8 Ekim 2024 Salı

Bakırhan: Parolamız 'demokratik mücadele, kurucu ve kapsayıcı siyaset' olacak

Meclis grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Yeni dönemde parolamız 'demokratik mücadele, kurucu ve kapsayıcı siyaset' olacaktır. Daha çok mücadele edeceğiz, daha fazla çözüm sağlayacağız. Her zamankinden daha fazla kapsayıcı olacağız" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi.

'ORTADOĞU BİR ATEŞ ÇEMBERİ İÇERİSİNDE'
İsrail'in Filistin'e dönük saldırılarında 40 binin üzerinde insanın katledildiğini, Gazze'de iki buçuk milyona yakın insanın küçük bir alana hapsedildiğini ifade eden Bakırhan, "İki buçuk milyon insanın abluka altında aylardır yaşamasına maalesef dünya sessiz. Özellikle bölge ülkelerinin tamamı bu durumu izliyor" dedi. Lübnan'ın da bu savaş zeminine sürüklendiğine işaret eden Bakırhan, "Ortadoğu resmen bir ateş çemberi içerisinde. Lübnan'da devam eden bu savaşın Suriye ve İran'a sıçrama ihtimali çok yüksektir. Füzeler ateşleniyor, kentler bombalanıyor. Belli ki bunlar durmayacak" dedi.

'HALKLARIN DEĞİL DEVLETLERİN SAVAŞI'
Bu savaşların halkların değil devletlerin savaşı olduğunu belirten Bakırhan, Ortadoğu'da hüküm süren milliyetçi anlayışın ve emperyalist hegemonik güçlerin Ortadoğu'ya sadece ölüm, kan ve gözyaşı getirdiğini söyledi. Bakırhan, "Üçüncü yolun ne kadar anlamlı ve kıymetli olduğu da Ortadoğu'da yaşadığımız tabloda bir kez daha kendisini kanıtlıyor. Ortadoğu'daki bu milliyetçi-mezhepçi devletlerin tamamında bütün uluslar, halklar ve inançlar tek bir etnik kimlik altında tanımlanıyor" ifadelerini kullandı.

"Demokratik ulus bugün Ortadoğu'da en çok ihtiyaç duyulan sistemlerden biridir. Nedir demokratik ulus? Herkesin yaşamış olduğu sınırlar içinde kendi kimlik ve inancıyla kendi hak ve özgürlüklerini yaşadığı bir rejimden bahsediyoruz" diyen Bakırhan, halkların savaş istemediğini vurguladı.

'TÜRKİYE'DE CİDDİ BİR YOKSULLUK, İŞSİZLİK, ÇATIŞMA VAR'
DEM Parti olarak devletlerin savaşına karşı çıkacaklarını ve savaş politikalarını durdurmak için mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen Bakırhan, "Türkiye de maalesef çok umut vaat etmiyor. Türkiye'de de ciddi bir yoksulluk, işsizlik, çatışma var. Çete-mafya ilişkilerinin artık ayyuka çıktığı, yolsuzluğun ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir tabloyla karşı karşıyayız" dedi.

DEM Parti olarak sürekli sahada olduklarını, emekçiler ve halklarla buluştuklarını kaydeden Bakırhan, gittikleri her yerde sefalet, yoksulluk ve buna karşı yükselen itirazı gördüklerini belirtti. "Dönüp hükümete, dün Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmaya bakılırsa cari açığımız kapanıyormuş, borcumuzu bitirmek üzereymişiz, Türkiye'de maşallah dolar ve eurodan geçilmiyormuş, herkes refah içerisinde yaşıyormuş. Bir anda şaşırdım. Çünkü AKP'nin tarif ettiği Türkiye ile TÜİK'in 'ekonomi güven veriyor' değerlendirmesi ile bizim yerellerde yaptığımız buluşmalardaki tablo birbirine benzemiyor" diyen Bakırhan, iktidarın insanları çürük sebze ve meyve kuyruğuna sürüklediğini söyledi.

