25 Kasım 2024 Pazartesi

Bakırhan: Yeni anayasa diyorsanız Kobanê davası ve tecride son verin

Grup toplantısında gündemi değerlendiren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan "Halklarımız artık siyasi partilerin polemik merkezi değil çözüm merkezi olmasını istiyor. 31 Mart'ta bize bu mesajı net bir şekilde verdiler. Biz de çözüm merkezi olmanın mücadelesini yürütüyoruz" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'YARGI BİR KUMPAS KURUMU OLARAK ÇALIŞIYOR'
Kürt Dil Bayramı'nı kutlayarak sözlerine başlayan Bakırhan, Kürt dili ve kültürü önünde ciddi engellerin devam ettiğini söyledi. Kürt halkının bütün baskılara rağmen Kürt dili ve kültürünü devam ettirdiğini ifade eden Bakırhan, "Ne zaman ki şiddet tırmandırıldıysa hukuksuzluk hakim oldu, devlet Kürtlerden ve muhaliflerden toplu intikam alma davalarını devreye sokarak hesap sormak istedi. Herkes biliyor ki bu davalar hukuk davaları değildir, siyasi intikam davalarıdır. Demokratik siyaset hakkına saldırı davalarıdır. 21. yüzyılda Kürt'ü inkar etmenin geldiği son noktadır" dedi.

Kobanê davasında yargının kumpas kurumu olarak çalıştığını ifade eden Bakırhan, "Bizlere, muhaliflere bu davaları hak görenler Kürtleri, aydınları ve devrimcileri katleden JİTEM'in davalarını birer birer aklıyor. Türkiye halkları bunları görüyor, bunları unutmayacak. Bunlar hafızamızda her zaman canlı bir şekilde yerlerini koruyacaktır. Kürt'ü, aydınları katledenleri aklayanlarla da demokratik bir ülkede demokratik bir yargı karşısında bir gün hesaplaşacağız" dedi.

Söz konusu Kürtler, muhalifler olduğunda iktidarın ikili bir hukuku devreye soktuğunu dile getiren Bakırhan, "'Yeni anayasa yapalım, darbecilerin izini silelim' diyenlerin ilk yapması gereken şey Kobanê kumpas davasına son vermektir. Bugün 'yumuşama' ve 'normalleşme' diyenler, dün hukuksuzluk ve adaletsizlik olduğunu aynı zamanda itiraf ediyorlar. Demek ki 22 yıldır Türkiye hukukla yönetilmedi, normal bir hukuk işletilmedi. Eğer gerçek bir normalleşme istiyorsanız yol bellidir. En başta Kobanê kumpas davasına son verin. Yine Kobanê kumpas davası kadar önemli bir durum var. Sayın Öcalan'ın içinde bulunduğu mutlak tecride son verin" dedi.

'TEHDİTLERİNİZDEN BİR AN ÖNCE VAZGEÇİN'
31 Mart yerel seçimlerinde halkın mesajını almayan karanlık odakların rahat durmadığını ifade eden Bakırhan, "Belediye eşbaşkanlarımıza yönelik kirli kampanyaları ve algı operasyonlar tutmadı, şimdi de vekillerimize yönelik saldırılara başladılar. Utanmazlar 2016 yılında annesini kaybetmiş vekilimiz Perihan Koca'ya çamur atıyorlar. Çiçek Otlu vekilimize iftiralarda bulunuyorlar. Burcugül Çubuk milletvekilimize medya tetikçileri aracılığıyla suçlamalarda bulunuyorlar. Belediye eşbaşkanlarımız, milletvekillerimiz, partililerimiz öyle kolay lokma değildir. Bizler hakikat mücadelesinin birer neferiyiz; öyle tehditlere pabuç bırakacak, sus pus olacak kimseyi ne bu mekanlarda ne aramızda göremezsiniz. Dolayısıyla bu tehditlerinizden bir an önce vazgeçin" ifadelerini kullandı.

Susurluk'a rahmet okutacak çetelerin her yerde kol gezdiğini söyleyen Bakırhan, trollerin derdinin ise yalan ve iftirayla DEM Parti'ye yüklenmek olduğunu belirtti. "Bunlardan gazeteci değil olsa olsa tetikçi olur. İktidara sesleniyoruz: Bu maşaları bizden uzak tutun. Kendi elinizle devlet içinde yeni paralel yapılar ürettiniz. Şimdi bu yapılar elinize ayağınıza dolandı ve feryat figan ediyorsunuz" diyen Bakırhan, yargının "yol geçen hanına" çevrildiğini söyledi.

'TÜRK-KÜRT BARIŞI SAĞLANMADIKÇA DEMOKRASİ YERLERDE OLUR'
Türkiye'nin en önemli meselesinin Kürt meselesi olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Kürtlerin statüsünü ve tanınmasını güvence altına alınan bir Türkiyelilik çözümün anahtarıdır" dedi. Kürtleri yok sayan cumhuriyetin muhasebesini yapma zamanı olduğunu dile getiren Bakırhan, "Türkiye'nin iç ve dış güvenliğinin yolu büyük Türk-Kürt barışından geçer. Türkler ve Kürtler arasında büyük barış ve toplumsal uzlaşma sağlanmadığı müddetçe de ekonomi yerlerde, hukuk yerlerde, demokrasi ve özgürlükler yerlerde olur" ifadelerini kullandı.

