3 Ekim 2024 Perşembe

Çorlu katliamı davası: TCDD birimleri kusurlu

Çorlu tren katliamı davasının 6. duruşması görülüyor. Ailelerin, ilk bilirkişinin tarafsız olmadığı yönündeki itirazı üzerine hazırlanan ikinci bilirkişi raporunda, TCDD birimleri kusurlu bulundu. Raporda, trende hız ihlali olmadığı, fren uygulamasının dereyman sürecine etki etmediği, kaza günü meydana gelen yağışın öngörülebilir nitelikte olduğu, menfez kapasitesinin 10 yıllık tekerrürlü taşkın debisinden geldiği ve yetersiz olduğu belirtildi.

Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek üzere hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak, devrildi. Kazada 7'si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu bulunan TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14. Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında "taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Davanın 6. duruşması, mahkeme salonuna dönüştürülen Çorlu Halk Eğitim Merkezi'nde görülüyor. Duruşmaya, kazada yakınlarını kaybedenler ve bazı yaralılar, yaklaşık bir kilometre mesafeden ellerinde yaşamını yitirenlerin fotoğraflarıyla yürüyerek geldi.

Duruşma, bilirkişi olarak atanan Prof. Dr. Hüseyin Yıldırım, Doç. Dr. Hüseyin Onur Tezcan, Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Kocabaş, Dr. Öğretim Üyesi İlker Üstoğlu, araştırma görevlileri Dr. Haluk Yılmaz, Dr. Mehmet Ufuk Turan ve Yüksek Mühendis Ahmet Şükrü Korman tarafından hazırlanan raporun okunmasıyla başladı.

İKİNCİ BİLİRKİŞİ HEYETİNİN HAZIRLADIĞI RAPOR: TCDD KUSURLU
Raporda, trende hız ihlali olmadığı, fren uygulamasının dereyman sürecini etki etmediği, kaza günü meydana gelen yağışın öngörülebilir nitelikte olduğu, menfez kapasitesinin 10 yıllık tekerrürlü taşkın debisinden geldiği ve yetersiz olduğu belirtildi. Raporda, demiryolu altyapısı ve sanat yapılarında olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri, TCDD altyapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığının, TCDD Genel Müdürlüğü yol ve geçit kontrol memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığı kusurlu bulundu.

'TCDD İLE METEOROLOJİ MÜDÜRLÜĞÜ ARASINDA KOORDİNASYON YOK'
Bilirkişi raporunda, "TCDD Genel Müdürlüğü ile olumsuz hava koşullarında kontrol görevini yerine getirmek üzere görevlendirilen personelin, görevlerini sağlıklı olarak yerine getirebilmesi için meteorolojik olaylarla ilgili eş zamanlı, güncel ve sürekli bilgi akışının gerekli olduğu TCDD Genel Müdürlüğü ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü arasında kurulacak koordinasyon ve sürekli veri akışı ile gerçekleşebilecektir. Ancak böyle bir koordinasyon mevcut değildir" denildi.

Yol üst yapısında ve alt yapısında, özellikle deprem ve sel gibi olağanüstü durumlarda kontrol işlerinin yapılabilmesi için TCDD'nin, yeterli sayıda yol ve geçit kontrol memuru istihdam etmesinin bir zorunluluk olduğu belirtilen raporda, kazanın meydana geldiği Çorlu'daki duruma ilişkin, "Mevcut durumda, sürekli (her gün) ve düzenli kontrol görevini yerine getirecek, söz konusu memurlar dışında personel görevli değildir" ifadeleri yer aldı.

'YAĞIŞ ÖNGÖRÜLEBİLİR NİTELİKTEYDİ'
Kazaya karışan trenin hız ihlalinin olmadığını, tren seti hızının livre değerine uygun olduğu belirtilen raporda şu tespitler yer aldı:

"Fren uygulaması derayman sürecine etki etmemektedir. Kaza günü meydana gelen yağış öngörülebilir niteliktedir. Menfezin kapasitesi 10 yıllık tekerrürlü taşkın debisine denk gelmektedir, yani yetersizdir. Havzanın yapısı ve arazide tarım yapılması, akarsu yatağının yönünü ve yolunu zamanla değiştirmektedir ve demiryolu şevleri korunaklı değildir. Bu durum menfezlerin dolmasına ve kapasitelerinin yetersiz kalmasına neden olmaktadır.

