24 Kasım 2024 Pazar

Bulunduğumuz her alanda Rojava devrimini savunacağız

Sınıf mücadelesi, birden çok yükü aynı anda birlikte taşıma görüş açımızı sağlamlaştırmamızı, pratik ve ruhsal kararlılığımızı güçlendirmemizi, planlama niteliğimizi ve yaratıcı enerjimizi yoğunlaştırmamızı emrediyor. İstediğimiz değil, hazır bulduğumuz koşullar altında dövüşmek zorunda olduğumuza göre, öğrenmek ve başarmak dışında bir seçenek yok.
Atılım gazetesinin bu haftaki "Gündem" köşesinde; ABD'nin Suriye'den çekilmesi, Ortadoğu'daki durum ve Rojava devrimi işleniyor.
 
Atılım Gazetesi'nin Gündem yazısı şöyle:
 
Donald Trump'ın, ABD askerlerinin Suriye ve Afganistan'dan çekileceği açıklaması, Pentagon ile savunma ve dışişleri bakanlıklarında kargaşaya yol açarken, Erdoğan'ın Rojava'ya yeni bir işgal saldırısı başlatma iştahını daha da kabarttığına şüphe yok. Daha dün, ABD, IŞİD'e karşı savaşan YPG'yle askeri ittifak yapmak zorunda kaldığı, bu çerçevede ilişkilere ve açıklamalara giriştiğinde, "eeeyy Trump" diye höyküren Erdoğan, şimdi Trump'la "stratejik ortak", "iyi dost", "sıkı arkadaş" olduklarını söylerken, "telefon telleri" kızarıyor. Demagojinin, yalanın ve çürümenin faşist politik İslamcı geçidinin sonu gelmiyor.
 
Çekilme kararının ardından ABD savunma bakanının ve IŞİD'le mücadele özel temsilcisinin art arda istifa etmeleri, Suriye ve Rojava'daki durumda önemli bir değişim yaşanacağının işareti. "Fırat'ın doğusu"na birkaç gün içinde saldıracağını resmen ilan edip, Mexmûr ve Şengal bombardımanlarıyla da kan döken ve nabız ölçen faşist şef Erdoğan, Trump'ın Suriye'den çekilme kararıyla siyasi ve askeri denklemin aniden farklılaşması sonucu, sömürgeci işgal planını bir süreliğine ötelemek zorunda kaldı. Fakat faşist şefin bu yeni işgal hamlesi için en uygun koşulları beklediği besbelli. Nitekim, hem sömürgeci Türk sermaye ordusunun, hem de işbirlikçi, talancı ÖSO çetelerinin Rojava'ya ve demokratik meclislerin yönettiği Suriye kentleri sınırlarına yığılışları sürüyor.
 
Faşist sömürgecilik, Rojava'da kazanılmış Kürt ulusal statüsünü yıkmak amacıyla saldıracak. Zira faşist şef, Rojava devrimine baktığında, sömürgeci boyunduruğun Kürdistan bütünündeki kırılışını, Türk burjuva devletinin halkların birleşik devrimiyle yıkılışını görüyor. Bir gözünün Medya Savunma Alanlarında, Mexmûr'da ve Şengal'de olduğuna ise şüphe yok. Kandil işgali için şu ya da bu emperyaliste, şu ya da bu sömürgeci, gerici bölge devletine veremeyeceği mali, iktisadi, askeri ödün, ayrıcalık yok.
 
Bugün, belirli askeri, siyasi, moral hedeflere yönelik, nitelikli güçleri katletme, işleyişi bozma ve demoralizasyon amaçlı hava ve kara bombardımanlarınının dışında, Saray iktidarının yeni işgal planında, Girê Spî ve Serêkaniyê'ye girerek Kuzey Suriye kantonlarını birbirinden koparmak, Rojava'yı Bakur ve Başûr'dan tümüyle tecrit ederek nefessiz bırakmak, nihayetinde işgali yayarak Kürt ulusal statüsüne kesinkes son vermek var. Minbic'i ele geçirmeyi denemek, Arap nüfusu yoğun bölgelerde işgale yerel dayanaklar oluşturmak, Arap ve Türkmen halkları arasından işbirlikçiler örgütleyerek, kanlı, sömürgeci yüzünü maskelemek; işgal planının tamamlayıcı parçaları olarak gündemde.
 