'MECLİS DAHA FAZLA ADALET, EŞİTLİK VE BARIŞ İÇİN SORUMLULUK ALMALIDIR'
Meclis'in bu konuda sorumluluk alması gerektiğinin altını çizen Bakırhan, "Türkiye Saray koridorlarından yönetilmeye devam ettikçe ekmek teknesi daha fazla batacak, adalet daha fazla çürüyecektir" dedi. "Yerlilik ve milliliğin" halka sefalet getirdiğini belirten Bakırhan, "Yeni yasama döneminde Meclis daha fazla adalet, daha fazla eşitlik ve daha fazla barışı sağlayacak yasalar getirmelidir, bunları tartışmalıdır. Meclis bu ülkenin gelmiş olduğu bu hale göz yumamaz. Eğer sorumluluk almıyorsa da çıkıp bunu itiraf etmelidir" ifadelerini kullandı.

'DİRENEN İŞÇİ VE EMEKÇİLERLE DAYANIŞMA İÇİNDE OLACAĞIZ'
İşçi ve emekçilerin talep ve isteklerini Meclis kürsüsünde dile getireceklerini ama bununla da yetinmeyeceklerini, Fernas işçileriyle, direnen işçi ve emekçilerle dayanışma içinde olacaklarını belirten Bakırhan, şöyle devam etti: "Güvencesiz şekilde çalışan yüz binlerce insanımızın güvenceli çalışması ve hak ettikleri ücreti alması için de mücadelemizi sokaklarda sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye'yi bu karanlık tablodan ne bu iktidar ne bu muhalefet çıkarabilir. Son günlerde zaten muhalefetin ne halde olduğunu hep beraber görüyoruz. Bu bize çok sürpriz olmadı. Emin olun bu talan ve soygun düzenini bitirecek, Türkiye'yi düzlüğe çıkaracak anlayışı, programı, planı, fikriyatı olan bir parti varsa o da DEM Parti'dir, biziz. Yeni dönemde parolamız 'demokratik mücadele, kurucu ve kapsayıcı siyaset' olacaktır. Daha çok mücadele edeceğiz, daha fazla çözüm sağlayacağız. Her zamankinden daha fazla kapsayıcı olacağız."

'NARİN GÜRAN CİNAYETİNİN TAKİPÇİSİYİZ'
8 yaşındaki Narin Güran cinayetinin hala aydınlatılmadığına işaret eden Bakırhan, "Katledilen sadece Narin değildi. Türkiye'nin vicdanı bu cinayetle birlikte katledildi. Tüm bürokrasi, tüm devlet aygıtı 8 yaşındaki bir kız çocuğunun ölümü üzerine anlaştılar. Kimse zaman geçer unutulur, kirli işlerimizi çevirmeye devam ederiz düşüncesine asla düşmesin. Bu cinayetin peşini asla bırakmayacağız. En kısa sürede başta Meclis'in bu cinayeti araştırması, bütün detaylarıyla açığa çıkarması için adım atacağız. Türkiye'deki demokratik kitle örgütleri ve çocuk kurumlarıyla birlikte bu cinayeti işleyenlerin açığa çıkarılması ve hesap sorulması için de yoğun bir çaba içinde olacağız" dedi.

'EĞİTİMDE BÜYÜK KRİZLER YAŞANIYOR'
Eğitim alanında büyük krizler yaşandığını ifade eden Bakırhan, "Okullara ayrılan bütçe, tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek yarıya indirildi. Okullarda artık temizlik görevlisi yok. Eğitim zaten yoktu. Şimdi temizlik de yok. Diyorlar ki veliler gelsin okulları temizlesin. Bu da bize gösteriyor ki önümüzdeki dönem hepimizin çocuklarını büyük salgınlar bekliyor. Yazıklar olsun ya! Eğitimde, çocukların temizliğinde tasarruf mu olur? İşte böyle bir iktidarla karşı karşıyayız. Yine taşımalı eğitim kaldırıldığı için çocuklar aslında pansiyonlara mecbur bırakılıyor" dedi.

