24 Kasım 2024 Pazar

Cumartesi Anneleri, Bayram ve Tekin için adalet istedi

Cumartesi Anneleri, 1024. hafta eyleminde, Diyarbakır'da 1996 yılında gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin'in hikayesini kamuoyuyla paylaştı, akıbetlerinin ortaya çıkarılmasını, sorumluların yargılanmasını istedi.

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1024. haftasında bir kez daha Galatasaray Meydanını çevreleyen polis bariyerleri önünde yan yana geldi. Eylemde, karanfiller ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Basın açıklamasını okuyan Jiyan Tosun, her gün ülkeyi barıştan uzaklaştıran yeni sorunlarla uyandıklarını belirtti. Kayyum darbesine işaret eden Tosun, "Kayyumlar yoluyla bu hakkın özünün etkisiz hale getirilmesi, seçmen iradesinin yönetime yansımasının engellemesi anlamına gelmektedir. Hukukun üstünlüğü ilkesini, insan hakları ve demokrasi değerlerini tümüyle ayaklar altına alan bu engelleme kabul edilemez" dedi. Tosun, halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanlarının derhal göreve iade edilmesi çağrısında bulundu.

Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin'in hikayesini kamuoyuyla paylaşan Tosun, Bayram ailesinin Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Demirli köyündeki Bira Zeyna mezrasında yaşadığını ifade etti. Korucu olmaya zorlanan köylülerin ağır baskı gördüğünü ve 1994'te köyün yakıldığını aktaran Tosun, insanların Diyarbakır'a göç ettiğini, Mustafa Bayram ve oğlu Şirin Bayram'ın da çalışmak için Kocaeli'ne gittiğini aktardı.

Şirin Bayram'ın nişan için Kocaeli'nden eve döndüğünü ve 2 Kasım 1996'da köyde yaşayan amcasını ziyaret etmek için yola çıktığını dile getiren Tosun, şöyle devam etti: "Hava kararınca, devam eden operasyonlar nedeniyle tehlikeli olur diye yola devam etmedi. Geceyi geçirip sabah yola devam etmek üzere akrabaları olan Ramazan Tekin'in Kulp'un Demirci köyündeki evine gitti. 2 Kasım 1996 gecesi 65 yaşındaki Ramazan Tekin'in evi askerler ve korucular tarafından basıldı. 65 yaşındaki Ramazan Tekin ile evde misafir olan Mehmet Şirin Bayram gözaltına alındı."

'KORUCULAR TANIKLIK ETSE DE KARAKOL 'BİZDE YOK' DEDİ'
Gözaltına alınanların Kulp İlçe Jandarma Karakolu'na götürüldüğü ve 5 gün karakolda tutulduğu bilgisi ailelerine ulaşsa da, karakoldan ailelere, "Biz almadık, bizde yok" cevabı verildiğini belirten Tosun, "Aile, tanıdığı koruculardan bilgi istedi. Ertesi gün M.B isimli korucu Mehmet Şirin Bayram'ı gözleri bağlı biçimde Kulp Jandarma İlçe Karakolunda gördüğünü ve kendisiyle konuştuğunu söyledi. Ancak karakola çağrılan korucu, şiddet görüp tehdit edilince tanıklığını geri çekti. Aileler savcılığa başvurdu. Hazal Tekin, evlerine yapılan baskında eşini ve misafirleri Mehmet Şirin'i gözaltına alanların içinde iki korucuyu tanıdığını, isimlerinin Fettah ve Cumali olduğunu söyledi" ifadelerini kullandı.

'28 YILDIR İKİ AİLE SEVDİKLERİNİ ARIYOR'
Resmi makamlara başvuran ailelerin "Askeriyeyi şikayet ediyorsunuz" diye ağır baskı ve tehditlerle karşılaştığını ifade eden Tosun, dosyada etkin soruşturma yürütülmediğini belirtti. "Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram'dan bir daha haber alınamadı; akıbetleri karanlıkta, failleri cezasız bırakıldı. 28 yıldır Bayram ve Tekin aileleri sevdiklerinin akıbetini öğrenememenin acısıyla yaşıyor. 28 yıldır annesi, babası, kardeşleri Mehmet Şirin'i arıyor. 28 yıldır nişanlısı 'Ölü ya da diri bir haber alıncaya kadar Şirin'i bekleyeceğim' diyor" diyen Tosun, Bayram ve Tekin'in akıbetinin açığa çıkarılması, sorumluların cezalandırılması çağrısı yaptı.

'HAKİKAT VE ADALET ARAYIŞI ÜSTÜN GELECEK'
Ardından Şirin Bayram'ın kız kardeşi Halime Bayram'ın gönderdiği mektup okundu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: "28. yılında da aynı inanç, aynı kararlılık, aynı özlem ve aynı acıyla, Şirin'i aramak… Şirin'i aramak derken; adalet aramak, bir insanın yaşam hakkını aramak ve onu hatırlatmak… yaşam hakkı elinden alınmış Şirin'in ve binlercesinin hesabını sormak. 28 yıldır her cumartesi Şirin'in sapasağlam evden alınıp, bir daha geri dönmemesinin hesabını sormak, faillerinin bulunup en ağır şekilde yargılanmasını istemek. Sevdiklerimizin kemiklerini aramaya bizi mahkum edenlere hesap sormak. Kaybedilen evlatlarının mezarını arayan annelere bu ağır acıyı yaşatanlara, gerçek yargı önünde bir gün hesap sorabilmek için, on yıllarını meydanlarda geçiren kayıp yakınlarının, hakikat ve adalet arayışı, elbette ki bir gün üstün gelecek. Bu adalet arayışının yerini bulacağına inanarak, Şirin'in şahsında, kaybedilen bütün sevdiklerimizin akıbetini sormaya devam edeceğiz.

'BARIŞ SAĞLANACAKSA ANNELERİN ADALET ARAYIŞI GÖRÜLMELİDİR'
"Bu devlet, bu coğrafyada her anneye bir evlat canı borçlu. Bu coğrafyada devletin her kardeşe bir kardeş can borcu var. Bu coğrafyada devletin her eve bir can borcu var. Devlet bu hakikatle yüzleşmek zorunda. Devleti yönetenler cumartesi annelerinin, kayıp yakınlarının sesini duymalı ve bir an önce, zaman kaybetmeden bütün yargı mekanizmalarını harekete geçirerek faillerin ve sorumluların yargılanarak cezalandırılmasını sağlamalıdır. Bu ülkede bir iç barış sağlanacaksa öncelikle Cumartesi Annelerinin adalet arayışı görülmelidir. Biz, Şirin'in gözaltında kaybedilişinin 28. yıldönümünde de hakikat ve adalet talebimizi yineliyoruz. Şirin'i ve arkadaşlarını bulun, faillerini yargılayın diyoruz."

Eylem, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.