"Kaza, km: 161+968'deki menfezin üstündeki ray ve traverslerin altındaki balast ve dolgu tabakalarının boşalması ile meydana gelmiştir. Bu menfez, kazadan önceki şiddetli yağış sonrasında, komşu drenaj yapılarının işlevini yerine getirmemesi nedeniyle üç havzadan gelen akış ile karşı karşıya kalmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, suyun menfez seviyesinin üzerinde çıktığı, menfezin kısmen basınçlı su kısmen hava emerek çalıştığı, su seviyesi daha da yükseldikçe memba tarafından emilen suyun girdap yaparak yol şevinin stabilitesini bozduğu ve şevin göçmesine neden olduğu belirlenmiştir. TCDD ve özellikle AR-GE Dairesi Başkanlığı'nın, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlüklerinin küresel iklim değişikliğinin farkında olmaları gerekmesine karşın; yaptıkları risk analizlerinde, kaza oluşana bu kadar olan değişimleri dikkate almadıkları ve risk analizlerinin temel nedeni olan proaktif tedbirler önermedikleri görülmektedir. Mevcut hat sinyalli bir hattır ve sinyal sistemi doğru çalışmaktadır. Kazada sinyalizasyon sisteminden kaynaklı herhangi bir kusur bulunmamaktadır. Küresel iklim değişikliği ile hava koşullarının önemli dönüşüm geçirdiği düşünüldüğünde, sicilli menfez kavramı sorgulanmalı, altyapı ve üstyapıda olağanüstü koşullara karşı hazırlıklı olmak amacıyla gerekli tüm önlemler alınmalıdır. Trenler modernize edilirken yol üstyapısının uygun hale getirilmesi yeterli değildi. Altyapı ve sanat yapılarının da buna uygun hale getirilmesi gerekir."

Raporun okunmasının ardından kazada yaralı kurtulanlar ile yaşamını yitirenlerin aileleri konuştu.Raporla sorumluların ortaya çıktığına dikkat çekildi, adaletin sağlanması için cezalandırılmaları istendi.

Ardından Avukat Can Atalay konuştu. Atalay, "Yargılamanın çok kritik bir aşamasındayız ve yargılamanın bu şekilde devam ettirilemeceyeğini biliyoruz. Raporun eksiklikler içeren hali ciddi soruna işaret ediyor. Savcı bugüne kadar harekete geçmiş olmalıydı. Kovuşturmanın genişletilmesiyle ilgili acilen adım atmanız gerekir. Rapor 'Bu haliyle bu yargılama sürdürülemez ve tamamlanamaz' diyor" dedi.

Avukat Evren İşler ise "Odada duran bir fil var, ama kimse bundan bahsetmiyor. Odadaki fili biz biliyorduk. İlk günden beri olayın sorumlularını görmüştük, ama kamu otoriteleri görmemekte ısrar ediyordu. Bilirkişi raporu ortada olduğuna göre fili konuşmaya başlayabiliriz" diyerek, Mümin Karasu, İsa Apaydın, Ahmet Arslan, Binali Yıldırım, Nizamettin Aras, Nihat Aslan, Cemal Yaşar Tangül dahil olmak üzere Ulaştırma Bakanlığı'nda ve TCDD'de görev yapmış yetkililerin yargılanmasını istedi. 

Avukat Gökmen Yeşil, en başından beri Ulaştırma Bakanlığı, TCDD Genel Müdürü ve yardımcılarının sorumluluğuna işaret ettiklerini söyledi ve ekledi: "Bu dosyada şüpheli dahi olmadılar. Kendilerini bu dosyadan korudular. Dönemin TCDD Genel Müdür Yardımcısı Ali İhsan Uygun, tutuklanmadı ya da görevden uzaklaştırılmadı. Ama terfi ettirildi. Şimdi küstahça, arsızca vites büyüttüler ve dosyaya katılmak istediklerini söylediler. Müştekilerin en temel hastane masraflarını bile karşılamamış bir kurumdan arsızca bir katılma talebi yapıldı. Reddini istiyoruz."

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, soruşturmanın genişletilmesine ve bununla beraber bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verdi. Heyet, TCDD'nin davaya katılma talebini ise reddetti. 

Dava, 16 Mart 2021'e ertelendi.