2 Ekim 2024 Çarşamba

TOD: İklim krizi ve ormancılık mevzuatının yangınlarda etkisi var

Türkiye Ormancılar Derneği Hatay'daki yangınlara ilişkin yaptığı çalışmayı kamuoyu ile paylaştı. İklim krizi, ormana yakın yapılan yapıların alt yapı ve yangına karşı önleyici özellikleri olmaması ve ormancılık mevzuatında yapılan düzenlemelerle ormanların işletmelere tahsis edilmesinin de orman yangınlarında etkili olduğu vurgulandı.

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), Hatay'da meydana gelen orman yangınına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yetki ve bilgi sahibi olmayan kişi ve kurumların yaptığı açıklamalar ve bazı basın yayın organlarında yer alan gerçek dışı haberlerin konu hakkında bilgi kirliliğine neden olduğunu belirtilen TOD, dernek yetkililerinin sahadaki uzman ekiplerle orman yangını yakından takip ettiği bilgisine yer verdi.

Yangının olduğu alanlarda çalışan üyelerinden aldıkları resmi olmayan ilk bilgilere göre, yangının sadece Hatay Belen'de bin hektara yakın orman alanının yandığı ve orman örtüsünü olduğu kadar konut, fabrika, atölye gibi yapıları da etkilediği belirtildi. 

Türkiye geçmişte olduğu gibi şimdi ve gelecekte de orman yangınları riskini en yakından hissedecek ülkeler arasında olduğu vurgulanan açıklamada, "Etkileri her geçen gün artmakta olan 'İklim Krizi' ile birlikte bu risk oldukça artmış ve artmaya devam edecektir. Bu nedenle ülke ormancılığının öncelikli konularından biri iklim değişikliğine adaptasyondur. Orman yangınlarını önleme ve söndürme sistemlerinin koşullara uygun hale getirilmesi bu adaptasyonun ve mücadelenin en önemli halkalarından biridir. Orman yangınlarını önlemek söndürmekten çok daha kolay olduğu gibi ekolojik ve ekonomik bir yöntemdir" denildi.

ORMANLAR YIL BOYUNCA YANIYOR
Yine iklim krizi nedeniyle yıl içerisinde yangın sezonu kavramı neredeyse anlamsız hale geldiğini ve orman yangınları yılın büyük bir kısmına yayıldığı belirtilen açıklamada, "Bu nedenle orman yangınlarına karşı alınan önlemler de tüm yıla yayılmalı, OGM kendi uçak ve helikopterler filosunu oluşturmalı, yangın müdahale ekiplerini tüm yıl boyunca hazır tutmalıdır" ifadeleri kullanıldı. 

Her yangın çıktığı yörenin sabit (Yükseklik, eğim, yerleşim yerlerine uzaklık vb.) ve değişken (Sıcaklık, nem, rüzgâr vb.) koşullarına göre değişik şekillerde seyrettiğini, her yangının kendine özgü kıssası ve bu kıssadan çıkarılacak hissesi olduğu vurgulanan açıklamada, "Hatay'da çıkan yangınlar da belirleyici olan koşul, yangınların yerleşim yerlerine oldukça yakın noktalarda baş göstermiş olmasıdır. Hatay yangını bir kez daha göstermiştir ki; Orman Genel Müdürlüğü, orman içi ve bitişiğine inşa edilen turistik tesis, konut, fabrika, atölye gibi yapılar ile taş, mermer, maden ocağı, katı atık depolama (Çöp) alanı gibi işletmeleri etkileyecek yangınlar konusunda yeteri donanıma sahip değildir" denildi.

'ORMAN ALANLARINDA KURULAN TESİSLER YANGIN RİSKİNİ ARTTIRIYOR'
TOD'un açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Aynı şekilde orman alanlarında kurulmasına izin verilen her türlü işletme ve tesisin (Atık depolama, maden ocağı, turizm tesisi, HES'ler, elektrik nakil hatları vb.) hem yangın riskini artıracağı hem de yangından daha fazla insanın zarar görmesi sonucunu doğuracağı unutulmamalıdır. Yaz aylarında orman yangınına neden olabilecekleri gerekçesiyle halkın piknik yapmak amacıyla ormanlara girişi yasaklanırken, orman içinde işletmeye açılan ve sayıları giderek artan işletmelerle (Maden ocağı, HES, RES, elektrik iletim hattı, trafo, çöplük 2 alanı, vb.) ilgili olarak hemen hiçbir önlem alınmamaktadır. Nitekim Hatay yangını ile ilgili ilk resmî açıklamalar yangının trafo patlaması nedeniyle çıktığı yönündedir.

