GÜNCEL
Van F Tipi Hapishanesi'nde 2 tutsak 65 gündür ölüm orucunda
Van F Tipi Hapishanesi'nde yaşanan ihlalleri protesto etmek için 65 gündür ölüm orucu eylemi yapan tutuklular Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım'ın durumlarının kritik bir noktaya ulaştığını söyleyen Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, şu ana kadar yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını belirtti.
Van Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Van-Hakkari Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Temsilciliği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Van F Tipi Hapishanesi'nde yaşanan baskı, şiddet ve hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 65 gündür ölüm orucu eylemi yapan Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım'ın durumuna ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında konuşan Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, OHAL ve devamındaki süreç içerisinde toplumsal baskı ve sindirme politikalarının her alanda varlığını devam ettirdiğini söyledi. Uçar, ceza infaz kurumlarının tutuklu ve hükümlüler için insani koşullardan uzak alanlar haline getirildiğini, insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalara sahne olduğunu bunun bir örneğinin de Van F Tipi Hapishanesi olduğunu belirtti.
'ÖLÜM ORUCU'NDAKİLERE BASKILAR DEVAM EDİYOR'
Van F Tipi HApishenesi'nin, son olarak tutuklu ve hükümlülerin tutulduğu hücre ve koğuşlarda yer alan, avlu diye tabir edilen havalandırma alanlarının tel örgü ile kapatılmasıyla dikkatleri üzerine çektiğini söyleyen Uçar, "Tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumu koşullarında açık havaya erişebildiği tek alan olan havalandırma bölümlerinin bu şekilde kapatılması hak ihlallerinin eriştiği boyutu gözler önüne sermektedir. Bu noktada yaşanan baskı, şiddet ve hak ihlallerini protesto etmek amacıyla tutuklu/hükümlü Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım 17 Eylül 2018 tarihinde ölüm orucuna başladıklarını deklare etmişlerdir. Konuya ilişkin olarak Van Barosu ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu tarafından ayrı ayrı raporlar hazırlanmıştır. Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım, avukatları vasıtasıyla yapılan görüşmelerde, ölüm orucuna başladıkları günden itibaren ceza infaz kurumunda tecride alındıklarını, hak ihlallerine ilişkin insan hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarına gönderdikleri mektuplara ceza infaz kurumu yönetimince el konulduğunu, Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne yazılan talep dilekçelerine yine idarece el konulduğunu ve muhataplarına iletilmediğini, her gün bulundukları koğuşlara arama adı altında baskın yapıldığını ifade etmişlerdir" dedi.
'CEZAEVİ YÖNETİMİ YEMEKLERLE İLGİLİ ANKET YAPMIŞ'
Ölüm orucu eyleminin 65. gününe girdiğini hatırlatan Uçar, "Ölüm orucundaki hükümlülere yönelik ceza infaz kurumu personelinin de tutumu gayrı insanidir. Öyle ki bu süreçte yemek anketi adı altında ceza infaz kurumu personelleri tarafından, hükümlü ve tutuklulara 'Sizce ceza infaz kurumunda hangi yemekler pişirilmeli?' şeklinde anketler yapılmış, yine ceza infaz kurumu personelleri tarafından, ölüm orucunda olan hükümlülerin koğuşlarına gelinerek 'Şu yemek çıktı yer misiniz?' gibi sorular sorulmuştur" bilgilerini paylaştı.
'SAĞLIK DURUMLARI KRİTİK AŞAMAYA GELDİ'
Konu ile ilgili olarak ceza infaz kurumu yönetimi ile yapılan tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Uçar, "Son derece insani ve makul olan taleplerin karşılanması ölüm orucunun bitirilmesi noktasında elzemdir. Konu ile ilgili olarak avukatları vasıtasıyla Adalet Bakanlığı'na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne ve TBMM insan hakları inceleme komisyonuna konu hakkında bilgi verilmiş olup henüz bir dönüş alınamamıştır. Ölüm orucunu sürdüren iki tutuklunun sağlık durumları kritik aşamaya gelmiştir. Mahpuslar ile yapılan görüşmelerde verilmesi lazım olan B1 vitamin olmadığı gerekçesi ile verilmediği, bunun yerine bir çok yan etkiye sebebiyet verecek B12 vitamini verildiği beyan edilmiştir. Mahpuslar, avukatları ile yaptıkları son görüşmede baş ağrısı, aşırı halsizlik, kemik ağrıları, idrarda kanama, aşırı unutkanlık ve gözlerde yanma ve görme bozuklukları vb hastalıkların başladığını ve artık sıvı tüketiminde zorlandıklarını ifade etmişlerdir. Bağımsız doktorlardan oluşacak bir heyetin sağlık kontrolü için cezaevine gitmesi için Türk Tabipler Birliğine başvuru yapılmış, akabinde TTB Van Şubesi de Van Cumhuriyet Başsavcılığına mahpuslar ile görüşmek ve sağlık kontrollerini sağlamak üzere başvurmuş ancak henüz Van Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan başvuruya ilişkin herhangi bir yanıt alınamamıştır" diye belirtti.
'ADALET BAKANLIĞI BİRAN ÖNCE ADIM ATMALI'
Ölüm orucunda olan Karabak ve Yıldırım'ın durumu ile ilgili başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bir an önce adım atılması, bunun için de ölüm orucuna neden olan tutuklu ve hükümlülere dönük uygulamaların sonlandırılması gerektiğini ifade eden Uçar, tutuklu ve hükümlülerin taleplerini şöyle sıraladı:
-Koğuş havalandırmalarının, diğer adıyla avluların üzerindeki tel örgülerinin derhal kaldırılması ve insani olmayan kafes mantığına son verilmesi,
-Her gün sabah ve akşam saatlerinde koğuşların arama adı altında dağıtılmasına son verilmesi,
-Yasal ve bandrollü olmasına rağmen kendilerine verilmeyen kitapların ve günlük gazetelere erişimin sağlanması,
-Herhangi ideolojik ve yasaklı bir içerik olmamasına karşın alınan ve gönderilen mektupların engellenmemesi.