25 Kasım 2024 Pazartesi

Cumartesi Anneleri 1000. haftasında: Kayıplarımızı istiyoruz

Cumartesi Anneleri, 1000. hafta eyleminde "Kayıplarımızı istiyoruz" çığlığını yükseltti. 300 hafta sonra bariyerlerin kaldırıldığı Galatasaray Meydanında gerçekleşen eyleme yüzlerce kişi eşlik etti.

Cumartesi Anneleri, 300 hafta sonra kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanı'nda yan yana geldi. Kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerle buluşan kayıp yakınları, 1000. hafta oturmasında kayıplar için adalet sağlanana kadar asla vazgeçmeyeceklerini bir kez daha vurguladı. 

700. hafta eylemine yönelik polis saldırısının ardından Galatasaray Meydanı'nın etrafına kurulan polis bariyerleri bu sabah erken saatlerde kaldırıldı. 29 yılı aşkın süredir gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerin cezalandırılması için mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 1000. hafta eylemine yüzlerce insan eşlik etti, 3 kuşak kayıp yakınları en önde yerlerini aldı.

Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla birlikte karanfillerin taşındığı eylemde, "1000 Hafta" yazılı pankart yere serildi.

Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri ve çok sayıda siyasi parti, sendika, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

'1000. KEZ AYNI DERİN ACI VE ISRARLA BİR ARAYA GELİYORUZ'
Cumartesi Anneleri adına ortak basın metnini Sebla Arcan okudu. Arcan, "Bugün burada, 1000. kez aynı derin acı ve aynı ısrarla bir araya geliyoruz. 1000 hafta. Yani 7000 gün, 229 ay. Yani arayışla geçen bir ömür. Biz Cumartesi Anneleriyiz. Anneyiz, babayız, eşiz, kardeşiz, evladız, yeğeniz, torunuz. Yani sizler gibiyiz. Ama aslında bir farkımız var sizden. Bizim kalbimizde aynı derin yara sızlıyor; sevdiklerimizin mezarlarına bile sahip olamamanın tarifsiz acısı" ifadelerini kullandı.

Devlet güçleri tarafından gözaltına alınan sevdiklerinden bir daha haber alamadıklarını ifade eden Arcan, aylar, yıllar sonra sevdiklerinin ağır işkence izleri taşıyan bedenlerini gizlice gömüldükleri kimsesizler mezarlığında bulduklarını ya da hiçbir iz bulamadıklarını vurguladı.

'ONLAR BİZİM EN SEVDİĞİMİZDİ'
Arcan, şöyle devam etti: "Onlardan geriye sadece isimleri ve kucaklarımızdaki fotoğrafları kaldı. Kucağımızda fotoğraflarını taşıdığımız sevdiklerimize bir bakın. Onlar da sizin gibiydiler. İşçilerdi, esnaflardı, taksicilerdi, çiftçilerdi, doktorlardı, eczacılardı, hemşirelerdi, gardiyanlardı, avukatlardı, gazetecilerdi, öğretmenlerdi, mühendislerdi, iş insanlarıydı, ilköğretim, lise ve üniversite öğrencileriydi, siyasetçilerdi, sendikacılardı. Onlar bizim en sevdiğimizdi..."

'1000 HAFTADIR SORUYORUZ, KAYIPLARIMIZ NEREDE'
1000 haftadır dinmeyen bir ağrı ve bitmeyen bir umutla Galatasaray Meydanında bir araya geldiklerini vurgulayan Arcan, "Devletin alıp götürdüğü sevdiklerimizi istiyoruz! Akıbetlerini bilmek istiyoruz! 1000 haftadır, soruyoruz: Kayıplarımız nerede? 1000 haftadır, soruyoruz: Sevdiklerimizi kaybedenler, bu insanlığa karşı suçun fail ve sorumluları neden cezasızlıkla korunuyor" ifadelerini kullandı.

27 Mayıs 1995'ten beri her hafta saat 12.00'de Galatasaray Meydanında toplandıklarını vurgulayan Arcan, kimi zaman engellendiklerini, kimi zaman yasaklandıklarını, şiddetle dağıtıldıklarını, gözaltına alındıklarını ama ısrarlarından bir an için bile vazgeçmediklerini söyledi.

'SEVDİKLERİMİZİ BULANA KADAR VAZGEÇMİYORUZ'
"Gözaltında kaybedilen sevdiklerimize dokunamıyoruz ama her cumartesi onların resimlerini gururla taşıyoruz. Mezarlarına çiçek koyamıyoruz, ama her cumartesi onlar için Galatasaray Meydanı'na bir karanfil bırakıyoruz" diyen Arcan, bu geleneğin kuşaktan kuşağa aktarılarak sürüp gideceğini ifade etti.