'TASARRUF PAKETİ GÖZ BOYAMADAN İBARET'
Açıklanan tasarruf paketine tepki gösteren Bakırhan, bu paketin bir göz boyamadan ibaret olduğunu belirtti. Bakırhan, şöyle devam etti: "2024'te beklenen bütçe açığı 2 trilyon 600 milyar. Tasarruf paketi ne kadar? 100 milyar. Yani bütçe açığının 26'da 1'i. 2024'te sermayeye 2 trilyon 200 milyar vergi kıyağı geçmişler. Tasarruf paketinin 22 katı. 2024 bütçesinde şirketlere 162 milyar garanti ödemesi yapacaklar. Tasarruf paketinin neredeyse 2 katı. Örtülü Ödeneğe sadece 3 ayda 2 milyar 500 milyon lira ayırmışlar. Bu ödemeler varken değil tasarruf paketi, kırk tas suyla yıkasanız ekonomi yine düzelmez. İşçinin, yoksulun, emekçinin sofrasından tasarruf edeceğinize tanktan, toptan, mermiden tasarruf edin."

Bölgedeki çatışmaların çözümünde güç olmaya çalıştıklarını, ekonominin düzelmesini sağlayacak toplumsal barış için uğraştıklarını ifade eden Bakırhan, "DEM Parti olarak, Kürt meselesinin demokratik çözümüne dayanan toplumsal barışı bir gün mutlaka sağlayacağız. Ortadoğu'da çatışmaların son bulmasında ve Türkiye ekonomisinin düzelmesinde aktif rol oynayacağız. Çatışmalar devam ettikçe, Türkiye Ortadoğu'da asker bulundurdukça ve Ortadoğu'daki paramiliter kimi güçleri destekledikçe maalesef ne ekonomimiz ne de demokrasimiz düzelir. Dolayısıyla savaşa karşı toplumsal barışı güçlendiren büyük bir çaba içerisinde, mücadele içerisinde olacağız" ifadelerini kullandı.

'ORTAK BİR ZEMİN YAKALAMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Muhalefet olarak ortak bir zemin yakalamaya çabaladıklarını dile getiren Bakırhan, "Halklarımız artık siyasi partilerin polemik merkezi değil çözüm merkezi olmasını istiyor. 31 Mart'ta bize bu mesajı net bir şekilde verdiler. Biz de çözüm merkezi olmanın mücadelesini yürütüyoruz" dedi.

Bakırhan, muhalefete çağrıda bulunarak, "Birincisi; Kürt sorununun demokratik çözümü hem Türkiye'nin hem Ortadoğu'nun yararınadır. Müzakereye dayanan bir çözümü hep birlikte gerçekleştirelim. Kürt sorununun çözümünde yol almadan ne 'Türkiye Yüzyılı' olur ne de yeni bir anayasa olur. İkincisi; demokratik siyaset hakkını güvence altına alalım. Türkiye'yi siyasete dönük askeri ve bürokratik darbelerden koruyalım. Türkiye'de darbeleri artık tarihe gömelim. Üçüncüsü; ekonomik krize karşı ortak akılla hareket edelim. Emekçinin, yoksulun, bir bütün olarak toplumun hakkını koruyalım. Krize karşı toplumu koruyalım. Dördüncüsü; kadınların mücadeleyle kazandığı haklara dönük saldırılara son vererek eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplumsal yaşamı inşa edelim. Beşincisi; toplumsal barışın sağlanması için herkesin hakkını ve hukukunu koruyalım ve Kürt'e, emekçiye, devrimciye, muhalife uygulanan ayrı hukuka karşı çıkalım. Yerel demokrasiye ve güçler ayrımına dayanan yeni bir anayasa yapalım" dedi.

'EN BÜYÜK TARİHİ SORUMLULUK ULUSAL BİRLİĞİ SAĞLAMAKTIR'
Ortadoğu'da dört parçada yaşayan Kürtlere de seslenen Bakırhan, "Hepimize tarihi sorumluklar düşüyor. Üzerimize düşen en büyük tarihi sorumluluk Kürtlerin ulusal birliğini sağlamaktır. Hiç kimse ama hiç kimse ulusal birliği zedeleyecek girişimlerde bulunmamalıdır, kendi çıkarlarını Kürtlerin demokratik ulusal birliği önüne koymamalıdır. Çünkü yaşadığımız süreçte Kürtler olarak büyük kazanma ya da büyük kaybetme arafındayız. Bu konuda örgütlü örgütsüz Kürdistan'da yaşayan bütün kesimlere, kurumlara, bireylere ve partilere büyük ve önemli görevler düşüyor. Bu görev ve sorumlulukla yaklaşacaklarını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.