Ziya Ulusoy yazdı: Normalleştirerek mi öldüreceksiniz?
Salgın bir kez daha gösterdi ki, hayatı omuzları üzerinde devam ettiren işçi sınıfıdır, diktatör Erdoğan da asalak patronları da gereksizdir. Normalleştirerek ölüme ve açlığa göndermelerine boyun eğmeyeceğiz, direneceğiz.
Diktatör ve hastane patronu bakanı, kontrollü normale dönüşe başlanacağını belirttiler.
Koronavirüs salgını süresi boyunca, diktatör Erdoğan ve tetikçileri, hizmet işkollarının bir bölümü hariç işçi sınıfının büyük çoğunluğunu çalıştırdılar. Kılıcı oldukları kapitalistlerin çarkı dönsün, karları devam etsin diye! İşçi sınıfının büyük bölümünü salgının en şiddetli zamanında ölümün ağzına attılar.
Diktatör bununla yetinmedi. Kısa çalışma dönemi adıyla patronlara 3 ay boyunca işçileri ücret ödemeden çalıştırmama ayrıcalığı verdi. Kayıtsız işçileri ve kısa dönem çalışma kapsamındakileri işsizlik sigortasından bile yararlandırmadı. Çünkü işsizlik sigortasındaki yaklaşık 130 milyar TL'yi yandaşlarına peşkeş çekmek, Kürt Özgürlük Hareketi'ne ve Kürtlere karşı kirli savaşa boca etmek, Rojava'da, Libya'da, İdlib'de savaşa ve katil çetecilerine harcamak için değersiz devlet tahvilleri yoluyla el koymuş, bitirmişti.
Salgın boyunca işçiler 3 misli daha fazla enfekte oldular. İşçi sınıfının çok sayıda mensubu hayatını yitirdi.
Faşist şef Erdoğan ve tetikçileri, salgında ölenlerin sayısını gizleyerek, test sayısını az tutup enfekte olanları az göstererek, sahte başarı algısı yaratmayı amaçladılar. Tabipler Birliği'ni dıştalamalarının bir nedeni de bu gerçekti. Ama bu arada kötü ünlü "sürü bağışıklığı"nı yavaşlatılmış biçimiyle işçi sınıfının sırtından uyguladılar.
Sokağa çıkma yasağı, Çakıcı affıyla çeteleri serbest bırakma, TTB ve TBB ile ilgili tasfiye çabası, kirli ve işgalci savaşları sürdürme, Erdoğan faşizminin sertleşme ve ekonomik krizin derinleşmesine hazırlanmak için kuşandığı, kuşanacağı kılıçlar oldu.
Erdoğan faşizmi, şimdi ise sahte başarı algısı üzerine, normalleşmeyle öldürme, normal sürü bağışıklığıyla ölüm-açlık çıkmazına özellikle işçi sınıfını sürme yolunu tutuyor. Çünkü diğer şeyler yanında işgalci savaşlarına finansman, Sarayına, yandaş kliğine ve çetelerine paraya ihtiyaç duyuyor.
Erdoğan faşizminin normalleştirmek istediği ölüm-açlık çıkmazına boyun eğecek miyiz?
Tabii ki hayır!
Salgından ölümlerin devam etmesine karşı ücretli izin, sağlık güvenliği ve parasız sağlık talebini yükseltmeye devam etmeliyiz.
Kriz koşullarında işçi kıyımı yoğunlaştırılacak. İş güvencesi talebiyle kıyıma karşı işyerlerini terketmeme direnişini yükselterek işgalleri hedefleyeceğiz.
Küçük işletmelerin çoğunluğunun iflasıyla işsiz kalan kayıtlı kayıtsız işçiler, işsiz bölükleri, yoksul köylüler/yarı-işçiler aynı zamanda açlıkla yüzyüze daha çok kalacaklar. Ev elektriği, su, yakacak faturaları karşılansın, ihtiyacı olana parasız gıda ve kira yardımı yapılsın taleplerini yükseltmeye devam edeceğiz. İşçi ve yoksul ağırlıklı semtler, bu taleplerle ajitasyon ve gösterilerimizin yoğunlaştırıldığı yerler olmalı.
İşçi gençlik, diğer sınıf kardeşleriyle birlikte benzer taleplerle işyerleri ve semtlerde mücadelelere katılma imkanına sahip. Öğrenci gençlik ise ailelerinin yoksullaşması nedeniyle büyük bölümüyle yurt ve ev kiralarını ödeyemez duruma şimdiden düşmüş. Öğrenciler, kira ve yurt parası, yemek yardımı talepleriyle mücadeleyi okullarda hazırlamalı ve gerçekleştirmeli.
Sağlık emekçileri en çok enfekte olmanın öncephesindeler. Sağlık güvenliği başta sağlık emekçileri olmak üzere çalıştırılan bütün işçiler ve okullardaki öğrenciler için zorunlu. Sağlık emekçilerine yeterli ekipman ve bütün işçilere, okullardaki gençlere parasız sık test, maske, dezenfektan talebi ve ajitasyonu ve direnişi örgütleme devam etmeli.
Tarım işçileri sağlıklıksız koşullarda çalıştırılarak salgında en erken ölümün ağzına atılıyorlar. Sağlıklı çalışma koşulları talebiyle işçi sınıfının bu en yoksul bölüklerini de direnişe katmak gerekir.
Diktatör Erdoğan, kirli ve işgalci savaşları finanse etmek için de ölümü bizlere reva görüyor. Kirli ve işgalci savaşa son, Kürtlere barışçı yollarla demokratik çözüm taleplerini, salgın vesilesiyle ajitasyonun ve direnişin talepleri olarak yaygınlaştırmaya önem vermeli. Erdoğan faşizmi ve kılıcı olduğu kapitalistlerin bizleri salgında ölüm-açlık girdabına atmasına karşı sessiz kalmayacak boyun eğmeyeceğiz.
Lübnanlı, Şilili sınıf kardeşlerimiz gibi, taleplerimizi ve direnişimizi yükselteceğiz, alanları, işyerlerini grev ve direnişin kaleleri haline dönüştürmeyi hedefleyeceğiz.
Salgın bir kez daha gösterdi ki, hayatı omuzları üzerinde devam ettiren işçi sınıfıdır, diktatör Erdoğan da asalak patronları da gereksizdir.
Normalleştirerek ölüme ve açlığa göndermelerine boyun eğmeyeceğiz, direneceğiz.