3 Ekim 2024 Perşembe

TTB İzmir Depremi Raporu: Deprem sonrası Covid-19 vaka sayısı arttı

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Hizmeti Kolu ve İzmir Tabip Odası ile birlikte, depremde bölgesinde yaptığı gözlem ve incelemelerini raporlaştırdı. Deprem sonrası Covid-19 vakalarındaki artışa dikkat çekilen raporda, aile hekimlerinin yalnız bırakıldığı da kaydedildi.  

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Hizmeti Kolu ve İzmir Tabip Odası ile birlikte Seferihisar açıklarında meydana gelen deprem bölgesinde yaptığı gözlem ve incelemelerine ilişkin tespit ve çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı.

Hasar gören binaların tespiti için yerelde çalışma yürüten deneyimli uzmanlardan destek almak yerine; Türkiye'nin birçok bölgesinden mühendislerin görevlendirildiği bilgisine ulaşıldığına dikkat çekilen raporda, yine bu sürecin yönetilmesinde yereldeki meslek kurumlarından, taleplerine rağmen, destek alınmadığı; organizasyona katılmalarının sağlanmadığı aktarıldı. 

Bayraklı'daki konteynerlerden oluşan geçici barınma alanında 493 konteynerden 102'sinin dolduğu ve başvuruların yerleştirilmeye devam edildiği ifade edilen raporda, yaklaşık 21 metrekare olan konteynerler 1 oda, 1 banyo-tuvalet ve 1 mutfak ve salondan oluştuğu belirtildi. Konteyner ve tuvalet girişlerinde engelliler için gerekli düzenlemelerin yapılmadığı gözlemine yer verilen raporda, alaturka tuvaletlerin yaşlı ve engelliler için uygun olmadığı; temiz suyun şehir şebeke sisteminden sağlandığı, atık suyun kanalizasyon sistemine bağlandığı ifade edildi.

'İLK GÜNDEN BERİ PLANSIZ PERSONEL İSTİHDAMI VE ORGANİZASYONU VAR'
İlk günden beri deprem bölgesine plansız bir personel istihdamı ve organizasyonu olduğu anlaşıldığına dikkat çekilen raporda, "Bu durum pandemi döneminde il dışından gelen personelin özellikle ilk haftalarda barınma ve beslenmelerinde kalabalık ortamlarda kalma riskini de beraberinde taşımaktadır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi diğer bölgelerden gelen kurtarma ekipleri enkaz kurtarmada kritik olan ilk üç saatte intikal etmede yetersiz kalmıştır. Kritik müdahale için hızlı planlama, hareket ve yakın bölgelerin organize olması sağlanamamıştır. Tüm Türkiye'den çok sayıda ekibin deprem bölgesine gelmesi beklenen hızlı ve yeterli müdahalenin yapıldığı anlamına gelmemektedir. Afetlerde kritik sürelerde müdahaleler için yerel yönetimlerin daha güçlü arama-kurtarma-sağlık organizasyonları olması gerekmektedir. İzmir için de profesyoneller ve gönüllüleri de kapsayacak sürekliliği sağlanacak kapsamlı bir organizasyona ihtiyaç olduğu açıktır" denildi.

'AİLE HEKİMLERİ SAĞLIK HİZMETİNDE YALNIZ BIRAKILMIŞTIR'
Depremin, birçok sağlık kurumunda da hasara sebep olduğu söylenen raporda, "Bunlardan üç Aile Sağlığı Merkezi ve bir ilçe Sağlık Müdürlüğü için de hasarlı raporu verilmiştir. Ancak iki Aile Sağlık Merkezi binası sağlıkta dönüşüm programı sonucu artık özel mülkiyet kabul edildiğinden, aile hekimleri sağlık hizmetlerinde yalnız bırakılmıştır. Bu tutum pandemi döneminde hasta takibi, koruyucu sağlık hizmetlerini engellemektedir. Sağlık çalışanlarının yeni bir bina bularak hızla taşınması, hasar görmüş binlerce binanın olduğu o bölgede neredeyse imkansızdır. Sağlık çalışanlarının bu binalarda çalışmaya zorlanması da ciddi bir toplum sağlığı riski taşımaktadır. Ayrıca hasarlı Aile Sağlığı Merkezinde görev yapan iki aile hekiminin konteyner kentte sağlık hizmeti vermesi planlanmıştır. Ancak burada görev alacak sağlık çalışanlarının henüz ödeme ve özlük hakları net değildir. Mevcut durum, sağlığın temeli olan birinci basamağa özelleştirilmiş gözüyle bakıldığı ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğuna dair bir örnektir. Birinci basamakta sağlık hizmetlerinin organizasyonu Covid-19 salgınıyla ile tüm Türkiye'de krizdeyken İzmir'de depremle beraber krizin derinleştiği aşikardır. İzmir'de sağlık emekçilerinin de aynı zamanda birer depremzede olduğu çevre illerden gönüllülük esasıyla sağlık çalışanı görevlendirilmesi gerektiği uyarılarının ciddiye alınmadığı görülmektedir. Pandeminin ortaya çıkardığı sağlık sorunları deprem ile birlikte katmerleşmiştir" diye belirtildi.

'EGE BÖLGESİNDE VAKA PANDEMİNİN BAŞINDAKİ SAYILARIN ÜZERİNE ÇIKTI'
Ekim ayı başından itibaren tüm ülkede daha da ivme kazanan Covid-19 hasta sayısının, Ege bölgesinde de pandeminin başındaki sayıların çok üzerine çıktığına dikkat çekilen raporda, şu veriler yer aldı: "Pandemi açısından inkübasyon süreleri de göz önüne alındığında deprem bölgesinde vakaların Sağlık Bakanlığı verilerinin en az 2 katı olduğu görülmektedir. Belediye çalışanlarında da Covid-19'a yakalananlardaki artış oranı ise ortalama 3 kattır. Yine deprem bölgesindeki sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanlarında da Covid-19 hastalığındaki artış çok ciddi boyutlardadır. Deprem yoğun etkilenmiş alanlarda da tarama testlerinin yapılmaması, Covid-19 izolasyon alanlarının oluşturulamaması, temaslı takibinin yapılamamasıyla deprem mağdurlarının salgından etkilenmesini arttırmıştır. Birinci basamakta aile hekimliği sisteminin bölge tabanlı olmaması da Covid-19 tanılı veya temaslı takibini deprem sonrası sürecin yönetilmesini zorlaştırmıştır.

'DESTEK SUNMA VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ'
İzmir depreminin ardından bir ay geçti. Depremzedeler depremin yarattığı sorunlar ile birlikte yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Türk Tabipleri Birliği olarak olağan dışı durumlarda çocuk, kadın, engelli, hamile, kanser ve yoğun bakım hastalarının özel bakım ve dikkat gerektirdiğini bir kez daha hatırlatırız. Sağlık Bakanlığı'nı İzmir'de depremden etkilenen sağlık çalışanlarının sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz. Bölgenin gereksinimleri temelinde oluşturulan bir sağlık insan gücü planlamasında, sağlık hizmeti sunma ve sağlık çalışanlarına travma sonrası destek verme konularında iş birliğine açık olduğumuzu tekrar vurguluyoruz."