23 Eylül 2024 Pazartesi

2020 ABD Başkanlık ön seçimi üzerine: Trump'ın kaybetmesi mümkün

Trump, 2016 yılında kampanyası sona ererken çıkan skandalları yönetebildiğine dair bir hava yaratmayı başarabilmiş olsa da, seçmenlerin ekonomik gerilemenin yarattığı acılar ve salgın için onu suçlamaları ve Joe Biden'a karşı kaybetmesi mümkün görünüyor.

Amerika'nın iki partili sisteminin sol kanadı olan Amerikan Demokratları, Kasım 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Donald Trump'la hangi adayın yarışacağını belirlemek için ön seçim yapıyor.

Ön seçimler sosyalist demokrat Vermont Senatörü Bernie Sanders liderliğindeki ilerici fraksiyon ve birkaç potansiyel şampiyonu olan merkezi fraksiyon arasında geçiyor.

Ön seçimlerin çoğu boyunca Demokrat Parti'nin sol kanadından seçmenler Senatör Bernie Sanders'ın arkasında durdular. 2016 başkanlık seçimlerinde Demokrat ön seçim seçmenleri Sanders yerine neoliberal Hillary Clinton'ı seçmişti, ki bu seçim en sonunda Donald Trump'a karşı yenilgiye yol açtı. Kamu üniversitelerinde öğrenim ücretlerinin kaldırılması, asgari ücretin iki katına çıkarılması, Amerika'ya ücretli hastalık iznini tanıtması ve ücretsiz devlet tarafından finanse edilen bir sağlık sistemi oluşturma gibi sosyal demokrat ekonomik vaatleriyle yoksul seçmenler ve özellikle genç seçmenler arasında destek kazanmanın yanı sıra, Sanders, yüz binlerce insandan oluşan devasa bir kitle-aktivist tabanını seferber ederek desteklerini artırdı. 2016 yılındaki kampanyası ile Amerika Demokratik sosyalistlerini, yerel referandum girişimlerinden, konut hakkı aktivizmine, Amerika'daki ilerici ve sosyalist aktivist hareketleri yeniden canlandırabildi. Bu hareketler 2016 yılından bu yana büyümeye devam ediyor ve gittikçe daha radikal Marksist hareketlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

SANDERS BIDEN'IN GERİSİNDE
Demokrat Parti'nin neoliberal fraksiyonu geçtiğimiz yıl ardı sıra birçok potansiyel adayı değerlendirdi. Kamala Harris, başlangıçta diğer önde gelen adaylardan daha genç bir nesilden olması ve etnik bir azınlıktan geliyor olması nedeniyle liberaller arasında bir yıldızdı, ancak yıldızı, Kaliforniya'nın savcısı olarak otoriter kaydı sonucu sarsıldı. En genç önde gelen aday olan Pete Buttigieg, eşcinselliği, gençliği, dilsel ve edebi eğitimi, askeri geçmişine rağmen muhafazakâr Indiana eyaletinde belediye başkanı olarak seçilmeyi başarması, anketlerde olumlu yansıdı. Buttigieg, kurumsal suç geçmişine sahip olan danışmanlık firması McKinsey & Company'de geçirdiği zamana dair yapılan eleştirilere rağmen ön seçimlerin başlamasıyla neoliberallerin favorisi olmayı sürdürdü.

Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerinden ve en popüler adayın hepsini kazanabileceği federal başkanlık seçiminden farklı olarak, Demokratlar her zaman ulusal delegelerin sayısının farklı adaylar arasında bölündüğünü görürler. Ancak bu Demokrat Parti sistemi, California gibi büyük eyaletlerdeki zaferlerine rağmen, Süper Salı günü Sanders'ın birçok küçük eyalette çoğunluk kazanan Biden'ın gerisinde kaldığı anlamına geliyor.

İlk iki ön seçim Iowa ve New Hampshire'da düzenlendi. Iowa parti kurultayı olarak adlandırılan farklı bir seçim yöntemi kullandı. Parti kurultayında, Demokrat Parti'nin yerel örgütleri tüm parti, üyelerinin çoklu-turlu seçimde olduğu, tercih ettikleri aday grubunu destekleri ve destekçilerin mutlak çoğunluğuna sahip oluncaya kadar baraj altına düşenlerin elendiği toplantılar düzenler. Bu, her seçmenin bir turda gizli pusulayla oy verdiği diğer ön seçimlerin tersidir. Parti kurultayları kolay manipüle edilebilir oluşu gerekçesiyle eleştirilir ve diğer ön seçimlere göre düşük katılımlı geçmeleri sonucu Demokrat Parti 2016'dan beri on tane parti kurultayını normal ön seçime çevirdi. Iowa ve New Hampshire'ı ilk oy kullanan eyaletler yapma kararı Amerikan liberalleri arasında tartışmalı oldu. Ülke genelinden ve özellikle de genel olarak Parti'den daha muhafazakar ve beyaz olmaları, seçmen tabanına çoğu ulusal ve dini azınlığı dahil etmeyi amaçlayan Demokrat Parti'nin fakir bir temsilcisi olarak düşünmelerine yol açtı. 

