23 Eylül 2024 Pazartesi

Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu: İktidar harekete geçmeli

Tutsakların hapishanelerde başlattığı açlık grevlerine ilişkin rapor açıklayan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, "Siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir" dedi.

Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şubesi, Tutuklu Aileleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) tarafından oluşturulan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, hapishanelerde devam eden açlık grevlerine dair raporu Diyarbakır Barosu Adli Yardım binasında açıkladı.

AÇLIK GREVLERİ 22'NCİ GÜNÜNDE
Diyarbakır Barosu Hapishane İzlem Komisyonu sekreteri avukat Reyhan Gök, İmralı'da devam eden tecridin son bulması ve Kürt sorununda demokratik çözüm talebiyle 27 Kasım'da başlatılan süreli-dönüşümlü açlık grevinin 22'nci gününde olduğunu kaydetti.

Açlık grevlerinin sonlanması için siyasal iktidar ve yetkili kurumların adım atmadığına işaret eden Gök, tutsakların yaşam ve sağlık hakkı başta olmak üzere tüm haklarının devletin sorumluluğunda olduğunu kaydetti.

'AÇLIK GREVCİLERİNE GEREKLİ TAKVİYELER SAĞLANMALI'
"Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında hapishane kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı; yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur" diyen Gök, açlık grevindeki tutsaklara gerekli takviyelerin sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Bu maddelerin kısıtlanması durumunun geçmiş açlık grevlerindeki gibi tutsaklarda kalıcı hasar ve ölümlere yol açabileceğine işaret eden Gök, tutsakların sağlık emekçileri tarafından düzenli takip edilmesi, kendilerine bakamayacak duruma gelenlere refakatçi imkanı sağlanması, zor kullanmaktan kaçınılması gerektiğini vurguladı.

'TÜM YETKİLİLER GEREKLİ DUYARLILIĞI GÖSTERMELİ'
Tutsakların sağlık haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini belirten Gök, "Anayasa 17/3 ve AİHS 3. maddesinde hükümlünün hangi ceza nedeni ile ilgili olursa olsun gayri insani yahut haysiyet kırıcı bir ceza infazına ve muamelesine tabi tutulamayacağı, yine sözleşmenin 'özgürlük ve kişi güvenliği, hakkı' ile ilgili 5/1-a bendinde mahkûmiyet üzerine, usulü dairesinde hapsedilmesi gerektiği; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 2. maddesi ise 'ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamayacağı ve ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet veya sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceler ile diğer toplumsal konumlar yönünden ayrım yapılamayacağı' şeklinde düzenlenmiştir" dedi.

'SİYASİ İKTİDAR HAREKETE GEÇMELİ'
İmralı'da mutlak iletişimsizlikle devam eden tecridin ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu kaydeden Gök, iktidarın açlık grevcilerinin talebini süreç daha tehlikeli bir noktaya evrilmeden değerlendirmesi gerektiğini vurguladı. Gök, "Aksi takdirde, mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlardan da yine siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Gök, şöyle devam etti: "Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için bir an önce Adalet Bakanlığını, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını duyarlı olmaya davet ediyoruz."