24 Kasım 2024 Pazar

Bilgen: İşçilerin talepleri suç duyurusu olarak kabul edilmelidir

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, 3. havalimanı işçilerinin durumuna dikkat çekerek, "Taleplerin suç duyurusu olarak kabul edilmelidir. Savcıların ödemelerin nasıl yapıldığını araştırması gerekirken işçiler darp ediliyor. Bu ne hukuka ne vicdana sığar" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
'KANGRENLEŞMŞİ SORUNLARLA EĞİTİM YILINA GİRİYORUZ'
 
Bugün başlayan eğitim öğretim yılına ilişkin değerlendirme yaparak başlayan Bilgen, "Kangrenleşmiş sorunlarla yeni bir eğitim yılına giriyoruz. Eğitim sistemiyle ilgili uzun süredir ciddi tartışmalar var ama uygulamada çocuklarımız ve eğitim camiasının üzerinde kobaylarmış gibi denemeler yapılıyor. Onun için son günlerdeki tartışmaları umut verici yeni bir sayfa açmaya, yüzleşmeye, hesaplaşmaya dair bir arayış gibi okumak istiyoruz ama bir taraftan da bunun yenilenme mi yoksa yeni bir deneme mi olduğu konusunda kaygı taşıyoruz. Eğitim alanı deneme lüksü vermeyecek kadar hayati bir konudur. Bir sistemin doğruluğunu test etmek için bile on yıllara ihtiyaç varken AKP iktidarında 16-17 yılda her bakan döneminde bile birkaç kez model değişikliği gibi sistem değişikliği gibi büyük denemeler gerçekleştirildi. Ataması yapılmayan öğretmenlerin eğitilmesi pozisyonu ile ilgili tartışmalar, okulların kapasitesi, müfredatın insan haklarına demokrasiye uygunluğu, okullara ekonomik krizin etkisi önemli göstergeler. Biz yeni yılın elbette hayırlı olmasını diliyoruz ama bunun olabilmesi için de eğitimle ilgili yaklaşımın terk edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
 
'KONUYU SABOTAJ OLARAK TARİF ETMEK VİCDANSIZLIKTIR'
 
İstanbul'daki 3. havalimanı şantiyesinde çalışan işçilerin gözaltına alınmalarına tepki gösteren Bilgen, şunları söyledi: "Bu konuyu sabotaj olarak tarif etmek vicdansızlıktır. Ortada bir sabotaj varsa bu, işçileri o şartlarda çalışmaya mahkum edenlerin yaptığıdır. Yoksa emeği için zor şartlarda çalışanların en haklı taleplerini dile getirmesini sabotaj gibi tarif etmek en temel hakların yok sayılmasıdır. Talepleri, tahtakurularıyla yaşamamak, iş cinayetlerine karşı tedbir alınması, ödemelerin elden yapılmaması. Böyle taleplerin dile getirilmesi suç duyurusu olarak kabul edilmelidir. Savcıların ödemelerin nasıl yapıldığını araştırması gerekirken işçiler darp ediliyor, işten atılmayla baskı altında tutuluyor. Bu ne hukuka ne vicdana sığar. Hem gözaltına alınanların bir an önce bırakılması hem de işçilerin haklı taleplerinin yerine getirilmesi gerekir. Aksi takdirde bugün dünyanın harikaları diye tanımlanan şeyler, tarihe nasıl kara leke olarak geçtiyse 3'üncü Havalimanı da böyle anılacaktır. Günde iki ölüm normal görülemez."
 
'KATAR'A BAŞKA JESTLER YAPMA ARAYIŞI OLABİLİR'
 
Bilgen, Katar'dan Türkiye'ye hediye edildiği iddia edilen uçakla ilgili de şunları söyledi: "Ekonomik krizin önemli sebeplerinden birisi de kamu harcamaları. Her ne kadar Katar Emiri tarafından Türkiye'ye verilmiş olan uçak hediye olarak tarif edilse de böyle bir kriz göstere göstere gelirken bu ölçekte uçaklara talip olmak, buna yeltenmek kamu harcamalarıyla ilgili içine girdiğimiz girdabın farkında olmamaktır. Belki Katar'a başka jestler yapma arayışı olabilir. Ama bütün bunlar kamunun israfı ile ilgili bir yüzleşmeden kaçınmayı asla meşrulaştırmaz."
 
'SURİYE'DE OYUN BOZUCU OLURUZ DENİLMEKTEDİR'
 
Türkiye'nin mevcut Suriye politikalarını eleştiren Bilgen, başlaması beklenen İdlib operasyonuna ilişkin Türkiye'nin oyun kurucu olmayı başaramadığını ifade ederek, "Hala orada savaşın devamını sağlayacak yaklaşımlar sergilemek, hem ekonomi hem de dış politika açısından sürdürülebilir ve kabul edilebilir değildir. 'Oyun kurucu olamıyorsak oyun bozucu oluruz' denilmektedir. Bugün gelinen noktada muhtemelen Soçi'de ve sahada göreceğimiz manzara umarız Türkiye'de insan güvenliğini tehdit edecek bir manzarayı önümüze çıkarmaz. Uzun süreden beri Türkiye'nin oradaki örgütlerle arasına mesafe koyma çağrısı yanıtsız kalmıştır. Türkiye Suriye'de bir an önce barışın tesisi için yapıcı davranmak zorundadır. Suriye'nin geleceğinin Suriye halkları tarafından belirlenmesini kabul edecek bir noktada olmalıdır" şeklinde konuştu.
 
'MUHALEFETLE ORTAKLAŞMA GÖZE ALINMALIDIR'
 
Meclis'in yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte gündeme gelecek olan iç tüzük değişikliği ve AKP'nin hazırlığını yaptığı teklife ilişkin de Bilgen, "Bir iç tüzük ihtiyacı olduğu ortada. Türkiye son yasama dönemini kapatırken suç işlemiş, fiili durum oluşturmuştur. 6 ay içinde uyumla ilgili düzenlemeler yapılması gerekirken bunu ertelemek siyasi sorumsuzluktur. Şimdi de 6 ay içinde yapılacak işi bir yıl, 2 yıl erteleyip bunu birkaç hafta içinde yapmaya kalkmanın da doğru savunulabilir bir tarafı yoktur. Yasa yapma süreci nasıl katılımcı olmalıysa elbette ki bu meclisin öncelikle kendi ilkeleriyle ilgili düzenlemeleri de katılımcı yöntemlerle belirlenmelidir. Basına yansıdığı kadarıyla maddeler şu ruh halini yansıtıyor; tamamen muhalefete güvensizlik. Siyasete muhalefetten yapıcı katkı bekliyorsanız birlikte çözüm aramak birlikte bu yangını söndürmek istiyorsanız muhalefetle ortaklaşmayı göze almak durumundasınız. Biz elbette yasa yapım süreçlerine toplumun beklentilerini taşımak zorundayız. Hem de toplumun bize verdiği muhalefet görevini uygulamak için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz. Ama eğer içtüzük Mecliste birkaç dakika konuşulacak, oldu bitti ile yasalar geçirilecek ise sadece toplumsal gerilim artar" değerlendirmesi yaptı.