'2022 yılında politik ve askeri mücadeleyi yükseltelim'
2021 yılında sergilenen mücadeleyi değerlendiren KBDH Genel Konseyi, "Yeni mücadele yılına girerken, KBDH olarak tüm kadınları tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına, şovenizme, ırkçılığa, Rojava ve Güney Kürdistan'a yönelik işgal saldırılarına, yoksulluğa, işsizliğe, emek ve beden sömürüsüne karşı, örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Birleşik mücadelemizin milis ve gerilla güçlerine katılım için seferber olalım" dedi.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, 2021 yılının mücadele deneyimlerini aktardı ve 2022 yılında politik ve askeri mücadeleyi yükseltme sözü verdi. Türkiye, Kürdistan ve dünyadaki gelişmeleri değerlendiren KBDH Genel Konseyi, dünyayı yeniden paylaşmak için yerküreyi savaş alanına çeviren emperyalistlerin yeni pazarlar elde etmek var olan pazarı genişletmek, rakiplerinin pazar alanlarını daraltmak ve bölgesel hegemonik iktidarlarını daha da perçinlemek için milyonların canına ve yaşamına mal olan emperyal çıkar mücadelesinin devam ettiğini kaydetti.
Türkiye-Kuzey Kürdistan'da yaşanan gelişmelerde emperyalizmin ve kapitalizmin içinde bulunduğu siyasal konoktürden kopuk olmadığının altı çizilen açıklamada, "Faşist TC'nin, emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak geliştirdiği yayılmacılık politikası gelinen aşamada tıkanmıştır" denildi. Açıklamada, Türkiye'nin Ortadoğu'daki işgal politikaları hatırlatıldı.
Kadın cinayetlerinin adeta bir cins kırımına dönüştüğü dile getirilen açıklamada; kadın katillerinin, taciz ve tecavüzcülerin, çocuk istismarında bulunanların cezasızlık politikalarıyla salıverilirken, ölmemek için özsavunma hakkını kullanan kadınlara ise verilen cezalar hatırlatıldı.
Açıklama, şöyle devam etti: "Gözaltı sürecinden hapishaneye kadar, kadın siyasi tutsaklar baskı ve işkenceye maruz kalmakta cinsel taciz, psikolojik ve fiziki şiddet sistematik bir şekilde devam etmektedir. Bu sistematik işkenceler, son olarak devrimci tutsak Garibe Gezer' in katledilmesiyle sonuçlanmıştır. Toplumdaki ayrımcılığın en derinine uğrayan ezilen cinsel kimlikler bizzat devletin yetkilileri tarafından hedef yapılmakta, lince ve nefret cinayetlerine maruz bırakılıp, yaşam hakları yok sayılmaktadır.
2021 yılı içerisinde gelişen kadın özgürlük mücadelemiz, yeni mücadele yılının, daha büyük direnişlere tanıklık edeceğinin işaretidir. 2021 yılı boyunca, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınların yükselen isyanına ve öfkesine, açlık sınırının altındaki asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçilerin 'geçinemiyoruz' sesleriyle yükselttikleri mücadele ve direnişlerine, işçilerin kölece çalışma koşullarına ve örgütlenme, eylem hakları üzerindeki baskılara karşı direnişlerine, öğrenci gençliğin kayyumlara ve barınma sorununa karşı gerçekleşen eylemlerine, doğası ve yaşamları sermayeye peşkeş çekilen köylülerin- çevrecilerin durdurulamayan mücadelelerine tanıklık ettik- ediyoruz.
2021 yılı aynı zamanda patriyarkal kapitalist sisteme karşı kadınların birlikte büyüttükleri mücadeleleri ve isyanları da yazdı-yazmaya devam ediyor. Kadınlar faşizme ve erkek egemen sisteme karşı var olma ve kurtuluş mücadelesini yükseltiyor. Barikatları yıkıyor, sokakları terk etmiyor, yasakları tanımıyor. Fabrikalarda grevlerin, HES'lere karşı direnişin,adalet talebinin ve özgürleşme mücadelesinin en önünde ısrarlı ve kararlı duruşlarıyla kadınlar yürüyor. Tüm işkence yöntemleri ve teslim alma politikalarına rağmen hapishanelerdeki direnişin, büyük bir kararlılıkla öncülüğünü yapıyor kadınlar.
Şehirlerde faşizmden ve erkek egemen sistemin temsilcilerinden, kurumlarından KBDH milisleri olarak gerçekleştirdiği eylemleriyle bir bir hesap soruyor. Kadın gerillalar dağlarda işgalciliğe geçit vermiyor, en ön mevzide faşizmi karşılıyor. Erkek egemenliğinin yoğunlaşmış bir biçimi olarak faşizm bulunduğumuz coğrafyada kendini tek adam diktatörlüğü olarak inşa ederken öncelikli hedeflerinden biri artık eskisi gibi yönetilmek istemeyen, "biat etmeyen" kadınları toplumsal kadınlık rolüne geriletmekti. Ancak tüm saldırılarına rağmen bunu da başaramadı. Kadınların buna cevabı 'susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz' oldu. Tüm saldırılara ve bir kadın kırımı düzeyine ulaşmış kadın katliamlarına rağmen kadınların isyanı pratikleşme düzeyini korudu. Tekil düzeyde gerçekleşen özsavunma eylemleri ve kollektivize olmuş kadınların sokaktaki mücadelesi durdurulamadı.
