2 Ekim 2024 Çarşamba

ÖHD: Urfa'da bir yılda 56 tutsak sürgün edildi

Urfa hapishanelerinde bir yılda 56 tutsağın sürgün edildiğini belirten ÖHD Urfa Şubesi, "Sürgünler yoluyla mahpusların en doğal hakları elinden alınmaktadır. Mahpusları insan saymayan, politik baskı aracı gibi gören, rehin uygulamalarında bulunan tutumdan ve politik zihniyetten vazgeçilmelidir" ifadelerini kullandı.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa Şubesi Hapishane Komisyonu, Urfa hapishanelerindeki son dönem sürgün sevklere ilişkin raporunu Merkez Haliliye ilçesinde bulunan Topçu Meydanında açıkladı. "Dawî li îşkenceya sirgunê bînin/ Sürgün işkencesine son verilsin" ve "Tecrit insanlık suçudur" pankartları açılan eyleme çok sayıda kişi katıldı.

Komisyon Eş Sözcüsü Deniz Akyıldırım, Metris R Tipi Kapalı Hapishanesinde ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmeyen ve bu sabah yaşamını yitiren hasta tutsak Abdulkadir Kuday'ı anarak sözlerine başladı. "Abdulkadir Kuday siyasal iktidarın Kürt siyasi mahpuslara yönelik politikası sonucu katledilmiştir" diyen Akyıldırım, bu yaşam hakkı ihlallerinin sorumlularından hukuk önünde hesap soracaklarını vurguladı.

'MAHPUSLARIN YÜZDE 84'Ü BİRDEN FAZLA KEZ SÜRGÜN EDİLDİ'
Urfa hapishanelerinde sürgün sevklerin arttığını ve özellikle Kürt siyasi tutsaklara yönelik kötü muamelenin aracı haline geldiğini belirten Akyıldırım, son 1 yılda 56 tutsağın Urfa'dan farklı hapishanelere sürgün edildiğini kaydetti. Sevklerin yüzde 52'sinin Erzincan'a yapıldığını aktaran Akyıldırım, "Yüzde 13'u Adana, yüzde 11'i Erzurum, yüzde 6'sı Antalya, yüzde 6'sı Samsun ve yüzde 4'ü Elazığ hapishanelerine yapılmıştır. Mahpusların yüzde 84'ünün birden fazla kez sürgün edilmesi nedeniyle hem mahpusun sürgün edildiği yere uyum sağlaması zorlaştığı hem maddi ve manevi bütünlüğünün etkilendiği, avukatı ve ailesi ile olan iletişimini etkilediği açıktır" dedi.

Urfa hapishanelerindeki tutsakların yüzde 29'unun ailesinin il dışında yaşadığını aktaran Akyıldırım, yakını Urfa'da yaşayan birçok tutsağın ise başka şehirlere sürgün edildiğini söyledi. Akyıldırım, şöyle devam etti: "Ailelerinden kilometrelerce uzağa sürgün edilmeleri nedeniyle ailelerin yüzde 74'ü en fazla yılda 7 kez ziyaret edebilmiştir. Verilerimizde görüleceği üzere mahpus yakınlarının yüzde 12'si çok az, yüzde 44'ü yılda 1-3 arası, yüzde 18'i yılda 4-6 arası ziyaret edebilmiştir. Ziyarete gidemeyen ailelerin yüzde 45'i maddi ve yüzde 45'i uzaklık nedeniyle ziyaretlerin gerçekleşmediğini beyan etmiştir."

'SEVKLERİN YÜZDE 75'İNDE GEREKÇE BELİRTİLMEDİ'
Sevklerin yüzde 75'inde gerekçe belirtilmediğini vurgulayan Akyıldırım, sürgün sevkler nedeniyle tutsakların avukata erişemediğini ve disiplin cezalarının tebliğ edilmediğini dile getirdi. Sürgünlerin yüzde 33'ünde hak ihlallerinin yaşandığını belirten Akyıldırım, "Görüştüğümüz başvuruculardan yüzde 45'i sürgün sonrasında eşyaların verilmediğini, yüzde 15'i işkence olduğunu, yüzde 15'i ise hastalıkları için önlem alınmadığını belirtmiştir" dedi.

Urfa hapishanelerinden sürgün edilen siyasi tutsakların daha çok S tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelere gönderildiğini belirten Akyıldırım, "Tecrit sistemi olan bu hapishanelerinin sayısının artırıldığı ve birçok siyasi mahpusun da bu hapishanelere gönderildiğini görmekteyiz. Kanunen düzenlenmiş zorunlu sevkle ile uygulamada yapılanın birbiri ile de alakasının olmadığını, mahpusları sürgün etme anlayışıyla cezalandırıldığını görmekteyiz" ifadelerini kullandı.

'SÜRGÜN ETME TECRİT POLİTİKASININ SONUÇLARINDANDIR'
İmralı'daki tecridin giderek tüm hapishanelere yayıldığına dikkat çeken Akyıldırım, "Sürgün etme yöntemi de bu tecrit politikasının sonuçlarındandır. Sürgünler yoluyla mahpusların en doğal hakları elinden alınmaktadır. Mahpusları insan saymayan, politik baskı aracı gibi gören, rehin uygulamalarında bulunan tutumdan ve politik zihniyetten vazgeçilmelidir. Siyasi mahpusların en temel haklarının elinden alınmasını kabul etmiyoruz" dedi.

'SÜRGÜN İŞKENCESİNE SON VERİLMELİ'
Adalet Bakanlığı'na hak ihlallerini giderme, tecrit politikasından vazgeçme ve tutsakların aile ve avukat görüş hakkını dikkate alma çağrısında bulunan Akyıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz. Bizler insan hakları savunucuları olarak sorularımızın yanıtını beklerken, ısrarla taleplerimizi yineliyoruz. Mahpuslara uygulanan sürgün işkencesine son verilmelidir. İşkence ve kötü muamele durdurulmalıdır. Mahpusların tüm sosyal ihtiyaçları karşılanmalıdır."

Açıklama "Bijî berxwedana zindana" sloganı ve alkışlarla son buldu.