GÜNCEL
'Yargılanan ESP'nin programıdır'
ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu'nun da aralarında olduğu 5'i tutuklu 37 kişinin yargılandığı davada sosyalistler, ESP'nin programını, eylemlerini ve devrim şehitlerini sahiplendiler. Mahkemede özgürlük ve sosyalizmi faşizme karşı savundular. Mahkeme siyasi bir karar vererek ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu tahliye etmedi.
ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu'nun da aralarında olduğu 5'i tutuklu 37 kişinin yargılandığı dava Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Tutuklu ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu ve ESP üyesi Ali Haydar Keleş duruşmaya SEGBİS ile katılırken tutuklu diğer ESP'liler Yücel Karadağ, Muhammed Bedran Çoğaltay, Adar Temel duruşmaya getirildi. Tutuksuz yargılanan ESP Genel Başkanvekili Fadime Çelebi, ESP'li Deniz Çokgül, DİSK Limter-İş Sendikası Yönetim Kurulu üyesi Hilmi Toy ile Anıl Kaplan, Mehmet Salih Çekim, Maksut Toprak, Ozan Emre Özyılmaz katıldı.
'IŞİD'E KARŞI SAVAŞANLARIN CENAZELERİNE KATILDIM'
Kimlik tespitinin ardından ilk savunmayı Muhammed Bedran Çoğaltay yaptı. İddianamede yer alan cenazelere ve etkinliklere katıldığını söyleyen Çoğaltay, "Sadece etkinliklere katıldığım için yargılanıyorum. Yılmaz Selçuk ve Sinan Sağır'ı tanırım, cenazelerine katılmam kadar doğal bir şey olamaz. Barbar IŞİD çetelerine karşı savaşanların cenazesine katılmamdan daha doğal bir şey olamaz" diye konuştu
Hasan Ocak anmaları, Soma katilamı protestosuna katıldığını belirten Çoğaltay, "Hepsi yasal demokratik eylemler, hepsine katıldım" dedi.
ÇELEBİ: ESP ŞAHSINDA TÜRKİYE SİYASETİ YARGILANIYOR
Ardından ESP Başkanvekili Fadime Çelebi savunma yaptı. Konuşmasına Tutuklu bulunan ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu ve binlerce siyasi tutsağı selamlayarak başlayan Çelebi, "Bugün ESP yargılanıyor, Türkiye siyaseti yargılanıyor. İktidar kendisi gibi düşünmeyen tek tip bir siyaset yaratmak istiyor. Bugün bu yüzden yargılanıyoruz. 3 dönemdir ESP Genel Başkanvekilliği yapıyorum. SKM eski sözcüsüyüm. Konumum ve durumum gereği partimin siyasi, teorik, ideolojik çizgisini tüm Türkiye'de yürütmeye çalışıyorum. Bu kapsamda propaganda, ajitasyon çalışmaları yapmak, tüm alanlarda kitle etkinlikleri ve toplantılar yapmak benim görevimdir" diye kaydetti. ESP'nin kuruluş felsefesinde ve programında tüm toplumsal dinamiklerin mücadelesini savunmak, ezilenleri ve emekçileri savunmak olduğunu vurgulayan Çelebi, "ESP'nin tüm politik çalışmaları bizim şahsımızda terörize edilmeye çalışılıyor" diye kaydetti.
'İKTİDAR ÜLKEYİ DEV BİR ZİNDANA ÇEVİRİYOR'
Çelebi konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bugün neden burada yargılanıyoruz? Türkiye siyasetinde ciddi bir kriz var. İşçi ve emekçiler sömürülüyor, kadınlar katlediliyor, doğa tahrip ediliyor, adaletsizlik ve hukuksuzluk sürdürülüyor. Bizi çekmeye çalıştıkları çizgi tek tip bir toplumda tek tip bir siyaset yapmak. Biz yaşanılır, insanca bir sistem yaratmaya çalışıyoruz.
"İktidar ülkeyi dev bir zindana çeviriyor. Avukatlar bırakılıyor, aynı gün gece operasyonuyla geri alınıyor. Bizim hak ve hukuk mücadelemiz işte bu yüzden sürüyor. Milyonların adalet ve özgürlük isteği var, biz de bu özgürlük mücadelesini yürütmekle sorumluyuz.
"Hrant'ın Berkin'in ya da katledilen kadınların cenazesine katılmak görevimizdir. Türkiye'de siyasetin rengi erkek egemen hale getirilmeye çalışılıyor. Kadınların mevzisi Cumartesi Anneleri'nin alanı yasaklanıyor, kadın cinayetleri mahkemelerde aklanıyor. Adaletin buralarda çalışması lazım.
