7 Eylül 2024 Cumartesi

AKP çoğunluğu alsa da yönetemez

HDP İzmir Milletvekili Adayı Murat Çepni, HDP'nin barajı aştığı durumda toplumun nefes almaya başlayacağını ve tersi durumda ise yönetememe krizinin devam edeceğini belirtti. Çepni, "Çünkü halkın eskisi gibi yönetilmek istemediği gerçeği değişmeyecek" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir 2. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı Murat Çepni, Rize'de doğdu. Üniversite eğitimini siyasi nedenlerle tamamlayamayan Çepni, uzun yıllar hapishanede kaldı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) yöneticiliği yapan Çepni, Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) kuruluş çalışmalarında yer aldı. Çepni, geçtiğimiz süreçte 2 dönem HDP PM üyeliği yaptı ve son kongrede MYK üyesi ve Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.
 
24 Haziran seçimlerinde İzmir'den HDP'nin adayı olan Çepni ETHA'nın sorularını yanıtladı. Çepni, 1 Kasım ve 16 Nisan'dan dersler çıkardıklarını bu nedenle halkın iradesinin gasp edilmemesi için AKP'nin ne yapacağından çok muhalefetin ve demokratik kamuoyunun ne yapacağının önemli olduğunu söyledi.
 
Çepni'nin ETHA'nın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
 
İZMİR ÇOK RENKLİLİĞİ İLE HDP'DİR
 
Çalışmalarınızın merkezinde hangi toplumsal kesimler var. Daha çok hangi özelliklere sahip kitleye gidiyorsunuz?
 
Çalışmalarımız, tüm ezilenleri faşizme karşı mücadelede ve seçimlerde HDP etrafında birleştirme ve kenetleme ekseninde olduğu için Kürt halkımıza, işçilere, Alevilere ve AKP'nin topumu İslami temelde yapılandırmasından rahatsız olan herkese gidiyoruz. AKP'nin tek adam diktatörlüğünden hoşnutsuz olan ve bu gidişe dur demek konusunda duyarlı insanlara ulaşmaya çalışıyoruz. HDP'nin demokrasi programını benimseyen ama Cumhur ittifakının da etkisinde olan emekçilere ulaşmaya, onlara HDP'nin olmadığı meclisin antidemokratik olacağını ve bunun işçi, emekçi, kadın ve gençler yani tüm toplum bakımından olumsuz sonuçlar doğuracağını anlatmaya çalışıyoruz. HDP'nin onları da tek adamdan kurtarmaya çalıştığını anlatıyoruz.
 
İzmir çok renkli bir kent. Bütün kesimler hoşgörü temelinde bir arada yaşıyor. Ancak bu durum ülkenin genelinde olduğu gibi özellikle devlet tarafından engellenmeye ve İzmir halkı kutuplaştırılmaya çalışılıyor. Biz bu bir aradalığın demokratik bir program etrafında kalıcı hale gelebileceğini ifade ediyoruz. Bu nedenle HDP İzmir'dir diyoruz.
 
AKP KAZANSA DA ARTIK YÖNETEMEZ
 
24 Haziran seçimlerin diğer seçimlerden farkı nedir? Halk neyi oylayacak? Bu seçimler neyi belirleyecek?
 
Ülkemizde hemen her seçim kritik olageldi. Bunun sebebi temelde kurucu felsefe olarak kendini halk karşıtı, tekçi bir çizgide örgütlemiş devlet anlayışının yönetmekte yaşadığı sorun ve krizlerdir. Dolayısıyla her seçim ezilenlerin demokratik direnişine, devlet partilerinin de statükocu tutumlarına sahne olur. AKP, cemaatçi darbe girişimini bahane ederek halka savaş ilan etti, ülkeyi OHAL ve KHK ile yönetiyor. Başkanlık modeli ile de tek adam diktatörlüğünü kurmaya çalışıyor. Bu seçimler devlet ve halk çelişkisinin keskinleştiği bir süreçte faşizmin kendini yeniden tahkim etmeye çalıştığı bir seçim olarak karşımızda duruyor. Dolayısıyla demokrasi güçlerinin ve halkımızın kazanması, AKP-MHP ittifakının kaybetmesi durumunda özgürlük isteyen milyonlar açısından büyük bir zafer kazanılmış olacak. Halklar, kadınlar, işçiler, emekçiler, öğrenciler, Kürtler, Aleviler, LGBTİ+'lar yani tüm toplum nefes almaya başlayacak. Tersi durumda ise yönetememe krizi sürecek çünkü halkın eskisi gibi yönetilmek istemediği gerçeği değişmeyecek. Ezilenlerin ve özgürlük isteyen herkesin mücadelesi de bitmeyecek elbette ancak ezilenler cephesi çok daha ağır saldırı konsepti ile karsı karşıya kalacaktır. Yani bu seçimlerde geleceğimizi oylayacağız hem mücadele açısından hem de nasıl bir ülkede yaşamak istediğimiz açısından.
 
