22 Kasım 2024 Cuma

3 yıl içerisinde 87 ajanlaştırma ve kaçırma girişimi yaşandı

İHD, 2022-2024 yıllarında derneğe 87 ajanlaştırma ve kaçırma girişimine dair başvuru yapıldığını açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) 2022-2024 yılları arasında yaşanan baskı, tehdit yöntemleriyle ifade alma, mülakat yapma, ajanlaştırma ve kaçırma olaylarına ilişkin hazırladığı raporu, Ankara'da dernek genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, bu tür uygulamaların, 2016'daki darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL'le devlet politikası haline geldiğini söyledi. "Özellikle 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından bu alanda yaşanan hak ihlallerinin arttığı, şikâyetlerin etkili bir şekilde soruşturulmadığı ve faillerin cezalandırılmadığı, yapılan başvurulardan ve basına yansıyan haberlerden de anlaşılmaktadır" diyen Balaban, Türkiye'deki genel cezasızlık politikasının bu tür başvurularda da temel bir yaklaşım olduğuna işaret etti.

'SUÇ DUYURULARI TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANIYOR'
Bu uygulamalarla Anayasa'da ve uluslararası sözleşmelerde yer alan "kişi özgürlüğü ve güvenliği" hakkının ihlal edildiğini vurgulayan Küçükbalaban, "İHD'ye yapılan başvurular ve basına yansıyan haberler, bu uygulamaların çok az bir kısmına denk gelmekte olup, kişiler yaşadıklarını kimi zaman aileleriyle dahi paylaşamamakta, gizlemekte ve can güvenliklerini bu şekilde sağlayacaklarını düşünmektedirler. Savcılıklara yapılan suç duyuruları da çoğu zaman yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, failin kimliğine ulaşılamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararıyla sonuçlanmakta, kişinin can güvenliğini sağlamaya dönük koruma tedbirlerine başvurulmamaktadır" dedi.

İHD olarak yapılan başvuruları İçişleri Bakanlığı'na, Kolluk Gözetim Komisyonu'na ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na bildirdiklerini ancak etkin bir soruşturmanın yapılmadığını dile getiren Küçükbalaban, 2019'dan bu yana Kolluk Gözetim Komisyonu'na yaptıkları 52 başvurudan hiçbirinin kabul edilmediğini aktardı.

TOPLAM 87 BAŞVURU YAPILDI
2022-2024 yılları arasında İHD Genel Merkez ve şubelerine toplam 87 ajanlaştırma ve kaçırılma başvurusu yapıldığını ifade eden Küçükbalaban, şöyle devam etti: "Başvurucuların şikayetlerine baktığımızda; kendisini polis olarak tanıtan kişiler başvurucularla 'sohbet etmek, çay içmek, arkadaş olmak' gibi tekliflerle bir araya gelmeye çalışıyor, bu işten ekonomik çıkar sağlayabilecekleri belirtiliyor, bu sohbete katılan fakat isteklerini kabul etmeyen başvurucuları ailesiyle, işiyle, sağlık durumuyla, özel hayatıyla tehdit ediyor, gözaltı ve tutuklamayla korkutuyor. Gözaltı merkezlerinde ise gözaltındaki başvurucu, yasal ifade alma işleminden önce ve avukatı olmaksızın belirli aralıklarla mülakat odasına götürülüp kayıt dışı ifade vermeye zorlanıyor. Gözaltındaki kişiler, tutuklanmakla veya dışarı çıksa bile her an peşinde olacakları ve kendisini rahat bırakmayacakları tehdidi ile korkutuluyor. Bazen de bu keyfi uygulamalar, kişinin kaçırılması, işkence ve kötü muameleye maruz kalmasıyla sonuçlanıyor, kişi tanımadığı insanlarca bir otomobile bindirilerek, gözleri kapalı bir şekilde kaçırılıyor, günlerce darp ediliyor ve tenha bir yerde salıveriliyor."

Bu olayların münferit vakalar değil sistematik bir yöntem olduğunu kaydeden Küçükbalaban, "İnsan haklarının temel değerleriyle çelişen, kanunların ve uluslararası sözleşmelerin yasakladığı bu tür uygulamalara derhal son verilmesi gerektiğini bir daha vurguluyor ve bu yöndeki hak ihlallerinin son bulması yönündeki ısrarlı takibimizin devam edeceğini ifade ediyoruz" dedi.

Küçükbalaban, sonuç ve önerilerini şöyle sıraladı: 
🔹"Cumhuriyet Başsavcılıkları başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, TİHEK, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluş amaçlarını yerine getirmeli, resen raporda bahsedilen ihlallerin takibini yaparak etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmesine katkı sunmalıdır.
🔹TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir.
🔹Güvenlik ve istihbarat birimleri faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde sürdürmeli, kişilerden baskı ve tehdit yöntemleriyle delil elde etme yönteminden vazgeçmeli, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalıdır.
🔹İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kriterlerine uygun biçimde faaliyet göstermeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır."