24 Kasım 2024 Pazar

Cumartesi Anneleri Aksoy ve Cingöz'ün akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 1006. hafta eyleminde 7 Haziran 1995'te Diyarbakır'da gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Edip Aksoy ve Orhan Cingöz'ün akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, 1006. hafta eyleminde bir kez daha Galatasaray Meydanını çeviren polis bariyerlerinin önünde yan yana geldi. Ellerinde gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşıyan Cumartesi Anneleri adına açıklamayı Sebla Arcan okudu.

Edip Aksoy ve Orhan Cingöz'ün dosyasını kamuoyuyla paylaşan Arcan, Diyarbakır'da tütün ticareti yaparak geçimini sağlayan Edip Aksoy'un 7 Haziran 1995 tarihinde tütün almak için gelen Orhan Cingöz'le buluşarak Dağkapı'da bir çay bahçesine gittiklerini söyledi. Burada arkadaşlarıyla sohbet ederken çay bahçesinin önünde bir beyaz Toros'un durduğunu belirten Arcan, araçtan inen 3 sivil polisin Aksoy ve Cingöz'ün kimliklerini alıp "İfadeniz var, karakola gideceğiz" diyerek onları götürdüğünü anlattı.

'TANIKLARA RAĞMEN İNKAR EDİLDİ'
Arcan, şöyle devam etti: "Gözaltına alındıklarını ve beyaz Toros'la götürüldüklerini gören çok sayıda tanık vardı. Ancak bu yaşananlar inkâr edildi. Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği'nin bugüne kadar ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Edip Aksoy ve Orhan Cingöz'den bir daha haber alınamadı. Olaydan 10 yıl sonra, 2005 yılında JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan'ın itirafları basına yansıdı. Abdulkadir Aygan, itiraflarının bir bölümünde JİTEM'in Edip Aksoy ve Orhan Cingöz'ü sorguladıktan sonra infaz ettiğini, bedenlerini Silopi Yolu üzerinde bir dere kenarına gömdüğünü söyledi. Abdulkadir Aygan, olay yerini detaylarıyla tarif etti."

'TEKRAR ETKİN BİR SORUŞTURMA BAŞLATILMALI'
İHD'nin bunun üzerine olay yerinde incelemelerde bulunduğunu ve 6 Temmuz 2005'te Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu belirten Arcan, "Savcılık, Abdulkadir Aygan'ın söz ettiği yerde 28 Haziran 1995'te gömülen iki kişiye ait ceset bulunduğunu ve belediye aracılığıyla Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiklerini tespit etti. Aileler de soruşturma dosyasındaki ölü beden fotoğraflarının Edip Aksoy ve Orhan Cingöz'e ait olabileceğini beyan etti" ifadelerini kullandı.

Savcılık kararıyla açılan mezardan dört kişiye ait kemiklerin çıktığını ancak DNA'ların Aksoy ve Cingöz aileleriyle eşleşmediğini söyleyen Arcan, "Gözaltında kaybedilişlerinin 29. yılında yargı makamlarını Edip Aksoy ve Orhan Cingöz dosyasında yeniden etkin bir soruşturma ve kovuşturma başlatarak maddi gerçeği açığa çıkarma ve adaleti sağlama görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz" dedi.

'SİZLERLE OLMAK BANA GÜÇ VERİYOR'
Edip Aksoy'un kızı Beritan Aksoy'un gönderdiği mektubu Zeynep Yıldız okudu. Mektupta, "Babam Edip Aksoy'un 7 Haziran 1995'te kaybedilmesiyle başlayan mücadelemde sizlerle yan yana olmak bana güç veriyor. Babamın akıbetini öğrenme ve adalet arayışım yıllardır sürüyor. Bu arayış sadece kişisel bir kaybın peşinde koşmak değil, aynı zamanda hak ve adaletin tesisi için verilen bir mücadeledir. Bu mücadelede yalnız olmadığımı bilmek, dayanışma içinde olmak bana her zaman güç verdi. Her birinizin hikayesi, acısı ve mücadelesi benim hikayem, acım ve mücadelem oldu" ifadeleri yer aldı.