2 Ekim 2024 Çarşamba

TTB: Oyalama değil somut adımlar istiyoruz

14-15 Mart'ta düzenlenen Büyük G(ö)rev eylemlerini ve iktidarın sağlık emekçilerine yönelik açıklamalarını değerlendiren TTB, sağlık emekçilerine verilen vaatlerin yetersizliğine ve hedef göstermelere dikkat çekerek, bütün suçlulaştırma ve değersizleştirme politikalarına karşı bulundukları her yerde mücadeleyi örgütleyeceklerini duyurdu.  

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Cerrahpaşa'da bulunan İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısıyla 14-15 Mart'ta gerçekleştirilen Büyük G(ö)rev'i ve iktidarın açıklamalarını değerlendirdi. "Beyaz eylemleri, sağlıkta şiddeti ve son vaatleri değerlendiriyoruz. Oyalama değil somut adımlar istiyoruz" pankartı asılan toplantıya, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, TTB MYK üyeleri Prof. Dr. Erdinç Köksal ve Dr. Çiğdem Arslan katıldı.

FİNCANCI: MÜCADELEMİZ KARARLILIKLA SÜRECEK
Söz alan Fincancı, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın yarattığı tahribata karşı uzun zamandır "Emek bizim söz bizim" diyerek mücadele ettiklerini kaydederek, pandemi süreciyle bu tahribatın daha da görünür olduğunu dile getirdi. Fincancı, bu süreçte meydana gelen bütün itibarsızlaştırma ve düşmanlaştırma girişimlerine karşı mücadeleye pek çok farklı alanda kararlılıkla devam edeceklerinin altını çizerek, bu mesleğin ve insanın değerini her zaman hatırlatacaklarını söyledi. Fincancı, bugün yapılacak sağlıkta şiddet ve malpraktis düzenlemelerini içeren yasa teklifi görüşmelerini Meclis'te takip edeceklerini de sözlerine ekledi.

'EN ZOR ŞARTLARDA BURADAYDIK, BURADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Basın açıklamasını, Dr. Çiğdem Arslan okudu. Arslan, sağlık emekçileri olarak mücadeleleri büyüyüp sahiplenildikçe iktidarın kendilerini hedef almaya devam ettiğini belirtti. Türkiye'nin pandemi yönetiminde en kötü ülkelerden biri olduğuna işaret eden Arslan, "Kötü pandemi politikalarına rağmen büyük bir fedakârlık gösteren bizlere yönetemeyenlerin hürmetsizliği her geçen gün o kadar artmıştır ki en sonunda bizlere ‘Giderlerse gitsinler', ‘Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın' dahi diyebilmişlerdir" dedi. Arslan, sağlık mücadelesi için en zor şartlarda burada olduklarını, burada olmaya devam edeceklerini vurguladı.

'CEVABIMIZI 14-15 MART BÜYÜK G(Ö)REV'İNDE VERDİK'
Haklarını istediklerinde almadıkları maaşlarının "ödendi" olarak gösterildiğini, reklam duyurularına benzer "14 Mart'ı bekleyin" ifadeleriyle oyalandıklarını dile getiren Arslan, "Bilinmesini isteriz ki emeğimiz de kimsenin oyuncağı değildir ve boş vaatlere sabrımız kalmamıştır" ifadelerini kullandı. Kendilerini değersizleştirenlere, iftiralarla hedef gösterenlere en güzel cevabı 14-15 Mart'ta yakın tarihin en kitlesel G(ö)rev'inde verdiklerini kaydeden Arslan, bu mücadelenin uzun erimli olduğuna işaret etti.

Arslan, "Emeğimiz ortadadır ancak karşılığını alamadığımız, her geçen gün şiddet dilinin ve malpraktis baskısının altında daha fazla ezildiğimiz; sağlığın peyderpey kamunun elinden alınarak özellere bırakıldığı da ortadadır. Biz sağlıklıysak toplum sağlıklı; toplum sağlıklıysa biz de sağlıklıyız" diyerek, sağlık emekçilerinin emeklerine örgütlü bir şekilde sahip çıkma hakkını savundu.

'BİZİ TOPLUMLA KARŞI KARŞIYA GETİRMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ'
Topluma işlenen şiddet diliyle sağlık emekçilerinin de hedef alındığını kaydeden Arslan, kendilerini hedef göstererek toplumla karşı karşıya getirmeye çalışanlara inat, mücadeleye devam edeceklerini ifade etti. 16 Mart'ta meclise taşınan sağlıkta şiddet ve malpraktise ilişkin yasa teklifine de değinen Arslan, teklifte yer alan düzenlemelerin sağlıkta şiddete karşı yeterli olmadığını belirtti. Teklifte malpraktise ilişkin kurulması planlanan kurulda meslek örgütleri yer almazken bakanlık idarecilerinin yer almasının sağlık alanında siyasi baskıyı arttıracağına dikkat çeken Arslan, yasa teklifini bir "hayal kırıklığı" olarak niteledi. Arslan, Erdoğan'ın vaatlerinin bir oyalama olduğunu ifade ederek, sorunlarının çözümü için mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

KÖKSAL: 64 YILLIK MESLEK HAYATIMDA İLK DEFA BÖYLE BİR SALDIRI YAŞADIM
14 Mart Tıp Bayramı'nda Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bırakmak isterken polis saldırısına uğrayan Dr. Erdinç Köksal da basın toplantısında söz aldı. 14 Mart törenlerinin tarihsel önemini belirten Köksal, 64 yıllık meslek hayatında ilk defa 14 Mart'ta böyle bir saldırı ve engellemeyle karşı karşıya kaldığını vurguladı. Ülkenin dört bir yanından meslektaşlarının ise kendini yalnız bırakmadığını ifade eden Köksal, "Biz arkamızda dimdik ayakta duran, beyaz önlüğüne sahip çıkan, mesleğinin onurunu koruyan bir hekim nesli bırakmışız. Bu beyaz ordu, halkın sağlığını asırlarca korumaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

SAİP: AYLARDIR VERİLEN EMEK SONRASI BUNU HAK ETMEDİK
Köksal, saldırı sırasında çamura bulanan beyaz önlüğünü İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip'e hediye etti ve bir "ibret vesikası" olarak saklanmasını istedi. Önlüğü teslim alan Saip, Dr. Köksal'a yeni bir beyaz önlük armağan ederek, yaşanan saldırıyı tüm sağlık emekçilerine yapılmış kabul ettiklerini söyledi. Saip, "Önlüğümüzün beyazına, iyi hekimlik değerlerine sahip çıkmak için aylardır verdiğimiz emek sonrasında biz bunu hiç hak etmedik" dedi ve emeklerinin hakkını alana kadar mücadeleye devam edeceklerini söyledi.