24 Kasım 2024 Pazar

Topuklu ayakkabılarımızla ezeceğiz- Arya Lilith

Daha fazla örgütlenip daha fazla sokaklara çıkıp daha fazla topuklu ayakkabı giyeceğiz. Çünkü biz eşitlik, özgürlük ve yaşamak istiyoruz. İşte bu nedenle hem yasaklarınızı hem de 5000 yıllık erkek egemen sisteminizi topuklu ayakkabılarımızla ezeceğiz.
Uzunca bir dönemdir Saray faşizmi, rejimi ve toplumsal temelini yeniden inşa ediyor ve bu yeni inşanın temel ayaklarından birinin kadın düşmanlığı olduğu herkes tarafından malum. Bu ayağı güçlendirmek ve toplumsallaştırmak için her gün çeşitli hamleler yapılıyor. Bir gün bir bakan çıkıp 'kadınların, polisi kendilerine şiddet göstermesi için zorladığı'nı söyleyerek aklı evvel olduğunu kanıtlıyor. Başka bir gün bir gazeteci, Türkiye ve Kürdistanlı kadınların gerçekleştirdiği Türkiye Kadın Buluşması'nı komplo teorisine dönüştürerek kadın düşmanlığını, erkek egemenliğini ve kadınların gücünden duyduğu korkuyu tescilliyor.
 
Şimdi de Ankara'nın Sincan İlçesi'ndeki Akşemsettin İlkokulu Müdürü, dinen caiz olmadığı gerekçesiyle verdiği fetvayı resmi yazıya dökerek öğretmenlerin topuklu ayakkabı giymesini yasakladı. Bu akla ziyan yasağa "erkeklerin tahrik olması"nın sebep olarak gösterilmesi ise kadınları çileden çıkarır cinsten. 
 
Bıktık! Erkeklerin kadınların saçından, kolundan, eteğinden, hamileliğinden, topuklu ayakkabısından kısaca varlığından tahrik olmasından bık-tık! Zaten erkeklerin tahrik olmak için topuklu ayakkabıya ihtiyaçları yok. Bugün okulda üniforma giyen bir genç kadın da, siyah çarşaf giyen bir kadın da, şort giyen bir kadın da tacize uğruyor ve erkekler hepsinden tahrik oluyor. Tacize uğrayan kadınların ortak noktası: Kadın olmak. Hepimiz tacize uğruyoruz, hepimiz şiddet görüyoruz, hepimiz susturulmaya çalışılıyoruz.
 
Bugün Kadriye Moroğlu Lisesi'nde birden fazla öğrenci tacize uğradığını beyan ediyor, okul yönetimi tarafından tacizci korunuyor, yüzlerce öğrenci bu durumu protesto ediyor fakat en nihayetinde suçlu, tacizci öğretmen değil de tacize uğrayan öğrenci oluyor. Protesto eden öğrencilere, uzaklaştırma cezası verilerek hem taciz karşısında da susmamanın cezası kesiliyor hem de diğer öğrencilere sessiz olmadıkları durumda başlarına geleceklerle ilgili gözdağı veriliyor. Herkese, özellikle tacize karşı ses çıkaran öğrencilere "Susun, bu tacizi görmeyin" deniliyor. Çünkü taciz eden erkek ve iktidarın karakteri erkek egemen. Yani, sözün özü erkeğin tahrik olmak için topuklu ayakkabıya ihtiyacı yok azizim, bu bir toplumsal egemenlik meselesi.
 
Erkek egemen sistem ve onun bekçisi AKP, kendi bekasını devam ettirmek için kadınlar örgütlenmesin, evde otursun ya da lütfedersem gidip çalışsın ama erkekten fazla maaş almasın, ucuz iş gücü olarak kullanılsın ama evde de yemeğimi, ütümü, temizliğimi yapsın istiyor. Kadın katliamlarına göz yumarken, tacizci ve tecavüzcü erkeklere alan açıyor, koruyor, kolluyor. Aklı kendine yetmeyen bir müdürün fetvası ile kadınların topuklu ayakkabı giymeyeceğini ummuyor, bir erkek vasıtası ile kadınlara ayar çekmeyi hedefliyor. "Size evde, sokakta, okulda, işyerinde hayat yok" demek istiyor. 
 
Peki, biz ne diyoruz bütün bu olan bitene?
 
Erkeklerin kadını özel mülkü gören anlayışın ve toplumsal sitemin değişmesi elbette şart. Ama toplumsal sitemi değiştirene kadar beklemeye de niyetimiz yok. Çünkü biz, toplumsal koşulları kadın devrimi ile değiştireceğiz ve bu devrime bugünden başladık bile. Buna karşın daha fazla örgütlenip daha fazla sokaklara çıkıp daha fazla topuklu ayakkabı giyeceğiz. Çünkü biz; eşitlik ve özgürlük istiyoruz. Yaşamak istiyoruz. İşte bu nedenle hem yasaklarınızı hem de 5000 yıllık erkek egemen sisteminizi topuklu ayakkabılarımızla ezeceğiz.