Ama bütün bu faşist sömürgeci planları uygulamanın, öyle dikensiz gül bahçesinde yürümeye benzemeyeceği apaçık. Çünkü Erdoğan'ın sömürgeci savaş ve işgal planı, ABD'den Fransa'ya, Rusya'dan İran'a, hatta Suudi Arabistan'a ve tabii ki Suriye rejimine kadar bir dizi siyasi iradenin sürtündüğü veya anlaştığı, savaştığı ya da saflaştığı karmaşık ve değişken bir siyasi-askeri denklem sahasında yol almaya çalışıyor. Ve en basitinden, Sarayın dışişleri bakanının, yıllardır en tehlikeli düşman ilan edilen Esad'la birlikte çalışmayı düşünebileceklerini söylemeye mecbur kalışı bile, durumun zorluğunu gösteriyor.
 
Elbette hepsinden önemlisi, Rojava devrimcilerinin direniş kararlılığı, devrimin dolaylı ve dolaysız yedeklerini değerlendirme kapasitesi, halkların dayanışması ve mücadelesinin gücü. Rojava durmaksızın yeni savunma siperleri kazıyor, tüm Rojavalıları direnişte özneleştirecek bir siyasi irade oluşturuyor, Esad rejimiyle görüşmelerin de içinde olduğu siyasi manevralar yapıyor.
 
Rojava'nın ABD emperyalizminin korumasına muhtaç olduğu algısı dağılırken, Rojava ve Kuzey Suriye halklarının özgüçlerine güven ve inanç daha da güçleniyor. Son gelişmeler, ABD'yle taktik askeri ittifakın geçici ve asla güvenilmez olan niteliğini, onunla ilişkinin Rojava devrimi için ancak dolaylı bir yedek olarak değerlendirilebileceğini, ölçüleri sımsıkı tutmak gerektiğini defalarca vurgulamış olan komünistleri doğruluyor. Zira, ne NATO üyesi Türk burjuva devletini, ne de Suriye'de başlıca askeri ve siyasi dayanağı yapmayı hesapladığı YPG'yi gözden çıkarabilen ABD emperyalizminin, PYD'yi PKK'den kopartmayı, YPG'yi Barzanici "Roj peşmergeleri"yle dengeleyip ehlileştirmeyi, nihayetinde Rojava devrimcilerini Barzani çizgisine tekabül eden bir konuma geriletmeyi hedeflediği gitgide belirginleşiyor.
 
Rojava'ya yönelik yeni bir sömürgeci işgal, elbette öncelikle, Kürt halkımızın ulusal demokratik özlemlerini boğma saldırısı olacaktır. Fakat, Rojava'ya saldırı aynı zamanda, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da özgürlük, adalet, onurlu ve insanca bir yaşam isteyen bütün emekçilere ve ezilenlere saldırıdır. Özgürleşme kararlılığı dimdik ayakta olan kadınlara, özgür bir gelecek düşleyen gençlere saldırıdır. Rojava'ya saldırı, bölge devrimine saldırıdır. Yerküremizin her köşesinde başka bir dünya umudu taşıyan halklara saldırıdır.
 
Bundan dolayıdır ki, faşist şeflik rejiminin yeni savaş hamlesine direnmek, emekçilerin ve ezilenlerin özgürlüğü, kurtuluşu için mücadele etmek demektir. Rojava işgaline karşı durmak, Erdoğan'ın faşist politik İslamcı saltanatına barikat olmak, onun zamanı çoktan gelmiş yıkılışını hızlandırmaktır.
 
Şimdi Rojava, Efrîn'de halkın direnişe yeterince hazırlanamamış olmasının ve yeterince hesaba katılmayan başkaca etkenlerin dersleriyle de donanmış olarak, hem askeri savunma mevzilerini tahkim ediyor, hem de halk direnişini siyaseten daha güçlü örgütlüyor. Ve nasıl ki Rojava'da yeni bir sömürgeci saldırıyı püskürtmek için tam bir siyasi ve askeri seferberlik gerçekleşiyorsa, Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Avrupa'da da bugün öyle bir seferberlik havasının yayılması gerekiyor.
 
