4 Ekim 2024 Cuma

Çepni'den iktidara: Sizin yerinizde başkası olsa utanırdı

HDP Milletvekili Çepni, iktidarın doğayı katleden yıkım politikalarına ilişkin Meclis'te konuştu. Başka bir iktidarı olsaydı utanacağını bu yüzden de istifa edeceğini belirten Çepni, "Bu ülkenin Bakanı, adını anmıyorum. Envaiçeşit suçlularla çekilen bir fotoğraf var, bir de ormanını, ağacını koruyanların fotoğrafları var İkizköy'de, İkizdere'de" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, Meclis Genel Kurul'da iktidarın sermaye ve rant odaklı politikaları sonucu doğanın katledilmesine ilişkin konuştu. 2021 yılının birçok boyutuyla sıkıntılı olduğunu anımsatan Çepni, dünya çapında tarihin en ağır krizinin yaşandığını belirtti. Bir taraftan yıkım ve çürüme süreci bir taraftan da sorumluların sorumluluklarını atmaya çalıştıklarını dile getiren Çepni, iktidarın açlık ve yoksulluğun şovenizmle, savaş siyasetiyle örtülmeye çalışıldığını vurguladı.

'SİSTEMİN KENDİSİNE DÖNÜK ELEŞTİRİLER GELİŞTİRİLMELİ'
Örneklerle devam eden Çepni, "Konya projesi, birisi de DOKAP, Doğu Karadeniz projesi. Burada ortaya koyacağım örnekleri sadece kendinden menkul olarak algılamamak lazım; bunun arkasında neyin gizlendiğini, işte, buradaki bakanlıkların da buradaki rolünü ortaya koymaya çalışacağım. Konya meselesinde çok çarpıcı gelişmeler var. Konya bir tarım vahası ama burası kurumayla karşı karşıya; göllerin çoğu kurumuş, Marmara Denizi büyüklüğünde bir sulak alan da kurumuş durumda, yirmi otuz metreden çıkan su şimdi 400 metreden anca çıkabiliyor, son yirmi yılda da oluşan obruk sayısı 350'yi geçmiş durumda. Peki, burada iktidar ne yapıyor Konya için? Hiçbir şey yapmıyor. Bu KOP, şu anda hiçbir şey ortaya koymuş değil, hiçbir çözüm projesi yok. Bizim bu konuda bir çözüm projemiz var, şunu söylüyoruz: Acilen bir su bakanlığı kurulmalıdır. Yine, ürün desenine uygun bir sulama sistemi geliştirilmelidir, susuz tarımın geliştirilmesi önerisi yapıyoruz yani Konya'yı da tüm tarım alanlarını da kurtarmak için bu sistemin değişmesi, halktan ve doğadan yana bir yönetim anlayışının, bir siyasi anlayışın gelmesi gerektiğini öneriyoruz. Konyalılar da kendilerine giydirilmeye çalışılan buna benzer hamasi edebiyatlara kulak asmamalıdırlar, sistemin kendisine dönük eleştirilerini geliştirmelidirler" dedi. 

'KARADENİZ'İ BETONLAŞTIRDILAR'
Karadeniz'in iktidarın hem siyasi olarak hem de ekonomi politikası olarak zehirlediği bir alan olduğunu bu nedenle en çok yıkıma maruz  kalan bölgeyken aynı zamanda şovenizmle de zehirlendiğini dile getiren Çepni, "Karadeniz'in insanını ve doğasını sermaye şirketlerine, turizm şirketlerine peşkeş çeken bu iktidar, bir bakıyorsunuz, Karadeniz'i arka bahçesi yapmaya çalışıyor. Karadeniz'i betonlaştırdılar, sahil yolundan başlamak üzere Karadeniz betonlaştırılıyor. Rize Şehir Hastanesi deniz dolgusu projesi var ‘ÇED gerekli değildir' kararı var. Burada 8 milyon ton taş kullanılacak ve bunun için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onay vermiş durumda. Pazar'da Rize-Artvin Havalimanı var, yine deniz dolgusu, yine bir taş projesi. Tabii ki bütün bunlar için tıpkı İkizdere'de olduğu gibi yeni taş ocaklarına ihtiyaç var" ifadelerini kullandı. 

'ŞİRKETLERİN İHTİYACINI MAHKEME EMİR TELAKKİ EDER'
Yeşil Yol Projesi'nin 2013 senesinde gündeme geldiğini, Samsun'dan Artvin'e yaylaları birbirine bağlamak için ortaya konulduğunu ancak gerçeğin Katar sermayesine helikopterli pazarlanmış bir alan olduğunun altını çizen Çepni, "Geçtiğimiz yıl Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu projeyi durdurdu. Evet, projenin durmasını beklersiniz ama hayır. Rize İl Özel İdaresi, mahkeme kararlarını hiçe sayarak Yeşil Yolları'nı 2020-2024 Stratejik Planı'nda yine devreye koymuş yani mahkeme hangi kararı verirse versin mesele o değil; mesele, şirketlerin bu konudaki ihtiyacı neyse, mahkeme bunu şak diye emir telakki eder" dedi. 