Arcan, şöyle devam etti: "Galatasaray Meydanı'na bakan her göz, o meydandaki her taş, devletin bu büyük utancının ve Cumartesi Anneleri'nin direncinin tanığıdır! 1000. haftamızda kamuoyunun karşısına tek bir taleple çıkıyoruz; kayıplarımızı istiyoruz. Karanfillerimizi Galatasaray'a değil, sevdiklerimizin gerçek mezarlarına bırakmak istiyoruz. Doğdukları, yaşadıkları topraklarda bir izleri, bir mekanları olsun istiyoruz. 1000. haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz: Sevdiklerimizi bulana kadar onları aramaktan vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz."

'ADALET VARSA FAİLLERİ YARGILASINLAR'
Gözaltında kayıpların simge ismi Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak söz alarak, kendilerine destek veren herkese teşekkür etti ve adalet çağrısı yaptı.

Gözaltında kaybedilen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, Ferhat Tepe gibi en az 25 Özgür Gündem çalışanının katledildiğini hatırlattı. Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Zübeyde Tepe, "Failler Tansu Çiler, Mehmet Ağar, Korkmaz Tanhan yargılanana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Çocuklarımızın katillerini istiyoruz. Adalet yok burada. 'Türkiye hukuk devleti' diyorlar. Adalet varsa failleri yargılasınlar. Adalet istiyorum" ifadelerini kullandı.

'ELBET BİR GÜN BİZE HESAP VERECEKLER' 
Kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise "Elbet bir gün bize hesap verecekler. Adalet aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Katiller yargı önüne çıkana kadar burada olmaya devam edeceğiz" dedi.

Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, "Annem hep bir mezar istemişti. Ben annemin bıraktığı yerden ağabeyimin çiçeklerle donatılan bir mezarı için buradayım. Bugün burada olmamız vazgeçmememizin bir sonucudur. Unutmayacağız, unutturmayacağız" ifadelerini kullandı.

'BU MEYDAN ADALET MEYDANIMIZDIR'
Gözaltında kaybedilen Savaş Buldan'ın eşi Pervin Buldan, bin haftadır adalet aradıklarını söyledi. Buldan, "Karanfil koyacağımız, dua edeceğimiz bir mezar yok. O yüzden kayıplarımız bulunana kadar, failler cezalandırılana kadar burada olmaya devam edeceğiz. Çünkü bu meydan adalet meydanımızdır" dedi.
 
Kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır, bu alanda toplanabilmek için çok sayıda hukuksuzlukla karşılaştıklarını belirtti. Kırbayır, "Benim bu devletten bir mezar alacağım var" ifadelerini kullandı.

'BİNLERCE İNSAN CENAZESİNİ BULMAK İÇİN BEKLİYOR'
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise, "Burası kaybedilenlerin mezarlığı değil, burası kayıp yakınlarının buluşma meydanı, acıların, ağıtların seslerimizi duyurma yeridir. Kayıplarımızın nerede olduğunu, adalet nerede diye haykırdığımız yer ve alan. İşte bin haftadır da haykırıyoruz. Adalet nerede" diye sordu.

Kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, abisinin cenazesinin dahi yok edilmek istendiğini ancak ısrarlı aramalar sonucu bulup defnettiklerini söyledi. Bir mezar yerleri olması sebebiyle binlerce kayıp ailesi arasında en "şanslılardan" biri olduklarını ifade eden Karakoç, "Binlerce aile bu haktan mahrum. Biz bin haftadır bu alanda adalet talebimizi dile getiriyoruz. Kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılsın, sorumlular yargılansın, cezasını çeksin diye. Binlerce insan cenazesini bulmak için yıllarca hasretle, özlemle bekliyor" ifadelerini kullandı.

SRİ LANKA KAYIP YAKINLARI: BİZİ SUSTURMAK İSTİYORLAR AMA SUSMAYACAĞIZ
Eylem, yurt dışından kayıp yakınlarının gönderdiği dayanışma mesajlarıyla son buldu. Sri Lanka kayıp yakınlarının yolladığı mesajda, "Türkiye'nin Cumartesi Anneleri de 1980'ler ve 1990'lar gibi zorla kaybedilmelerin mağduru olan anneleridir. Bizim gibi onlar da kapı kapı dolaşıyorlar... Dünyada bize hakikati ve adaleti inkar etmeye devam edenler, gerçeği iktidara karşı konuşmamızı istemiyorlar. Bizi susturmak istiyorlar. Ama biz susmayacağız" denildi.