"Dosyada ve iddianamede cenazelere katılmam suç olarak gösteriliyor. Konumum ve durumum gereği hepsine katılırım, katılıyorum. Kadın ve halk düşmanı DAİŞ'e karşı savaşanların cenazesine katılmak benim için suç değil, onurdur. Suruç'ta, Ankara'da katliam yapanlara karşı mücadele etmek suç değildir. Bu yüzden o cenazelere katılmak da suç olamaz.
'ESP HAKLI VE MEŞRU MÜCADELE YÜRÜTÜYOR'
"ESP, bugün onlarca üyesiyle yargılanıyor. Bu, ESP'nin haklı ve meşru mücadelesini gösteriyor. Bu, politik hattımızın ve mücadele çizgimizin haklılığını gösteriyor. Milyonlarca işçi ve emekçinin adaletine dayanıyoruz, sırtımızı buna dayıyoruz. Dün yaptığımız gibi bugün de ezilenlere eşitsizliği, adaletsizliğini anlatmaya devam edeceğiz. Yaptığımız her şey haklı ve meşrudur.
"SKM yaz kampında cins bilinci, kadın devrimi, beden politikası, kadın savunması gibi konular anlatıyorum. Her yıl SKM yaz eğitimleri yapıyoruz, bunlar bizim rutin faaliyetlerimiz. Bunu suç olarak göstermeye çalışmak mantık dışıdır."
Mahkeme başkanı Çelebi'ye "Etkinlikler için belediyelere baskı yapıyor musunuz" diye sordu. Çelebi ise, "Biz çete değiliz, siyasi partiyiz" diye yanıtladı.
İTİRAFÇI EMRE ÇAKAR: BİLDİĞİM BİR ŞEY YOK
İtirafçı Emre Çakar "Çiçek Otlu'yu sivilden tanıyorum. ESP İstanbul İl Başkanıydı. Bildiğim bir şey yok, başka bir şey hatırlamıyorum. Kırsal alana Berfu Dilan Canbay'in cenazesini almaya geldi bir defa. Hatırladığım bu kadar" dedi.
Çakar'ın ardından savcı mütalaasını sundu. Savcı, Adar Temel ile Yücel Karadağ'in tahliyesini diğer ESP'lilerin tutukluluğun devamını istedi.
Mütalaaya ilişkin avukatlar savunma yaptı.
Avukatların ardından mütalaaya ilişkin konuşan tutuklu ESP'li Ali Haydar Keleş, savcının değerlendirmelerinin kişilere yönelik değil ESP'ye yönelik olduğunu söyledi. Keleş, "ESP'nin dünya görüşü ve faaliyetleri dava konusu yapılıyor. 8 yıllık mücadelesi boyunca ESP tüm ezilenlerin ve işçi sınıfının büyük mücadelelerini savunuyor ve böyle mücadele veriyor. ESP'nin MLKP'nin aparatı gibi gösterildiği bu iddianameyle hukuksuzluk yapılıyor" diye belirtti.
KELEŞ: BU DAVA SİYASİDİR
Keleş, "Ben ESP İstanbul İl Yöneticisi olarak ESP hukukuyla seçildim ve görevimi bu kapsamda yürüttüm. Savcı ESP faaliyetlerini kriminalize etmeye çalışmıştır. ESP önlüğü giymem, ESP bayrağı taşımam dahi suç olarak gösterilmiştir. ESP üyelerini etkinliklere davet etmem, o etkinliklere katılmam suç olarak gösterilmiştir. Savcı hukuki bir iddianame hazırlamamıştır. Bu dava siyasidir" diye vurguladı.
AKP'nin FETÖ ile 2002'den bu yana el ele çalıştığını söyleyen Keleş, "Sonra FETÖ'yü illegal örgüt ilan etti. Peki AKP'liler hakkında böyle iddialarda bulunuluyor mu? Hayır. ESP sözkonusu olduğunda savcılar bu durumu siyasi olarak ele alıyor. ESP üyeleri, bir dönem bizim saflarımızda bulunanlar daha sonra kendi tercihlerini yapabilirler, bu ESP'yi bağlamaz. ESP yasal ve meşru bir partidir" dedi.