'AKP'NİN DİNİ İMANI PARA OLMUŞ'
Çepni, şöyle devam etti: "Gelelim İkizdere'ye. Evet, İyidere'de bir lojistik liman yapılıyor, Trabzon limanı, Hopa limanı, Rize limanı tam kapasiteyle çalışmamasına rağmen İyidere'de bir lojistik liman projesi var, Cengiz İnşaatın talebi doğrultusunda. Şimdi, Rize'de Gürdere ve Cevizlik köylerinin bulunduğu İşkencedere Vadisi var, İkizdere'nin bir ara vadisi. Bu vadide iki tane köy var, bu iki köyün içerisinde o vadide bir taş ocağı projesi var, bu taş ocağı projesine köylüler karşı çıkıyor. Niye karşı çıkıyorlar? Çünkü diyorlar ki: ‘Biz burada çay tarımı yapıyoruz. Biz burada 'deli bal' denilen özel bir bal üretiyoruz eğer siz burada taş ocağı yaparsanız hem bunlar ortadan kalkacak hem de biz bu köylerde yaşayamaz hale geleceğiz.' İkizdere Vadisi sadece bundan ibaret değil, bir bütün olarak AKP'nin işgali altında; henüz buralara daha gündem gelmiş değil. Bu arada, İkizdere Vadisi dünyada korunması gereken 200 vadiden bir tanesi; bakın 200 vadiden bir tanesi ama kim dinler? AKP'nin gözünü para bürümüş, bunların dini imanı para, başka bir şey bilmez bunlar.

'TAŞ OCAĞI BÖLGEDE TARIMI BİTİRİYOR'
Taş ocağı bölgede tarımı bitiriyor. Hukuksuzluğa bakın; 21 Nisan 2020'de Cengiz'in dozerleri alana giriyor, peki bu dozerleri kim koruyor? İçişleri Bakanlığının kolluk güçleri koruyor. Kimden koruyor? Dozerden koruyor. Dozer çalışsın diye orada bütün kolluk güçleri seferber oldular günlerce; yetmedi, köylülere saldırdılar, köylülere gaz sıktılar, köylülere işkence yaptılar orada, yaşlı kadınlara. Bilgilendirme ne zaman oluyor biliyor musunuz? Haftalar sonra. Niye? Çünkü tepki var, tepki olduğu için de önceden önemsemedikleri, nasılsa bizim İkizdere'de oyumuz yüksek, bize tepki vermezler diye düşünüp onu es geçtiler. Yetmedi, 5 Kasım 2021'de halkın açtığı dava var. Bu dava incelemesi sonucunda bilirkişi, ‘ÇED Gerekli Değildir' kararı uygun değildir. Proje ekolojik dengeyi, insan sağlığını vesaire bozacaktır' diyor ve kararı mahkemeye bırakıyor. Şimdi, ne beklersiniz? Mahkemenin bunun karşısında bir tutum almasını beklersiniz. Peki, ne oluyor? Hem mahkeme karar vermedi hem de dozerler çalışmaya devam ediyorlar. İşte AKP budur, AKP'nin Karadeniz gerçeği de budur, Türkiye gerçeği de budur. AKP, şirketler neyi istiyorsa onu yapar. Bütün organizasyonları da o şirketlerin dozerlerini korumak içindir.

Karadeniz, hakkına hukukuna sahip çıkanlardır. Karadeniz, Artvin'de ‘Devlet benim' diyen Havva anadır. Karadeniz, İkizdere'de bu talana ‘Dur!' diyen Ayşe teyzedir. Karadeniz kimdir biliyor musunuz? Kazım Koyuncu'dur, Metin Lokumcu'dur, Metin Lokumcu'dur. Siz bu halkı zehirlersiniz Giresun'da olduğu gibi.

Bugün AKP adına bu gerçeklerin karşısında söz söyleyenlerin tek derdi paradır, para!

'UTANMA DUYGUSUNU YİTİRMİŞ BİR MODELSİNİZ'
Bizim orada bir laf vardır, derler ki ‘Ya, lafın zorunu söyleyip kolayını bana bırakma'. AKP de bunu yapıyor. Lafın zorunu söyleyip kolayını bize bırakıyor. Bakın, şu anda sizin yerinizde herhangi birisi olsa utanır!  Yüzü kızarır yüzü! Utanma duygusunu yitirmiş bir modelsiniz siz! Nasıl bir modelsiniz bunu bilmiyorum, bunu bilim insanları ortaya koymak zorunda. Ortada 2 tane fotoğraf var. Bu ülkenin Bakanı, adını anmıyorum. Envaiçeşit suçlularla çekilen bir fotoğraf var, bir de ormanını, ağacını koruyanların fotoğrafları var İkizköy'de, İkizdere'de."