23 Eylül 2024 Pazartesi

'Açlık grevleri ile yükselen ses, kolluk gücü şiddetiyle susturulamaz'

Açlık grevindekilere ve destekçilerine yönelik baskı ve şiddete ilişkin açıklama yapan Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi Sözcüleri Başaran ve Öztürk, "Açlık grevleri ile yükselen ses, kolluk gücü şiddetiyle susturulamaz" dedi.
Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi Sözcüleri Ayşe Acar Başaran ve Berdan Öztürk, devam eden açlık grevleri ile açık grevcilerine destek verenlere uygulanan polis şiddetine ilişkin açıklama yaptı.
 
Açıklamada, "HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eşblaşkanı Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi 86'ıncı, Nasır Yağız'ın Hewler'de devam ettiği açlık grevi 73. gününe ulaşmış, cezaevlerinde farklı tarihlerde sayısı her gün artan 284 tutsak, Strazburg ve Galler'de onlarca siyasetçi ve aktivist tecride karşı başlatılan açlık grevine katılmıştır" diye hatırlatıldı.
 
Tarihsel direnişlere şahitlik eden Diyarbakır E Tipi Hapishanesi'nde, İmralı Adası'nda 20 yıldır tutulan Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin sonlandırılması amacıyla başlayan direnişin dalga dalga büyüdüğü, bu direnişe karşı saldırıların da şiddetlendiğine dikkat çekilen açıklamada, "Bayburt Cezaevi'nde açlık grevi 30 güne ulaşan tutsaklar, tekli odalara alınmıştır. Yaşamlarını tek başlarına idame ettirmeleri güç olan bu tutsaklara, arkadaşlarının refakat etmesine ise izin verilmemektedir. Benzer uygulama, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde ve Elazığ Cezaevi Kampüsü'nde açlık grevinde olan tutsaklara da uygulanmaktadır. Açlık grevcileri tekli hücrelere konularak tecrit altına alınmaktadırlar" diye kaydetti.
 
Kayseri Bünyan Hapishanesi'nde bulunan açlık grevindeki tutsaklara ise disiplin cezaları verilerek aile görüşü yapmalarına izin verilmediği, sosyal etkinliklere katılmaları engellendiği, üstü tel ile kaplanan havalandırma alanındaki karın temizlenmemesi nedeniyle açık havaya erişimlerinin ise sağlanamadığı aktarılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Açlık grevlerine destek amacıyla yapılan barışçıl eylemlere yönelik kolluk gücü şiddeti ise dozunu arttırarak devam etmektedir. Leyla Güven'in evinin önünde destek eylemi düzenleyen yurttaşlara TOMA ile saldırılmakta, bu eylemleri takip eden gazeteciler ise gözaltına alınmakta ya da polis tarafından hakaretlere maruz kalmaktadır.
 
"Açlık grevcilerinin sağlık durumları artık kritik eşiğin üzerinde bir noktaya ulaşmıştır. Bedenlerinde kalıcı hasarlar oluşmaya başlayan grevcilerin, talepleri ilk günkü kadar haklıdır. Tecrit rejimi, bir insanlık suçudur ve derhal sonlandırılmalıdır. Diktatörlüklerin en temel ortak cahillikleri, dayattıkları hukuksuzlukların, bir gün kendilerine de uygulanabileceği ihtimalini göz ardı etmeleridir. Israrla kendisine hukuk devleti olarak niteleyen AKP-MHP yönetimi, keyfi uygulamalarına, yasalarca tanınan hakların gasp edilmesine derhal son vermelidir. Aksi takdirde, sorumluluğunu alamayacakları, altından kalkamayacakları felaketlere, ölümlere neden olacaklardır.
 
"Yol hala yakınken, açlık grevcilerinin taleplerine kulak verin ve insanlık suçu tecrit rejimini sonlandırın. Sayın Abdullah Öcalan ve İmralı Adası'nda tutulan tutsakların düzenli aile ve avukat görüşü yapmasının önündeki keyfi engelleri kaldırın."