21. yüzyıl Cumhuriyetçi cumhurbaşkanlarının hepsi eyaletlerin çoğunluğunu ancak bireysel seçmenlerin azınlığını kazanarak cumhurbaşkanı olmaları konusundaki tartışmalara benzer şekilde, 2020 Iowa parti kurultayında Bernie Sanders da destekçilerin çoğunluğunu ancak ulusal ön seçim delegelerinin azınlığını kazandı. Parti kurultaylarından gelen ulusal delegeler, yerel Demokrat örgütlerde kazanılan eyalet delegelerinin sayısına dayanarak verilir, temelde Buttigieg'in sayısal olarak daha fazla küçük parti yerellerini kazanarak çoğu ulusal delegeyi kazanması bir topluluk – bir oy sistemi oluşturdu. 

KURULTAYLARA SEÇİM SAHTEKARLIĞI SUÇLAMASI
Iowa parti kurultayı, nihayetinde eyalet parti liderinin istifasına yol açan beceriksizlik ve seçim sahtekarlığının suçlamalarına boğuldu. 172 bin oy için sonuçların açıklanması 26 gün sürdü. Yerel bağlar olması durumunda Iowa parti kurultayındaki eyalet delegeleri yazı tura atarak belirleniyor. Pete Buttigieg, yaklaşmakta olan Iowa yarışına tanıtım yapmak ve Sanders'ın kazanacağı olumlu tanıtımı azaltmak veya karıştırmak için resmi sonuçlar açıklanmadan hemen önce zafer ilan etti.

Bunlara ek olarak, halk oylamasının kamuya açıklanması (Bernie Sanders Kampanyası'nın ısrarı ile), birçok gazeteci ve sıradan vatandaşın partinin Iowa sonuçlarının çoğu Buttigieg'i tercih eden matematiksel hatalarla dolu olduğunu fark etmesine yol açtı. Iowa Demokrat Partisi başlangıçta her bir ilçe Demokrat Partisi düdüğünü çalmaya başlayana kadar oy sayısındaki diğer hataları gizlemeye çalıştı. Iowa DP seçimde yaptıkları herhangi bir hatanın yasal olarak düzeltilemeyeceği teorisini öne sürdü ve 4 hafta süren tekrar sayım bitene kadar hatalar düzeltilmedi. Genel olarak bu fiyaskonun 2024 ya da 2028'de daha az parti kurultayına yol açacağını iki taraf da tahmin ediyor. 

Iowa parti kurultayından sonra Sanders'ın kazandığı ve Buttigieg'in ikinci olduğu New Hampshire ön seçimleri geldi. Sanders'ın bu galibiyetini Nevada ön seçimlerinde %47 oy oranıyla aldığı galibiyet takip etti. Bu durum, özellikle Bernie için 2020 Iowa kaybına benzer şekilde 2016 Nevada parti kurultayını kaybettikten sonra yararlı oldu. Senatör Joe Biden Nevada'daki seçimlerde Buttigieg yerine ikinci oldu.

TRUMP SANDERS'IN ÖNERİLERİNİ 'AŞIRDI'
Sanders, her iki başkanlık kampanyasını da doğrudan ve dolaylı olarak emek mücadelelerini desteklemek için kullandı (kendi hareketinin büyümesini diğer sol hareketlerin büyümesini artırarak sağladı). Emek alanındaki en ünlü doğrudan müdahalesi, muhtemelen Amazon CEO'su Jeff Bezos'un işçilerine düşük ödeme yaptığı için hedef gösterilmesi ve ayıplanmasıyla Amazon'a tüm çalışanlarına mevcut ulusal asgari ücretin iki katını ödemek için ulusal siyasi ve sosyal baskının oluşmasını sağlamasıdır. Sanders'ın önerdiği politikalar en azından resmi olarak diğer Demokrat Partili politikacılar tarafından kabul edilme eğilimindedir. Böylelikle ücretsiz sağlık ve üniversite eğitimi yardımı, öğrenci kredi borçlarının iptali ve asgari ücretin artırılması gibi öneriler daha zayıf olarak olsa da diğer Demokrat Parti adayları tarafından da vaat edilmiştir. Hatta Cumhuriyetçiler bile Sanders'ın bazı politikalarını benimsediler. Buna en çarpıcı örnek olarak ise Sanders'ın 17 Mart'ta koronavirüs pandemisi üzere gerçekleştirdiği konuşması daha bitmeden, Trump'ın Sanders'ın konuşmasından bazı başlıkları internette paylaşması gösterilebilir. 