'ORMAN İÇİNDEKİ YERLEŞİM ALANLARI YANGIN ÖNLEYİCİ STANDARDA UYGUN İNŞA EDİLMELİ'
"Oysa orman içi ve bitiğindeki, yerleşim yerleri (Köy, turistik tesis, ikinci konut, vb.) öncelikli olmak üzere, tüm yapıların belirli yangın önleyici standartlara uygun olarak inşa edilme ve kullanılma zorunlulukları vardır. Bu yapılardan yararlananların orman yangınlarının önlenebilmesi, yangın sırasında nelere dikkat etmeleri gerektiği, yangın sonrasında neler yapmaları gerektiği konularında bilgilendirilmiş olmaları gereklidir. Bu yapıların çevrelerinde belirli bir alanın (50 m) yanıcı bitkilerden temizlenmesi, kullanılacak malzemelerin (Çatı kaplaması, boya, kapı pencere doğramaları, pergolalar vb.) yanma riski düşük malzemelerden seçilmesi gibi bir dizi önlemin alınması ve takip edilmesi zorunluluğu vardır. Ancak son yıllarda yaşanan yangınlarda bu konuda hiçbir önlemin alınmamış olduğu görülmektedir.

"Orman Genel Müdürlüğü gecikmeden bu konuda orman yangınlarının bu tür yapı ve işletmelere zarar vermemesi ve bu tür yapı ve işletmelerin de orman yangınlarına neden olmaması konularında çalışmalara acilen başlamalıdır. Bu konudaki ilk adım vatandaşların orman yangınları konusunda bilinçlendirilmesi, yangın öncesinde ve esnasında yapılacaklar konusunda eğitilmeleridir. Belediyelerin de imar planlamasından inşaat ruhsatlarına kadar orman yangını riskini mutlaka göz önünde bulundurması gerekmektedir."

'RESMİ MAKAMLARDAN KESİNLEŞMİŞ BİR AÇIKLAMA YAPILMADI'
Açıklamada, Hatay'daki orman yangınlarının çıkış sebebine yönelik değişik şüphelerin olduğunu, resmi makamlar da bu yöndeki şüphelerden söz etmekle birlikte kesinleşmiş bir açıklama yapılmadığına yer verilirken, Türkiye Ormancılar Birliği'nin binlerce canlının yaşam ortamı olan ormanlara yönelik her türlü zarar verici eylemin karşısında olduğunu belirtti.

Açıklamada Hatay'da meydana gelen yangınlara ilişkin şu veriler paylaşıldı:
"2019 yılında, 79 adet yangında 72 hektar orman yanarken, henüz resmi olmayan verilere göre 2020 Eylül ayında 3 bin 500 hektar, hafta sonundaki yangında ise 1.000 hektara yakın orman yandığı meslektaşlarımız tarafından ifade edilmektedir. Yetkililer tarafından bunun nedeninin mutlaka araştırılması ve kamuoyuyla paylaşması gereklidir. Ne yazık ki son yıllarda ormancılık mevzuatında yapılan düzenlemelerle orman alanları istisnai durumlar dışında turizm tesislerine ve maden işletmelerine kolaylıkla tahsis edilebilmektedir. Türkiye Ormancılar Derneği, orman yangınları riskini daha da arttıran ormancılık dışı amaçlı kullanıma yönelik bu tür tesis ve işletmelerin 'Kamu yararı' adı altında orman ekosistemlerinde bu kadar kolay kurulmasına karşı yıllardır mücadele etmektedir. Daha önce meydana gelmiş bazı orman yangınları ile turizm tesisleri ilişkilendirildiği gibi bu yangınla da kamuoyunda maden işletmelerini ilişkilendiren tartışmalar yaşanmaktadır. Yanan orman alanları, Anayasa'nın 169'uncu ve 6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 18. maddesinin koruması altındadır. Bu alanlardaki, bu tür tahsisler hukuki olarak imkânsızdır. Orman yangınlarının, bu tür maden veya turizm tesis ve işletmelerinin önünü açmak için kullanılan bir araç olduğu konusunda kamuoyunda bir izlenim yaratılmasının da doğru olmadığını, bu algının ortadan kaldırılmasına yönelik bilgilendirme çalışmalarının hızla yapılmasını öneriyoruz."

Açıklamada son olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü'nün ormanların toplumsal yararlarını öne çıkaracak hizmetlere ağırlık vermesi, ormanları planlarken ekonomik kazançlardan daha çok ekolojik fonksiyon ve hizmetleri öne çıkarması ve halka doğru bilgileri zamanında verecek sağlıklı iletişime dayanan bir halkla ilişkiler yapısı oluşturması gerektiği çağrısında bulundu.