23 Eylül 2024 Pazartesi

Cumartesi Annesi Sabriye Maltu: Bir mezarı hak etmiyor muyum?

Cumartesi Anneleri 724. buluşmalarında Mehmet Şirin Maltu'nun akıbetini sordu. Eyleme mektup gönderen anne Sabriye Maltu, "Ben anneyim, başında dua okuyacağım bir mezarı hak etmiyor muyum? 24 yıldır bir mezar ve Mehmet Şirin'i alıp götürenlerin cezalandırılmalarını istiyorum" dedi.
Cumartesi Anneleri 724. haftalarında 1995 yılında Batman Kozlu'da askerler tarafından gözaltına alınarak ağır işkence gören ve kendisinden bir daha haber alınamayan 17 yaşındaki Mehmet Şirin Maltu için buluştu.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yoğun polis ablukası altında bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kayıpları temsilen birer kırmızı karanfil de taşıdı. Cumartesi Anneleri'nin 724. hafta buluşmasına HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Hüda Kaya, Musa Piroğlu, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Beyoğlu Belediye Başkanı Adayı Alper Taş, oyuncu Nur Sürer destek verdi.
 
Bu haftaki basın açıklamasını Hasan Ocak'ın ablası Maside Ocak okudu. Ocak, sözlerine Galatasaray Meydanı'nın kendilerine yasaklanmasını eleştirerek başladı. Ocak şunları söyledi: "Anayasanın ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin güvencesinde olan barışçıl etkinliğimizin keyfi ve hukuka aykırı bir biçimde engellenmesinin de 25. haftasındayız. 25 haftadır basın açıklamalarımızı polis ablukası ve müdahalesi nedeniyle İHD önünde oldukça dar olan bu sokakta toplumdan tamamen izole edilmiş bir şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Her cumartesi sabah erken saatlerde İHD ve çevresindeki sokaklar ağır silahlı polisler tarafından kapatılmaktadır. Bu ürkütücü tablo insanların açıklamamıza katılmasını engellemeyi ve bizim Anayasa'nın güvencesinde olan kamuoyuna ulaşma hakkımızı engellemeyi hedeflemektedir. 724. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz; bu hukuksuz talimatı verenler ve bu hukuksuz talimatı uygulayanlar suç işliyorlar."
 
Ocak dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Cemal Kaşıkçı'nın kaybedilmesi ile ilgili sözlerini hatırlatarak, "Bu topraklarda kaybedilen insanlarımız için etkin soruşturma yapılmasını talep eden bizlerin kamuoyuna ulaşmamızı bile engelleyenlerin bu çifte standartlı yaklaşımını da eleştiriyoruz" dedi.
 
724. haftalarında 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu dosyasında hakikat açıklansın diye bir araya geldiklerini kaydeden Ocak, sağlık sorunları sebebiyle açıklamaya katılamayan Mehmet Şirin annesi Sabriye Maltu'nun mektubunu okudu.
Sabriye Maltu'nun mektubunda şu ifadelere yer verildi: 
 
"Ben Sabriye Maltu. 31 Ocak 1995'te gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu'nun annesiyim. Sağlık sorunlarımdan dolayı bugün aranızda olamadım. Mehmet Şirin 4 çocuğumun en küçüğüydü. Eşimi geçirdiği kazada kaybettikten 3 ay sonra kucağıma almıştım oğlumu. Babasız büyüttüğüm oğlumu askerler alıp götürdüğünde 17 yaşındaydı. Evimize baskın yaptıklarında geceydi. Askerler gecenin soğuğunda sabaha kadar benim ve komşularımın gözü önünde oğlumu dövdüler. Sonra Mehmet Şirin'i alıp götürdüler. Öğlene doğru askerler oğlumu getirdiklerinde bırakacaklar sandım ama yine oğlumu gözlerimizin önünde dövüp alıp götürdüler. Arkalarından Bekirhan Karakolu'na gittiğimde Mehmet Şirin'i gözaltına alan başçavuş, oğlumun orada olmadığını söyledi. Gittiğim her yerde bana aynı cevap verildi. 24 yıldır oğlumdan bir haber alabilme umuduyla yaşıyorum. Ben anneyim; başında dua okuyacağım bir mezarı hak etmiyor muyum? 24 yıldır bir mezar istiyorum. Mehmet Şirin'i alıp götürenlerin cezalandırılmalarını istiyorum.
 
Yaşlıyım ve hastayım. Son nefesime kadar oğlumu aramaktan vazgeçmeyeceğim. Oğlum için, kayıplarımız için bir araya gelen herkesi kucaklıyorum."
 
Ardından 1995 yılında gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç yaptığı konuşmada, "Malesef bu ülkenin geçmişinde daha 18 yaşını doldurmamış insanları kaybettiler. 24 yıldır burada haykırıyoruz. 17 yaşında bir çocuk ne yapabilir bu devlete. Daha reşit bile değil" diye konuştu.
 
İnsanları ailesinin gözü önünde, köylülerinin gözü önünde işkenceden geçirerek kaybettiklerini ve katlettikleri ifade eden Karakoç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bütün dünyada şu hak herkesin en doğal hakkıdır; bir mezar hakkı!Annelerin bütün feryadı budur. Çocuğunun başında dua edebilecekleri bir mezar hakkı. Çiçek koyulabilecek bir mezarımız olsun. Başında ağlayabileceğim, dertleşebileceğim, üç beş bişey söyleyebileceğim bir mezarım olsun. Binlerce aile bundan bile mahrum. Devletin güvenlik güçleri resmi üniformalarıyla, resmi silah ve arabalarıyla alırlar yüzlerce köylünün önünde kaybederler ama bunlara hiç bir soruşturma açılmaz. Şimdi ben burada ülkeyi yönetenlere bir iki laf söylesem beni buradan anında alırlar. Ama orada o insanlar hiç bir suçları yokken onlarca insan kaybedilir ve hiçbir soruşturma açılmaz. Bu insanların akıbetini ortaya çıkarmak devletin en birinci vazifesiyken sağır ve dilsizi oynuyorlar. Bu insanlar bu durumu haketmiyor. Bu ülke bu zulmü haketmiyor. Bu halkı buna maruz bırakmak kimsenin hakkı değildir. 24 yıldır bu mücadeleyi sürdürüyoruz, 24 yıl daha geçse bırakmayacağız."