SAĞCI LATİNLER SANDERS'A KAYBETTİRDİ
Sanders'ın New Hampshire ve Nevada'daki ön seçimlerde aldığı zafer, Sanders'ı daha önce düşman olarak gören pek çok DP'li siyasetçi ve medya siması tarafından DP'nin öncüsü olarak görülmesini sağladı. Ancak daha da önemlisi, Küba'nın sağlık ve okuryazarlık başarılarına yönelik geçmişte söyledikleri ve ABD destekli kontrgruplar karşısındaki Nikaragua direnişe yönelik övgüleri oldukça yoğun eleştirilerle karşılaşmasına neden oldu. 

Muhtemelen bu eleştiriler nedeniyle Florida'daki seçimleri kaybetti, bunda Florida Demokrat Partisi'nin yöneten sağcı Latin Amerikalı göçmenlerin de katkısı bulunmakta. Ayrıca, destekçilerinin diğer adayların taraftarlarına karşı centilmence olmayan davranışları sergilediği iddiası nedeniyle de eleştirildi. Sanders'ın destekçileri özellikle rakipleri tarafından Elizabeth Warren için özel bir nefrete sahip olduğu gerekçesiyle kadın düşmanı "Bernie Bros" olmakla suçlandılar (burada Bernie Sanders'ın taraftarlarının çoğunun kadın olduğunu belirtmek gerekir). 

Elizabeth Warren başkanlık ön seçimlerinde Massachusettsli demokrat bir senatör olarak temel desteğini üniversite eğitimli profesyonellerden aldı. 1996 yılında Cumhuriyetçi Parti'nin Demokratlarından ayrıldığından beri neoliberal çağda aşınmış olan finansal sisteme ilişkin yaptığı düzenleme çağrılarıyla önemli bir ulusal destek kazandı ve özellikle 2008 mali krizinden bu yana başkanlık için potansiyel bir aday olarak görülüyordu. Demokrat Parti'nin solunda yer alan Bernie Sanders ile benzer bir ideolojik alanda yer alıyor gibi görünmekteydi. Ekim ayı boyunca kamuoyu yoklamalarında ülkede çapındaki demokratlardan Sanders'a kıyasla daha çok destek alıyor gibi görünmekteydi. Bununla birlikte, Sanders'ın politikalarından daha karmaşık ancak daha az kapsamlı politikalar sunarak, merkez beyaz yakalı işçileri kazanmaya çalışırken yaşadığı iniş çıkışlarla kampanyasına olan destek azaldı. Kampanyasını Sanders'ın sosyal demokrat popülizmine benzer hedeflere ulaşmak için daha profesyonel ve entelektüel bir yol olarak sunmak yerine, Sanders ve Demokrat Parti sağı arasında merkez-sol siyasi alanı işgal etmeye çalıştı. Ancak bu planı başarısız oldu ve daha ilerici ve entelektüel olan ana destekçi tabanını da kampanyasına yabancılaşmasına neden oldu.

Sanders'ın kitlesel aktivist grupların desteğine dayalı politik kampanyasının aksine, Warren'ın politik etkisi daha çok Amerikalı liberal politikacılar ve medya desteğiyle inşa edildi. Waren'ın bir grevin ya da bir konut hakkı eyleminin akışına yön verebilme yeteneği Sanders'la karşılaştırıldığında oldukça sınırlı görünmektedir. Ayrıca bu gibi toplumsal olaylara Sanders gibi bakmadığı ya da müdahale etmeyeceği ortadadır.

Başkanlık ön seçimlerinin ve genel olarak bu yoldaki en önemli günlerden olan Süper Salı öncesinde Warren başkanlık adaylığından çekilmedi. Bu nedenle Sanders, Warren çekilmiş olsaydı Biden'a karşı kazanabileceği birkaç eyaleti de kaybetti.