Erkek- devlet şiddetine karşı 25 Kasım' da sokaklara çıkan antifaşist, ekolojist, antişovenist, antiheteroseksist, feminist, sosyalist, komünist, devrimci onbinler, birlikte mücadelenin gücünü ortaya koydu, yalnız şiddete karşı değil patriyarkal sisteme ve kapitalizme karşıda öfkeyi isyanlaştırdı. İstanbul ve Amed'de polis barikatına yüklenen kadınları, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da baskılara boyun eğmeyerek alanları tutan, kadınları ve ezilen cinsel kimlikleri selamlıyoruz.
KBDH olarak bu mücadelede, 'Faşizmi ve erkek egemenliğini yıkacağız! İleri daha ileri!' diyerek yer aldık. Erkek egemenliğinin ve faşizmin kurum ve şahıslarına karşı mücadelenin yıkıcı, devrimci politik kuvveti olma seçeneğini büyütmeye çalıştık. Zor yöntemlerine başvurmaksızın AKP- MHP iktidarının ve faşist erkek egemen bu düzenin yıkılamayacağını sözümüzle, eylemimizle ortaya koyduk. Hamle boyunca gerçekleştirdiğimiz yaklaşık 35 KBDH eylemi, kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin özgürlüğüne inancımızın mütevazı göstergeleridir. Bu kadın katili, tecavüzcüsü erkeklerle dolu düzenden, erkek zorbalığının kurumsallaştığı faşist devletten daha fazla hesap soran bir yerde duramadığımız gerçeği ise KBDH olarak milyonlarca hemcinsimize özeleştirimizdir.
Mücadelenin vardığı sınırlar kitle hareketinin, protestoculuk alışkanlığı, verili durumu değiştirebilecek birleşik, kararlı, yıkıcı gücü açığa çıkartamayışıdır. Kadın ayaklanması, serhildanı ruhu zayıflıklarının üzerine gidecek bir öncü hücum iradesi açığa çıkartmalıyız. Kadına yönelik şiddeti durdurmaya İstanbul Sözleşmesinin yetmeyeceği, birleşik kadın mücadelemizle ve kadın özsavunması, milisleriyle ancak ve ancak biz ezilen cinslerin, kadına yönelik şiddeti durdurabileceği açık ve nettir. Kendi özgücümüze güven esastır.
Kadın özgürlük mücadelemizin ortaya çıkarmış olduğu dinamizmi kendi hedef ve gündemlerine bağlı olarak siyasi ranta çevirmek isteyen CHP-İYİP gibi düzen partileri gerçekte erkek egemen politikaların sürdürücüsüdürler. Kadın kitlelerini 23 Kasım günü ortaya çıkan 'Hükümet İstifa' talepli eylemlerde dahi sokağa çıkmamaya, sandıkta kendilerine oy vermeye çağıran bu partiler, karşı devrimcilikte, kadın ayaklanması ve serhildanı korkusunda sınıfdaşları olan faşist AKP -MHP iktidarıyla aynı saftadır. Yeni mücadele ve savaş yılımız 2022'de, kararlılıkla, ileri, daha ileri.
Birey erkekten doğru gelen şiddet karşısında da, kolektif örgütlü erkek şiddeti ve faşist devlet karşısında da, güncel politik refleksleri gelişkin bir ezilen cins hareketi ortaya çıkarmalı, erkek egemenliğine ve faşizme karşı mücadeleyi ileri, daha ileriye taşımalıyız. Bugünün en acil ihtiyacı kadınların gelişen öfkesini ve isyanını, kapitalizmi ve patriyarkayı yıkmak için örgütlemek ve kadın kurtuluş mücadelesini bir adım daha ileri taşıyacak mevziler kazanmaktır. Kadınlar başta olmak üzere tüm ezilenlerin karşı-devrimci zor ve şiddete karşı, silahlı mücadele örgütlenmelerini büyütmek gerekmektir. Yeni mücadele yılı bu ihtiyaçlara cevap olacak pratiği açığa çıkaracağımız ve kazanımlarla ilerleyeceğimiz bir yıl olmalıdır.
Yeni mücadele yılına girerken, KBDH olarak tüm kadınları tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına, şovenizme, ırkçılığa, Rojava ve Güney Kürdistan'a yönelik işgal saldırılarına, yoksulluğa, işsizliğe, emek ve beden sömürüsüne karşı, örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Birleşik mücadelemizin milis ve gerilla güçlerine katılım için seferber olalım!
Kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin özgür olduğu yeni bir toplumu kuracak, devrim ve sosyalizm mücadelemizi zaferle sonuçlandıracağız. Bu hedefimiz, mücadelemizde ölümsüzleşen tüm kadınlara bağlılık sözümüzdür."