GÜNCEL
Bilgen: Meşruiyetin kaynağın halk desteğidir
HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın belediyelerine kayyum atamasına ilişkin yaptığı açıklamaya tepki göstererek, "Partilerin meşruiyetinin ölçüsü o partilerin savunduğu değerler ve halkın, toplumun o partilere gösterdiği ilgidir" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bilgen, Türkiye'nin asıl gündeminin ekonomi olduğunu ancak ama ekonomideki vahim tabloyu görmek istemediği için siyasetçilerin siyasi polemik yaparak gündemi meşgul etiğini söyledi.
Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yurtdışında Türkiye ekonomisi ile ilgili çalışan, ekonomi ile ilgili kaygılar taşıyan bu tablonun ortaya çıkaracağı tehlikeyi gören kimi isimler, Türkiye'deki gerçek enflasyon rakamlarının yüzde 76'nın üzerinde olduğunu açıklıyor. Bu somut rakamlara şimdiye kadar hangi adımların atıldığını, hangi adımların atılacağını ortaya koymak yerine siyasi polemiği tercih ediyorlar. 12 Ekim'de rahip Brunson ne olacak sorusu piyasaların temel sorusu haline gelmiş durumda. Kriz var mı yok mu, varsa dışarıdan mı içeriden mi kaynaklı. Yargı bağımsız mı değil mi? Bu soruların cevapları birlikte ele almak ülkeyi yönetenlerin görevidir. Biz ülke ekonomisinin bu kısır döngü ve darboğazdan çıkmasını istiyoruz. Ciddi bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız. Mesele sadece sermaye piyasası ile ilgili değil, mesele devletle iş yapan kurumlarla ilgili değil. Sokakta, tüketiciye yansıyan son fiyatlar nedeniyle mahallelerde esnafla tüketici ciddi bir gerilim yaşanıyor. Ama ürün maliyetleriyle ilgili girdileri düşüremeyen bir iktidarın raf fiyatlarıyla ilgili polemik yapması gerçekliğiyle de siyaset ahlakı ile de bağdaşamaz. Türkiye önümüzdeki günlerde 2001 krizinden daha büyük krizler yaşanacak. Halkbank için şu anda şöyle şeyler konuşuluyor, batık bankaların kurtarılması için çaba harcanıyor. Bu sinyaller büyük bir tehlikenin işareti. Özellikle insanların artık kendi fabrikalarını yakıyor olmasından şüphe edilen bir ortamda ekonomi ile ilgili daha ciddi değerlendirmeler yapılması gerekiyor."
'MEŞRU OLUP OLMADIĞINA BİR BAŞKA PARTİ KARAR VEREMEZ'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dünkü AKP kampı sonrasında kayyum atamalarıyla ilgili yaptığı açıklamalara değinen Bilgen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir parti toplantısı ve doğal olarak da bir partinin diğer partilerle ilgili değerlendirmesi kapsamında ele alınacaksa her parti kendi siyasi parti kültürünün söylemini ortaya koyar. Ama dün Kızılcahamam'da ortaya konulan söylemler aynı zamanda Erdoğan'ın temsil ettiği makam dolayısıyla Türkiye devletinin yaklaşımını ortaya koyuyorsa çok vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Partilerin meşruiyetinin ölçüsü o partilerin savunduğu değerler ve halkın, toplumun o partilere gösterdiği ilgidir. Bundan dışında meşruiyet tartışması yapan darbeci zihniyeti içinden atmamış demektir. 27 Mayısçılar da, 28 Şubatçılar da meşruiyet tartışması yapıyorlardı. 6 milyon oy alan bir partinin hangi adayının meşru olup olmadığına bir başka parti karar veremez. Böyle yaklaşıyorlarsa bir akreditasyon uygulaması yapsınlar, liste versinler, ona göre adaylar belirlensin. Ya da hiç seçim yapmasınlar, kayyumluk için iş başvurusu alsınlar. Dünyada seçimin işlevinin kalmadığı ülkeler kategorisi diye bir kategori var. Dün sarf edilen sözler YSK'nin de AYM'nin de hiçbir anlamı olmadığını ilan etmektir. 'Teröre bulaşmak' ne anlama gelir? Hukuken ne anlama gelir? Belediyelerin bir çevreye arazi tahsis etmesi, parsel parsel arazi tahsis etmesi teröre bulaşma kategorisinde ele alınabilir mi? 'Halep için arkadaşlara söyledik silahları bırakacaklar' demek teröre bulaşmak mıdır? Bunun dışında yapılan tanımlar büyük bir haksızlıktır. Seçime girersiniz yarışırsınız, toplum takdir ederse göreve gelirsiniz. Bunun dışında yöntemlere tenezzül etmek seçimi, sandığı siyaseti demokrasiyi hiçleştirmektir. Bunun da Türkiye'nin ekonomik kaosla karşı karşıya bulunduğu bir ortamda Türkiye'ye hiçbir katkısı yoktur."
Son günlerde birçok kentte parti üye ve yöneticilerine yönelik artan gözaltı operasyonlarına dikkat çeken Bilgen, "Geçtiğimiz günlerde çok sayıda partili arkadaşımız gözaltına alındı. Olası eylemi önleme gerekçesiyle. Ne tip eylemler gerçekleşecek? Sanırsınız ki 10 Ekim gibi bir eylem olacak onu engelliyorlar. Hayır, basın açıklaması yapacaklar" dedi.
'SURİYE İÇİN ÖNGÖRÜLEN ÇÖZÜM YOLLARI TÜRKİYE İÇİNDE GEÇERLİ OLSUN'
Suriye'deki gelişmelere ilişkin de görüş belirten Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı: "Suriye'de neredeyse herkes siyasi çözümden bahsediyor. Kimse siyasi çözüme karşı değil. Ne Esad 'son terörist kalana kadar öldüreceğim' iddiasında, ne El-Kaide uzantısı örgütle ilgili ABD böyle bir söylem içinde. Suriye değil, Rusya değil İran değil. Türkiye'de değil. Türkiye'de siyasi çözüm için sorumluluk üstlendi dolaylı ya da gizli olarak oradaki silahlı örgütlerle görüşmeler yapıyor. Biz de bunu onaylıyoruz. Konuşarak çözüm bulmak lazım. Ama Suriye'de herkes siyasi çözümden yanayken Türkiye'nin sorununun siyasi yollarla çözümü neden herkesi rahatsız ediyor. İlle Suriye gibi olup ondan sonra mı elimizi taşın altına koyalım ve siyasi çözüm konuşacağız. Bu coğrafyanın tüm sorunları konuşularak çözülsün ve her halükarda bedel ödenmesin. Ama gayet tabi Suriye için öngörülen çözüm yolları Türkiye içinde geçerli olsun görüşündeyiz. Bu parlamento altındaki partiler ekonomi sorununun da güvenlik sorununun da demokratikleşme sorununun da konuşularak çözmesi yönünde elinden geleni yapmalıdır."