Kuzey Kürdistan'da sömürgeci faşist Saray rejiminin ve AKP-MHP koalisyonunun ırkçı-inkarcı zulmüne, sıkıyönetimine ve kayyumlarına karşı alabildiğine biriken ulusal demokratik tepkiyi işgalci saldırganlığa karşı büyük bir mücadele gücüne dönüştürmek... Türkiye'de polis-mahkeme-zindan terörünün teslim alamadığı antifaşist kitle dinamiklerini, mali-ekonomik krizde işsizlik ve yoksulluk girdabına itilen işçilerin öfkesini faşist sömürgeci saldırıya karşı mücadelede harekete geçirmek... Avrupa'da ve dünyanın dört bir yanında ilerici ve devrimci güçlerin, Kürdistanlı ve Türkiyeli göçmen kitlelerin işgalci Erdoğan diktatörlüğünün karşına dikilmelerini sağlamak... Faşist şefin sömürgeci savaş ve işgal planını yenilgiye uğratmanın yolu, bütün bunları başarmaktan, Rojava halklarıyla, Rojava'nın yurtseverleri, devrimcileri ve komünistleriyle yan yana olmaktan geçiyor.
 
Sınıf mücadelesi, birden çok yükü aynı anda birlikte taşıma görüş açımızı sağlamlaştırmamızı, pratik ve ruhsal kararlılığımızı güçlendirmemizi, planlama niteliğimizi ve yaratıcı enerjimizi yoğunlaştırmamızı emrediyor. İstediğimiz değil, hazır bulduğumuz koşullar altında dövüşmek zorunda olduğumuza göre, öğrenmek ve başarmak dışında bir seçenek yok.
 
Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Avrupa'da ertelenemez devrimci görevleri omuzlamaya devam ederken, faşist sömürgeciliğin Rojava devrimini yıkma ve işgalci çizmeleriyle umudu ezme hesaplarını bozmak, bu saldırıyı Saray rejiminin aşil topuğuna dönüştürmek için öncü ve birleştirici kararlılığımızı harekete geçireceğiz.
 
Mücadelenin tüm araç ve biçimleriyle harekete geçmenin meşruluğu ve zorunluluğu, faşist sömürgeciliğin ve işgal destekçilerinin taştan tükürüğe, ekonomik kayıplardan moral kayıplara herşeyi hakkettikleri bilinciyle öne atılacak, gözüpek propaganda eylemlerinden sessiz oturma biçimindeki kitlesel protestolara kadar her türden eylem biçimiyle, halk tepkisinin dışa vurabileceği kanallar inşa edeceğiz. Aydınların, sanatçıların, bilim insanlarının, gazetecilerin Sarayın savaşına karşı olduklarını dile getirebilecekleri özgün mecralar açacağız. Birleşik demokratik cepheyi sömürgeci faşist işgale karşı etkin biçimde direnen bir politik tutuma yöneltme, HDP'yle ve eylem birliği kurulması mümkün bütün devrimci ve antifaşist kesimlerle sokak gösterilerini genişletme inisiyatifi sergileyeceğiz.
 
Avrupa'da Türk devleti temsilcilikleri önünde çeşitli tipte protestolar düzenlemekte, Avrupa ülkelerinin burjuva hükümetlerinden işgalci Saray iktidarına silah satışını durdurmalarını ve diktatör Erdoğan'la ilişkiyi kesmelerini talep eden kitle gösterileri gerçekleştirmekte, Rojava halklarıyla omuz omuza savaşma ruhunu, isteğini, yönelimini dört bir yana yaymakta atak olacağız. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın her köşesinden ilerici ve devrimci güçleri harekete geçmeye, Arap halkının emekçi sol partileri, grupları tavır almaya çağırma sorumluluğumuzu hızla yerine getireceğiz.
 
Gerek Rojava'da, gerekse Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Avrupa'da, komünistler, hiç kuşkusuz, faşist sömürgeci işgal saldırısına karşı en önde dövüşecekler, halklarımızın ileri bölüklerinin mücadeleye seferber edilmesine öncülük görevlerine sımsıkı sarılacaklar, bunun gerektirdiği bedelleri göğüslemekte bir an olsun duraksamayacaklardır. Komünist militan için sürecin parolası; kendini gerilla tarzı ortaya koyuştur.