Ziya Ulusoy yazdı | Avrupa'da birleşik mücadelenin önemi
Halkların düşmanlaştırılması ve vahşice akıtılan kanı, burjuva ve faşist liderlerin talancı saltanatlarının harcı yapılıyor. Bu koşullarda Avrupa'da anti faşist mücadele, faşist kıskacın iki ucunu da hedef alarak geliştirilmeli.
Avrupa ülkelerindeki işçi sınıfı hareketi güdük kaldıkça faşizan hareketler iki yönden kitleselleşiyor.
Özellikle kitleler üzerinde çıplak kapitalist ideolojik hegemonya sistemin krizi nedeniyle son yıllarda iki uçta faşizan hareketler kitleler arasında büyüyor. Yerli halk kitleleri arasında, burjuvazi ve devletin desteğiyle neo-faşist hareketler ve partiler gelişirken, özellikle müslüman halklardan göçmen kitleler arasında da politik islamcı faşist ve gerici hareketler, partiler gelişiyor.
Avrupa'nın neo-faşist partileri, göçmen düşmanlığını başlıca motivasyonlarından biri olarak yükseltip etkili olabiliyorlar. Yeniden göçmenlere yönelik katliamlara (Hanau'daki gibi) başlayan ırkçı çeteleri bu durum cesaretlendirip harekete geçiriyor.
Öte yandan ırkçı faşistlere karşı müslüman halklardan göçmenler arasında ise, radikal islamcı ve milliyetçi faşizan hareketler güç topluyor, katliamlara ve saldırılara girişiyor. Paris, Nice, Brüksel'deki katliamlar gibi.
Kapitalizmin kriziyle birlikte yarattığı yoksullaşmaya ve ırkçı horgörüye reaksiyoner tepkiyle göçmen genç kuşak kitle çoğunlukla bu örgütlerin hegemonyası altında. Yalnızca Türkiyeliler arasındakini değil, Müslüman halklardan göçmenlerdeki bu gerici faşizan gelişmeyi kışkırtıp kullananların başında Erdoğan geliyor. Politik islamcı faşistler de gerek Erdoğan'dan gerekse daha dar çevrelerindeki yerel örgütlerden aldıkları siyasi ve örgütsel talimat ve kışkırtmayla Fransa ve Belçika'daki sivil halk katliamlarıyla kendilerini göstermişlerdi. Şimdi Macron-Erdoğan it dalaşında Erdoğan'ın teşvikiyle Fransa'da Paris ve Nice vahşi cinayetlerinde de yeniden vahşi yüzlerini gösterdiler.
Faşizan milliyetçi ve dinci kıskacın iki ucu keskin bir bıçak ve fasit daire gibi işçileri ve gençliği bölüyor ve yok ediciliğini ilerletiyorken, halklar üzerinde Macron ve Le Pen'in de, Erdoğan ve Bahçeli'nin de saltanatı ile iktidarını sürdürmelerinin temelini güçlendiriyor. Halkların düşmanlaştırılması ve vahşice akıtılan kanı, burjuva ve faşist liderlerin talancı saltanatlarının harcı yapılıyor.
Bu koşullarda Avrupa'da antifaşist mücadele faşist kıskacın iki ucunu da hedef alarak geliştirilmeli.
Bu mücadeledele özgünlükleri yakalayacak tarzda yerli ve göçmen antifaşist örgütlenmelerle genişletilmeli elbette. Fakat eylemler ve örgütlenmeler omuz omuza, kolkola yürütülmeli. Dahası bu mücadele aynı zamanda Avrupa işçi sınıfının, gençliğin, kadınların kapitalizme karşı birlikte mücadelesiyle bağ içinde olmalı ki, sürekli kitlesel olarak beslenip büyütülebilmeli. Ayrıca bu yolla da faşist kıskacın yokedici cenderesini güçlendiren kitlesel temel heyelana uğratılabilmeli.
Nasıl ki kesintilere, hak gaspına ve zamlara karşı özellikle Fransa'daki işçi eylemleri ile Sarı yelekliler eylemlerine yerli-göçmen işçiler, kadınlar ve gençliğin birlikte katılmaları sınıf mücadelesini daha kitleselleştirip yükseltiyorsa, bu antifaşist mücadele için de geçerlidir.
Yerli ve göçmen antifaşistlerin iki uçlu faşist kıskaca karşı birlikte mücadelesi de antifaşist hareketi kitleselleştirip büyütecektir. Floyd'un polis tarafından öldürülmesine karşı ABD'li beyaz halktan antifaşistlerin siyah ve göçmen antifaşistlerle birlikte mücadelesinin yarattığı büyük kitlesel ve dirençli mücadele hareketi bu konuda güncel bir yol gösterici rolü oynuyor.
Tabii ki tekrarlamaya gerek yok, birlikte antifaşist hareket, polis terörüne de neo-faşist katliamcılara da politik islamcı faşist katliamcılara karşı da mücadele etmelidir. Hanau katliamına da, Paris ve Nice'daki katliamlara karşı da mücadele etmelidir.
Avrupa'da işçi sınıfının birlikte mücadelesini geliştirmenin enternasyonalist bilinç ve ruhu, faşist kıskaca karşı birlikte mücadelenin onuru ve enternasyonalist ruhu, cins biliciyle birlikte yükseltilen kadın mücadelesi ve ekolojik çöküşe karşı birlikte mücadele, işçi ve ezilen kitleleri yeniden antikapitalist saflarda birleştirerek faşist kıskaca akan suyu kesecek, umutlu gelişmenin yolunu açacak, kasvet yaratan karanlığı dağıtacaktır.