SÜPER DELEGELER
Çeşitli federal eyaletlerden gelen delegelere ek olarak, delege sayısının %15'ini oluşturan Süper delegeler vardır. Bu süper delegeler istedikleri adaya oy verebilen Demokrat Parti'nin liderleri ve politikacılarından meydana geliyor. Ancak bu yıl sadece hiçbir adayın, delegelerin salt çoğunluğunun desteğini alamaması durumunda oy kullanmalarına izin verildi. 2016 yılındaki seçimlerde Sanders, süper delegelerin eyaletlerindeki seçmenlerin tercihine karşı oy kullanmasını yasaklamayı önermişti. Süper delegeler 2016'da Clinton'u orantısız bir şekilde desteklemişlerdi ve bu demokratik olmayan müdahale, Demokrat Parti'ye yakın haber kuruluşları tarafından Süper delegelerin Sanders'ın potansiyel seçmenlerini caydırmak için oy kullandıkları imalarını yaratmıştı.

Buttigieg ise Iowa'da birinci, New Hampshire'da ikinci olduktan sonra, Nevada ve Güney Carolina'da kaybedene kadar ılımlı demokrat bir aday olarak bir şansı var gibi duruyorken, DP'nin oy tabanında azınlıkların desteğini alamamanın anahtar rolünü bir kez daha göstermiş oldu. 2016 yılından bu yana Sanders'ın destekçi tabanı ise önemli bir değişiklik yaşadı. Sanders'ın tabanı etnik, dini ve ırksal olarak daha çeşitlendi. Latino demokratların çoğunluğu Bernie Sanders'e oy verdi. Nevada'daki büyük zaferinin nedenlerinden biri de budur. Ayrıca Müslümanlarda çoğunlukla Sanders'ı destekledi. Sanders, 1984 ve 1988'de kendi başkanlık kampanyasına benzer bir kampanya yürüten Jesse Jackson da dahil olmak üzere Amerika'daki siyahi sol siyasetin önemli figürlerinden anlamlı destekler aldı. Ayrıca Mississippi, Jackson Belediye Başkanı Chokwe Antar Lmumba'dan da destek aldı. Ancak, Sanders'ın de yakından ilgilendiği bir grup güneyli yaşlı siyah seçmen ise çoğunlukla Biden destekçisi. Bu seçmen bloğu aynı zamanda, Güney Carolina'da Biden'ın kampanyasını ölümden döndüren büyük ve önemli bir gruptur. 

Biden, belki de Obama'nın başkan yardımcısı olması ve muhtemelen güneydeki siyah demokratik siyasi mekanizmayı etkili bir şekilde kullanabilmesi nedeniyle Güney Carolina'yı kazanmayı başardıktan sonra, Buttigieg yarıştan ayrıldı ve diğer küçük ılımlı demokratik adaylar olan New Jersey Senatörü Cory Booker, Minnesota Senatörü Amy Klobuchar ve (kampanyadan daha önce Biden'i ırkçılıkla suçlayan) Kamala Harris gibi Biden'ı destekledi. Biden'ın Güney Carolina'daki zaferinden sonra ılımlı kanat daha önceleri Biden'ın gerici siyaset geçmişi ve yaşı dolayısıyla bilişsel zayıflama konularında duydukları endişelere rağmen, Biden'ın arkasında birleştiler.

SEÇİM SİSTEMİ AYRIMCI
Sanders'ın karşılaştığı bir diğer dezavantaj ise gençler arasındaki düşük seçmen katılımı. Bu basit bir şekilde her zaman aynı nedene bağlı; Salı günleri gerçekleştirilen seçimlerde gençlerin okulda ya da işte olmaları, gençlerin katılımlarının her zaman düşük olmasına neden oluyor. Ancak son yıllarda asıl sorun oy kullanmanın önündeki olmuştur.

Azınlık, yoksul ve genç seçmenlerin önündeki engeller, özellikle federal yüksek mahkemenin Oy Hakkı Kanunu hükümlerinden ırksal ayrımcılık geçmişi olan eyalet hükümetlerinin yeni seçim sistemi politikaları kabul etmeden önce federal onay alması hükmünü kaldırması ile daha da yoğunlaştı. Bu seçmenlerin önündeki yeni engel, Teksas Üniversitesi'nde oy verme süresinin ortalama 3 saat olduğu ve sona kalan seçmenlerin yedi saat boyunca sırada beklemelerine rağmen oy kullanamamalarına neden oldu. 

TRUMP'A KARŞI BİRLİK ÇAĞRISI SANDERS'I ZORLUYOR
Demokrat Parti'nin neoliberal liderliği ise Sander dışında bir aday seçmek için yeni bir "seçilebilirlik" ilkesi yarattı. Bu belirsiz bir niteliği öne çıkararak, Sanders'ın her zaman genel anketlerde Biden'dan daha iyi bir performans sergiliyor olmasına rağmen Trump'a karşı bir solcu aday olarak ulusal seçimleri kazanamayacağını ima ettiler. Bu neoliberal liderlik, istikrarlı bir şekilde daha fazla demokratın, Demokratik Ulusal Komiteye katılımını engellemek için Donald Trump korkusunu sonuna kadar kullandılar. Ayrıca solun liderliğe yönelik eleştirilerini kırmak için "Any Blue Will Do” (Herhangi bir mavi başarabilir) gibi sloganlar ile partiyi "birleşmeye” ve "iyileştirmeye” çağırdılar. Trump'a karşı kaybetme konusundaki bu korku, Trump'ın federal yargıçları atamasıyla birlikte daha da motive bir hale geldi. Deniliyordu ki, eğer Trump tekrar kazanırsa daha muhafazakar bir Yüksek Mahkeme kurulacak ve böylelikle federal eyaletlerin kürtaj yasağı uygulamasına izin verilebilecek, oysa en muhafazakar demokrat bile böyle bir şeyin olmasına engel olabilir. Ancak buna karşılık, Joe Biden'ın kariyeri boyunca kürtaj karşıtı olduğu ve federal sağlık yardımlarının kürtajı finanse etmek için kullanılmamasını sağladığına dikkat çekilmelidir.

Artık başkanlık için demokratların adayı Biden olacak gibi görünüyor. Sanders diğer demokrat politikacılardan ve medya temsilcilerinden 2016 Demokratik Parti Ulusal Kongresi öncesinde çekilmediği için pek çok eleştiri aldı. İddialarına göre demokratların adayı olduğu netleştikten sonra kampanyası için daha az zaman sahip olan Hillary Clinton, Trump'a karşı zayıf kaldı. 

Bu sene ise, Biden Süper Salıda delegelerin desteğini alır almaz, merkez Demokratlar Sanders'ı "birlik” adına çekilmeye çağırdı. Öyle ki Sanders'ın 11 Mart'taki kampanya konuşmasının bir çekilme konuşması olacağına dair pek çok spekülasyon vardı, ama buna rağmen Sanders yine de ısrar etti. Ancak Sanders, Biden'ın gittikçe daha fazla öne çıkması karşısında yavaş yavaş adaylıktan çekilme sinyalleri veriyor.

Sanders destekçileri arasındaki genel fikir birliği ise, merkez bir adayın ön seçimleri kazanması durumunda, 2016'da Hillary Clinton'da olduğu gibi Trump'a karşı kaybedecekleri. Ancak, Trump'ın ilk döneminin bu son yılında yaşanan krizler, Joe Biden'ın bile kazanmasını mümkün kıldı. Geçtiğimiz yıl boyunca süren ekonomik kriz ve devam eden corona virüs salgını, Carter ve George H. W. Bush gibi başkanların siyasi ve ekonomik krizler nedeniyle seçim kampanyalarını kaybettikleri tarihsel örneklerde olduğu gibi, Biden'ın kazanmasını çok daha kolay hale getiriyor. Ayrıca, Donald Trump'ın bu gibi krizlerle başa çıkabilme yetkinliği Carter veya Bush'un performanslarının çok daha altında. Trump, hükümet yetkililerinin ve kamu sektörü uzmanlarının siyasi nedenlerden dolayı, normalde bir salgın hastalığa müdahale edecek olan Ulusal Güvenlik Konseyi'nin küresel sağlık güvenliği ekibinin feshedilmesi de ve pek çoğunun işten çıkarılması konusunda pek çok eleştiri de aldı. 

Trump ayrıca pandeminin olduğundan daha hafif bir sorun olduğu izlenimini vermek için kendi CDC yetkililerinin açıklamalarını açıkça reddetti ve bu yüzden pandemi için test geliştirme sürecini gereksiz yere yavaş gelişmesine neden oldu.

Bu salgın, Demokratların ön seçimini de etkiledi ve birçok sandık merkezinin açılmasından birkaç saat kala kapatılmasına neden oldu. Bazı medya yorumcularına göre seçimlere katılımın etkilenmesi Biden'ın 17 Mart'taki ön seçimlerdeki başarısına katkı sağladı. 

Trump, 2016 yılında kampanyası sona ererken çıkan skandalları yönetebildiğine dair bir hava yaratmayı başarabilmiş olsa da, seçmenlerin ekonomik gerilemenin yarattığı acılar ve salgın için onu suçlamaları ve Joe Biden'a karşı kaybetmesi mümkün görünüyor.

* Struggle for a New World yazarı Doug Harrington'un ETHA için yazdığı yazıyı Fatma Edemen ve Cem Koç çevirdi.