SEÇİM SONUCU NE OLURSA OLSUN MÜCADELE DEVAM EDECEK
 
HDP etrafında demokratik bir ittifak oluştu. Bu birliktelik seçim sonrasında da devam edecek mi? Nasıl devam edebilir?
 
HDP etrafında oluşan demokratik ittifak yukarıda belirtilen tarihi sürecin ihtiyacı olarak açığa çıktı. Ancak henüz olması gereken düzeyde değil. Bu ittifak faşizme karşı daha üst bir düzeyde kendini örgütlemeyi başarabilir tabiki. Sadece seçim sürecini değil, sonrasını da gözeten bir politik akılla seçim sonrasında da devam etmeli kuşkusuz. Seçim sonucu ne olursa olsun mücadele değişik biçimlerde devam edecek. Buna hazır olmak kesinlikle demokrasi güçlerinin birleşikliğine bağlıdır. 
 
1 KASIM VE 16 NİSAN'DAN DERSLER ÇIKARTTIK
 
HDP'ye yönelik ırkçı faşist saldırılar yaşanıyor. Saldırılara karşı tabanda ortak bir duruş sağlanıyor mu? Çalışma yürüttüğünüz ilde sandık güvenliği konusunda nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
 
HDP etrafında tüm ezilenler yan yana geldikçe, panik seçimden başka çaresi olmayanlar faşist terörü tırmandırma yoluna gidiyorlar. Ya halkın tamam tercihini kabul edecekler ya da hesap verme korkusuyla koltuklarına sarılacaklar. Fakat tüm saldırılara karşın halkımız sokakları terk etmiyor. Yüksek bir motivasyon, güven ve kararlılık var. 'Bu sefer bu karanlık iktidarı göndereceğiz' fikri çok güçlü. Önceki süreçlerde kısmi geri çekilme tavrının sonuçları hepimiz için ağır oldu. Bundan HDP olarak ciddi dersler çıkarttık. Bu sefer durum başka yürüyor. İzmir'de sandık güvenliği çalışmaları sürüyor. Sandıkların tamamına yakınında görevlilerimiz olacak. Kazanmanın sandıklara sahip çıkmaktan geçtiğini 1 Kasım ve referandumda deneyimlemiş olduk.
 
24 NİSAN AKŞAMI AKP'NİN DEĞİL MUHALEFETİN NE YAPACAĞI ÖNEMLİ
 
AKP istediği oyu alamazsa B ve C planları olduğunu söylüyor. Saray'ın 7 Haziran'da olduğu gibi seçim sonuçlarını tanımama tutumuna karşı bugünden nasıl bir hazırlık olmalı sizce?
 
AKP uzun zamandır paramiliter kuvvetlerini örgütlüyor. Halkımıza, ya bendensin ya hedefimsin, diyor. Dolayısıyla kaybettiği her koşulda halkın iradesini gasp etmeye çalışacaktır. Ancak AKP her şeye muktedir değildir. ‘Mutlaka bir numara yapar ve kazanır' demek yanlış olur. AKP, en zayıf olduğu dönemi yaşıyor, devleti yönetmek için OHAL'e ihtiyaç duyuyor, ekonomik krizi yastık altı dövizlerle aşmaya çalışıyor ve halka kıraathane dışında bir şey vaad edemiyor. Kaybetmeye en yakın olduğu anda ve kaybettiğinde hile, yolsuzluk ve saldırgan politikalarının neler olabileceğini gördük. Dolayısıyla bu tabloda AKP'nin ne yapacağından çok muhalefetin ve demokratik kamuoyunun ne yapacağı belirleyen olacaktır. Faşizme karşı seçimleri aşan bir perspektifle birleşik mücadele kesinlikle örgütlenmelidir. Üstelik bu mücadele ertelenmeden 24 Haziran akşamından başlayarak örgütlenmelidir. Yazı da gelse tura da gelse biz kazanırız diyenlere karşı ayni kararlılıkla yanıt vermeliyiz ve bu zemin var.
 
BARAJI GEÇMEK TEK OLANI DEĞİŞTİRİR
 
HDP'nin barajı geçmesi veya geçememesi nasıl sonuçlar doğurur?
 
HDP'nin baraj altında bırakılması, tek adam rejiminin kurumsallaşması anlamına gelecektir. Emekçilere, doğaya, kadınlara, Kürtlere, Alevilere, LGBTİ'lere ve yok sayılan her kesime karşı yönelik saldırılar artarak devam edecektir. Elbette her şey bitmiş ve tamamen kaybetmiş olmayacağız. Çünkü umut olduğu sürece direniş de mücadelede devam eder. Ancak işimiz daha da zor olacaktır. Barajın geçilmesi yani parlamentoda AKP'nin çoğunluğu yitirmesi durumunda ise, tek adam diktatörlüğünün kurulmasını engelleyecek, halklarımız daha büyük zaferlere kapı aralayacaktır. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürlükler sorunu çözmemiz için imkan doğacaktır ki, bu çok şey demektir.