" dedi.
 
'ÖLEN HER ÇOCUK BİZİM ÇOCUĞUMUZDUR'
 
Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınlarının her hafta düzenledikleri eylemlerinin engellenmesine tepki gösteren Işık, şunları söyledi: "Çocuklarımız kayıp, cenazelerini arıyoruz. Cenazelerimiz aradığımızda saldırılara maruz kalıyoruz. 27 yıldır çocuğunun cenazesini bekleyen anneler var. Biz barış istiyoruz. Ne asker, ne polis, ne gerilla, ne sivil öldürülmesin. Biz her yerdeyiz, çocuklarımız için hazırız. Ölen her çocuk bizim çocuğumuzdur. Bu savaş yeter artık. Yüreğimiz yanıyor, edî bese, edî bese, edî bese."
 
ÖZTÜRK: İMRALI ADASI'NDA AMANSIZ BİR DİRENİŞ VAR
 
DTK Eşbaşkanı ve Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk de onbinleri selamlayarak konuşmasına başladı. 1 Eylül 1939'da Hitler'in Polonya'yı işgal ettiğini ve binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, 1 Eylül'ün bir daha ölümlerin yaşanmaması için Dünya Barış Günü olarak ilan edildiğini hatırlattı. 21. yüzyılda 3. Dünya Savaşı'nın yaşandığını belirten Öztürk, konuşmasına şöyle devam etti: "Ortadoğu'da bugün iktidar olanlar, özgür bir yaşam için hiç bir projeleri yok. Sayın Öcalan 1999'dan bugüne kadar ağır tecrit altında. Ancak bugün İmralı Adası'nda amansız bir direniş var. Amaçları Sayın Öcalan'ın fikir ve düşüncelerini ortadan kaldırmaktı. Ancak bir hücrede kaleme aldığı kitaplarla, Ortadoğu'da barışın sağlanması için projelerini yazdı."
 
'AKP VE MHP İTTİFAKI SAVAŞ İTTİFAKIDIR'
 
AKP ve MHP ittifakının savaş ittifakı olduğunu vurgulayan Öztürk, "Türkiye'yi zulümle baskı altına almaya çalışıyorlar. Bütün toplumu sessiz kılmayı amaçlıyorlar. Hiç bir projeleri yok. İmralı Adası'nda bütün sorunların çözümüne dair projeler var. Öcalan'ın fikirleri ve projeleri Rojava'da hayat buldu. DAİŞ çeteleri ile Rojava'da katliamlarla bunu ortadan kaldırmaya çalıştı. Ancak halklar Kobanê de direniş başlattı. Bu direniş bütün Rojava'ya yayıldı. DAİŞ insanlığın yüz karasıdır. Rojava halklarının direnişi tüm dünya tarafından takdir edildi" ifadelerini kullandı.
 
'KÜRT HALKININ İRADESİNE BASKIYLA DİZ ÇÖKTÜREMEZSİNİZ'
 
Bölgede ilan edilen yasak ve yıkım, DBP'li belediyelere atanan kayyumlar, Kürt siyasetçilerinin tutuklanması ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in tutuklanmasına dikkat çeken Öztürk, "Kürt halkı barış elini uzatmasına rağmen, silahlarla karşılık veriyorsunuz. Bu şekilde Kürt sorununu çözemezsiniz. Kürt sorununa dair bir çözüm ve projeleri yok. Ekonomik krizin dış güçler tarafından yaşandığını söylüyorlar. Yalan söylüyorlar. Bu sorunu İmralı Adası'nda çözebilirsiniz. Yaşanan bütün sorunların tek nedeni, İmralı Adası'nda tecridin ağırlaştırılmasıdır. Kürt halkının iradesine tecritler diz çöktüremezsiniz. Tüm Ortadoğu halkları için Sayın Öcalan'a özgürlük, özgürlük, özgürlük" dedi.
 
'BİZE DÜŞEN TECRİDİ PARÇALAMAK'
 
İmralı Adası'nda uygulanan tecridin Öcalan şahsında olmadığını Kürt halkına ve Türkiye halklarına uygulandığının altını çizen Öztürk, "Bize düşen tecridi parçalamak, mücadeleyi yükseltmek, halklara özgürlüğü sağlamaktır" dedi.
 