'ESP'NİN POLİTİK FAALİYETLERİ İLLEGALİZE EDİLEMEZ'
Keleş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onlarca sayfalık telefon tapelerine bakınca orada ESP faaliyetleri görürsünüz. Çekilen fotoğraflara bakınca ailemi ve ESP üyelerini görürsünüz. Günlük yaşamımızı ve ESP'nin politik faaliyetlerini illegalize edemezsiniz.
"Milletvekili adaylarıyla, genel başkanımızla çekilen fotoğraflarımız suç unsuru olarak dosyaya konuluyor. Köy derneğinde akrabalarımla yemek yememiz bile yasadışı gösterilmeye çalışılmış. Çeşitli sebeplerle bürolarımıza başvuran herkese kapılarımız açıktır. Ancak siyasi polisin yönlendirmesiyle yakınlarının akibetini merak eden aileler bize gönderilmiş ve partimiz hedef haline getirilmek istenmiştir.
'IŞİD'E KARŞI SAVAŞDA HAYATINI KAYBEDENLERE ÇOK ŞEY BORÇLUYUM'
"Kamuoyuna açık, yasal ve demokratik tüm eylem ve etkinliklere katıldım. Barbarlığa karşı savaşan herkesin cenazesine katıldım, bunu suç unsuru olarak görmüyorum, hayatını kaybedenlere çok şey borçluyum.
"Kobanêli çocuklarla buluşmaya, adaleti ve eşitliği savunmak için yola düşen ve Suruç'ta 33 düş yolcusunun katledilmesini kınıyorum. Bu katliamı yapan çetelere karşı mücadele etmek görevdir.
'TUTUKLU KALMAM HUKUK DIŞIDIR'
"Tutukluluğun devamına gerekçe gösterilen konulara ilişkin ise tüm tanık ifadeleri benim lehime gelişmiştir. Polisin istediği başarılamamıştır, ancak halen tanık ve müşteki sıfatıyla dinlenmesi gerekenler olduğu için tutukluluğumun devamı talep ediliyor. Bu hukuk dışıdır.
"Sahte tanık ifadeleriyle onlarca insana cezalar verildiğini ve sonrasında FETÖ itirafçılarıyla bu tanıkların sahte olduğunun ortaya çıkışını gördük.
"Tutukluluğumun devam etmesi için gerekçe yapılabilecek hiçbir şey yoktur. 27 aydır tutukluydum. Biz bu toprakların insanlarıyız, kaçma şüphesiyle bahsedilmesinin gereği yoktur."
Keleş'in ardından ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu söz aldı. Devlet tarafından Ulucanlar Hapishanesi'nde gerçekleştirilen katliamı kınadı, hayatını kaybedenleri anarak konuşmasına başladı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesine değinen Otlu, "Ben Alman vatandaşı olsaydım şimdi bir pazarlık konusu olurdum, siyasi bir anlaşmanın konusu olurdum. Biz yargılanıyoruz, ben bir partinin genel başkanıyım" dedi.
Otlu'nun savunmasına mahkeme başkanı "Siz bunu neden söylüyorsunuz bunun size ne faydası var?" dedi. Otlu, "Bir partinin genel başkanıyım, siyasi savunma yapacağım tabiki" diye tepki gösterdi.
Otlu savunmasını şöyle sürdürdü:
"Ben ilk defa mahkemeye çıkmıyorum, mahkemelerin tutumunu biliyorum. Dün Ergenekon, sonra FETÖ oldu bugün AKP mahkemelerinde yargılanıyorum.
Mütalaa kaçma şüphesi diyor. Ben işçilerin ezilmemesini, Kocaeli'de bir babanın intihar etmemesini, Türk ve Kürtlerin kardeşçe yaşamasını istiyorum. Bunu ifade ediyorum" diye kaydetti.
Mahkeme başkanı tekrar Otlu'nun savunmasına müdahale etti.
'DÜN AVUKATLARIN BUGÜN BİZİM MAHKEMEMİZE MÜDAHALE EDİLİYOR'
Konuşmasına devam eden Otlu, "Daha dün avukatların mahkemesine müdahale edildi. Bugün de buraya aynen o şekilde müdahale ediliyor. Dün tanık ifadesi bahane ediliyordu, bugün de başka bir şey bahane ediliyor. Bu ülkede demokrasi mücadelesi yürütmeye, ESP programının öngördüğü tüm siyasi çalışmalarıma devam edeceğim" diye belirtti.
Yapılan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Adar Temel ile Yücel Karadağ'ın tahliyesine karar verdi. Diğer tutukluların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 25 Aralık 2018 tarihine erteledi.