Antep Emek, Barış ve Demokrasi Platformu: Sorunların kaynağı göçmenler değil
Suriyeli göçmenlere dönük artan nefret saldırılarına tepki gösteren Antep Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, "Irkçı saldırganlığa ve nefret suçlarına karşı emekten yana, demokratik, barışçıl ve eşitlikçi tutumu devam ettireceğiz" dedi.
Antep Emek, Barış ve Demokrasi Platformu, Kayseri'de başlayıp pek çok kente yayılan göçmen düşmanı saldırılara karşı Balıklı Park'ta basın açıklaması düzenledi. "Savaşın, göçün, yoksulluğun sorumlusu mülteciler değil! Mülteci düşmanlığına ve ırkçılığa hayır" pankartı açılan eylemde basın metnini Bahri Oğuz okudu.
Bir cinsel istismar olayı sonrası Kayseri'de başlayan Suriyeli göçmenlere dönük linç dalgasının Antep de dahil pek çok kente yayıldığını kaydeden Oğuz, Suriye'deki savaştan kaçarak gelen milyonlarca göçmenin ucuz iş gücü olarak insanlık onuruyla bağdaşmayan şartlarda çalıştırıldığını ifade etti. Suriyeli ve bütün göçmenlerin yaşamın her alanında ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kaldığını dile getiren Oğuz, "Sığınmacılar, mülteciler ve geniş ölçekte tüm göçmenler, Türkiye'de ülkenin ekonomik çıkarlarına, dış politikalarına malzeme edilmekte, keyfi uygulamalara maruz kalmakta, emekleri sömürülmekte saygıdan ve her türlü korumadan yoksun bırakılmaktadırlar. Kamplar ve Geri Gönderme Merkezlerinde suçlu muamelesi görmekte ve özgürlüklerinden mahrum yaşamaya zorlanmaktadırlar" dedi.
Türkiye'nin dünyadaki en büyük göçmen nüfusuna ev sahipliği yaptığını kaydeden Oğuz, "Mültecilerin pek çoğu, Avrupa'nın sınırlarını tamamen kapatması ve Türkiye ile yapılan Geri Kabul Anlaşması gereğince düzensiz yollardan Avrupa'ya geçenlerin de iade edilmesi nedeniyle Türkiye'de yerleşmeye 'mecbur' bırakılmıştır. Siyasi iktidar, imzaladığı Geri Kabul Anlaşması ile ülkenin göçmen deposu haline gelmesine sebep olmuştur" dedi.
'GERİ KABUL ANLAŞMASI FESHEDİLMELİ'
Göçmenleri Türkiye'ye hapseden Geri Kabul Anlaşmasının acilen feshedilmesi gerektiğinin altını çizen Oğuz, şöyle devam etti: "Toplum, iktidar ve medya eliyle göçmen düşmanı ve şoven söylemlerle bölünerek; yoksulluğun, işsizliğin, yüksek kiraların, enflasyonun, ekonomik krizin ve tüm ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların temel sebebi olarak göçmenler hedef gösterilmiştir. Krizin faturası her geçen gün güvencesizleşen göçmenlere ve yoksul halklara kesilmiştir. Siyasi iktidar, göçmenlere yönelik ırkçı saldırılara göz yumarak bu saldırıların artmasına neden olan politikasını sürdürmüş, toplumda yükselen tepki ve öfkeyi bu yolla göçmenlere yöneltmiştir."
'NEFRET KÜLTÜRÜ İLE MÜCADELE EDİLMELİ'
Medya ve siyasetçiler tarafından beslenen nefret kültürünün pogrom girişimlerinin en temel nedeni olduğunu belirten Oğuz, "Kayseri'de ve diğer illerde uygulanan şiddet ve linç münferit bir hadise olarak görülemez. Bu nedenle, ayrımcı ve kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmeli, nefret suçları caydırıcı bir şekilde cezalandırılarak nefret kültürü ile mücadele edilmelidir" ifadelerini kullandı.
'SORUNLARIN KAYNAĞI GÖÇMENLER DEĞİL'
Linç dalgasının ulaştığı her yerde göçmenlerin güvenliğinin sağlanması, arabaları ve işyerleri yakılan göçmenlerin zararlarının tazmin edilmesi, saldırganların yargılanması gerektiğini vurgulayan Oğuz, şöyle devam etti: "Biz emek, demokrasi ve özgürlükten yana olan güçler olarak, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların kaynağının göçmenler olmadığını biliyoruz. Bu bağlamda, ırkçı saldırganlığa ve nefret suçlarına karşı emekten yana, demokratik, barışçıl ve eşitlikçi tutumu devam ettireceğiz. Nefret suçları cezasız kalmamalıdır, yeni saldırılara yol verecek cezasızlık politikası son bulmalıdır."