 
Son olarak konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli halkın, "Devlet değil adalet" diye haykırmaktan vazgeçmediğini dile getirdi. Temelli, "Geleceğimize sahip çıkacağız. AKP artık içim içim çürüyor. Bu utanç ve çürüyen iktidara son noktayı da biz koyacağız. Bizler gücümüzü Sakine Cansız, Orhan Doğan, Mehmet Sincan ve daha sayamadığım nice kahramanlarımızdan aldık. Direnme gücümüzü şehitlerimizden alıyoruz ve direne direne kazanacağız. Dost ve düşman bilsin ki kazanacağız, mutlaka kazanacağız. Bir Kürt deyişi vardır, 'bahtı tahta değişmem' diyor. Biz zulmün tahtına karşı kendi bahtını kendi yazanlardanız. Mücadele biziz, HDP'dir ve bizatihi Kürt halkıdır" dedi.
 
'İMRALI İLE DERHAL GÖRÜŞMELER BAŞLATILSIN'
 
Temelli, Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve ülkede yaşanan kaosa dikkat çekerek devamında şöyle dedi: "Sayın Öcalan'ın büyük çaba ile var ettiği ve partimizin bin bir emekle destek verdiği barış masası devirdiler. O günden bugüne dağlarımız, ormanlarımız, meralarımız ve evlerimiz yanıyor. 2013 ve 2015 yılında toplumun barış tohumları yeşerdiğini ve nasıl bir güven ortamı yeşerdiğini hepimiz gördük ve şahit olduk. Sayın Öcalan avukatları ile 7 yıldır görüştürülmüyor. Avukatlarının 783. görüşme talebi de reddedildi. Eskiden koster bozuk, hava koşulları el vermiyor diyerek bahane uyduruyorlardı. Şimdi bahaneye de gerek duyulmuyor. Tecridi devam ettirmek ve uygulamak için görüşmelere izin verilmiyor. Bu zulüm Kürt halkının değerlerine saldırıdan başka bir şey değildir. Bu ağırlaştırılmış tecrit koşullarına bir an önce son verilmelidir. Sayın Öcalan'ın avukatları, ailesi İmralı'ya gitsin ve görüşme derhal gerçekleşsin."
 
Tecridin etkisinin gittikçe büyüdüğünü ve bunun Ortadoğu'daki savaşı da etkilediğini kaydeden Temelli, "CPT diye bir kuruluş var. İşkence ile mücadele veriyor fakat yaşanan İmralı işkencesine ses çıkarmıyor buda işkenceye ortaklık demektir. Barıştan korktular ve 2015'ten itibaren barış kapıları kapatıldı. Sayın Öcalan ile görüşülmeye devam edilseydi belki Türkiye bambaşka yerlerde olacaktı ama tecrit sürdükçe savaş sürecek ve Türkiye içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüşecektir" sözlerini kullandı.
 
'CUMARTESİ ANNELERİ TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİN YÜZ AKIDIR'
 
Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta eylemine yönelik saldırıya değinen Temelli, şöyle konuştu: "90'ların bütün suçlarına sahip çıkıyorlar. Bizler tüm bunlara rağmen barış için bu meydanlarda ve Galatasaray meydanlarında olmaya devam edeceğiz. Cumartesi Anneleri kaybını aramanın kayıp olduğu günlerde birbirlerinin acılarına sahip çıktılar. Onlar kadın mücadelesinin başlangıcıdır ve Türkiye demokrasisinin yüz akı ve onurudur. Erdoğan bizzat Cumartesi anneleri ile görüşmedi mi? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yüzlerce dava da Türkiye'yi haksız bulmadı mı? Şimdi ne oldu da 700'üncü haftasına saldırıyorsun. Bugünde 701'inci haftasında izin vermediler. Biz bundan vazgeçecek miyiz asla vazgeçmeyeceğiz. Kayıp tüm çocuklarımızı toprağına kavuşturana kadar bu alanlarda olmaya devam edeceğiz."
 
Yapılan konuşmalardan sonra Koma Agırê Jiyan'ın söylediği şarkılar eşliğinde halaylar çekilmesiyle miting sona erdi.