'ABDULKADİR KUDAY TÜM GİRİŞİMLERİMİZE RAĞMEN BIRAKILMADI'
Anayasa tartışmalarına işaret eden Bakırhan, "AİHM kararlarının uygulanmadığı, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin devam ettiği, cezaevlerinin Guantanamo toplama kamplarına dönüştürüldüğü bir ülkede yol temizliği yapılmadan anayasa tartışmalarının yapılmayacağını belirtmiştik. Bugün üzücü bir olayla karşı karşıya kaldık. Yaşadığı ağır hastalıklara rağmen, defalarca başvurmamıza rağmen Abdulkadir Kuday arkadaşımız yaşamını yitirdi. Abdulkadir Kuday'ın ailesine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Bütün girişimlerimize rağmen bırakılmadı. Kuday gibi şu anda cezaevlerinde yüzlerce hasta tutsak var. Şimdi bu hasta tutsaklar cezaevinde olduğu sürece neyin anayasasını tartışacaksınız?" ifadelerini kullandı.

'DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET İSTİYORUZ'
Bakırhan, şu ifadeleri kullandı: "DEM Parti olarak bizim hiçbir kesimin sembolleriyle ve değerleriyle bir sorunumuz yok. Ama bu ülkede herkesi bir etnik kimliğe sığdıran bir anayasayı da kimse bize kabul ettiremez. Yeni bir yurttaşlık tanımının bu süreçte, başta parlamento olmak üzere, toplumda cesurca yapılması gerekiyor. Bizim ülkenin başkenti ve diliyle bir sorunumuz yok. Ama siz de kabul edersiniz bu ülkede çeşitli halklar yaşıyor. Bu halkların kendi anadilini konuşması, kendi anadilinde eğitim görmesi herkese anne sütü kadar helaldir. Cumhuriyetle bir sorunumuz yok ama kimse tekçi ve inkarcı bir cumhuriyetle yüz yıl daha yaşayın diye bize bir anayasa yaptıramaz. Biz demokratik bir cumhuriyet istiyoruz."

'HERKES ÖNYARGILARINI BİR KENARA BIRAKSIN'
Muhalefete de seslenen Bakırhan, "Eğer değişim iddiasındaysanız anayasa konusunda tutucu davranmamalısınız. Tutucu davranırsanız da mevcut anayasanın kötü bir kopyası ile karşı karşıya kalırız. İlk yüzyılın halklara getirdiği tekrarı yaşatma siyasetini savunamazsınız. Yeni ve demokratik anayasa konusunda herkese açık çağrımızdır: Herkes önyargılarını ve tabularını bir kenara bıraksın. Biz çoktan hazırız, varız. Demokratik bir anayasa yapmak için çalışmaya da konuşmaya da tartışmaya da varız" dedi.

'DEMOKRATİK ANAYASANIN ŞİFRESİ KÜRT MESELESİNE YAKLAŞIMDIR'
Yeni ve demokratik bir anayasanın şifresinin Kürt meselesine yaklaşım olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Demokratik anayasanın ilk şartı Kürtler başta olmak üzere, ülkede yaşayan halklar ve inançları kapsayan, eşit yurttaş olarak kapsayan bir anayasa yapmaktır. İkinci yüzyılda demokratik anayasanın hayata geçmesinin yolu Kürt halkına statü sağlamaktır. Halkların ve inançların sömürülmesine izin vermeyen bir toplumsal sözleşme imzalamaktır" ifadelerini kullandı.

Dünyada barış isteyen herkesin Türkiye'de barış istemesi gerektiğini kaydeden Bakırhan, "Tarihi Kürt-Türk barışının bir gün bile ertelenmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Kaybedecek ne tek günümüz ne tek canımız ne de tek kaynağımız kalmadı. Çağrımızı güçlü bir şekilde tekrar yeniliyoruz. Herkesi toplumsal barışımızı yükseltmeye, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için görev ve sorumluluk almaya çağırıyoruz" dedi.