GÜNCEL
Temelli Van'da gazetecilerle kahvaltıda biraraya geldi
Van'da gazeteciler ile kahvaltına biraraya gelen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "AKP'nin, Cumhurbaşkanı'nın seçim kampanyası kolluk güçleri ile kayyumlarla kaymakamlarla, şiddete, baskıya dayanarak yürütülmektedir" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Van'da gazeteciler ile kahvaltına biraraya geldi.
Burada konuşan Temelli, "Yargı bağımsız ve tarafsız olmadığı sürece bu ülkede adaletten söz etmek mümkün değil. Adalet mahkeme salonlarını terk etmiştir. Yargıçlar Saray'dan gelen talimatlar doğrultusunda hareket etmektedir. Son örneğini Diyarbakır'da yaşadık. İnanılmaz bir şiddet yöntemi ile arkadaşlarımız gözaltına alındı. Kelepçe çıkarılmak istenirken bıçaklanan arkadaşımız var" dedi.
AKP SEÇİM ÇALIŞMALARINA HDP'YE SALDIRIYLA BAŞLADI
26 partilinin bir tek suç delili olmamasına rağmen bir gizli tanık ifadesine dayanarak tutuklandığını ifade eden Temelli, "Bu arkadaşlarımızın suçu 24 Haziran seçim kampanyasına katılmış olmaları. Diyarbakır İl Eşbaşkanımız tutuklu. Bir partinin il eşbaşkanının seçim kampanyası yürütmesinden daha doğal ne olabilir? AKP, seçim kampanyası olarak bu saldırıları başlatmıştır. Altını çiziyorum, AKP'nin, Cumhurbaşkanı'nın seçim kampanyası kolluk güçleri ile kayyumlarla kaymakamlarla, şiddete, baskıya dayanarak yürütülmektedir. Seçimleri kaybedeceğini anladığı anda saldırganlığını yükseltmektedir. Bu ülkede 102 belediyeyeye kayyum atandı, bugün 96 belediye kayyumla yönetilmektedir. Bu durum bir ülke için büyük bir utanç kaynağıdır" diye belirtti.
ERDOĞAN'IN ELİNDEN GELSE HER YERE KAYYUM ATAYACAK
AKP/Saray rejiminin ülkeyi kayyum cumhuriyetine çevirdiğini söyleyen Temelli, "Bu utançtan kurtulmak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu iktidar, kayyumlarla yönetmek için baskısını arttırıyor, elinden gelse Türkiye'nin her yerini kayyumlaştıracak. Sadece merkezi yöneticileri değil, idareyi, teşkilatlanmayı da kayyumlaştırmak istiyor" dedi.
YEREL DEMOKRASİ ANLAYIŞI TEÇİ ZİHNİYETİN SONU OLACAK
Kayyumcu zihniyetin her şeyi tekleştirme derdinde olduğunu kaydeden Temelli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özgürlüğe, bağımsızlığa, adalete tahammül edemez. Mahkemeler, basın, bu kayyumcu zihniyetin etkisi altındadır. Bu zihniyet devam etsin diye HDP'ye yönelik şiddet artmaktadır. Türkiye'deki tüm toplumsal kesimlere sesleniyoruz, bu gidişata dur demek, yan yana gelmekle mümkündür. Farklı düşüncelere ve ideolojilere sahip olabiliriz, bundan daha doğal bir şey olamaz. Farklı inançlardan olmamız, bizi güçlü kılandır. Yeter ki bu farklılıklara uygun bir yönetim biçimini hayata geçirebilelim. İktidarın tekçi anlayışı bu ülkeyi çölleştirmektedir. HDP olarak bu çağrıyı sadece Van'da değil her yerde yapıyoruz. İstanbul'da, İzmir'de, Adana'da, Karadeniz'de ve tüm Türkiye toplumuna çağrı yapıyoruz; gelin yan yana mücadele edelim, bu topraklara yakışan yerel yönetimleri hayata geçirelim. Adaylarımızı tüm toplumsal kesimlerle, yerel dinamiklerle belirleyelim. Kentimizi de kendimizi de biz yönetelim. Bu kentlerimizi kadınların kenti yapalım, kadınlar siyasette eşit temsiliyetle var olsun. Emekçilerin kendi emekleri ile var ettiği bu kentleri emekçilerin kenti yapalım. Özgürlükçü, demokratik yerel yönetim anlayışı ile kampanyamızı başlattık. Bir tarafta tekçiliğin, şiddetin sesi olan kentleri kayyumlaştıran bir kampanya, diğer tarafta insanların kendisini yönetmesine olanak sağlayacak olan kampanya. Haklarımızın yerel demokrasiden yana olan anlayışı, tekçi anlayışın sonu olacak."
VAN VALİSİ KİMİN MALINI KİME SATIYOR?
AKP/Saray rejiminin bu ülkenin tarihine, kültürüne aykırı bir rejim olduğunu söyleyen Temelli, yerel demokrasi mücadeleleriyle birlikte, demokratik anayasa mücadelelerinin başlamış olacağını ifade etti. Temelli, "24 Haziran'da muhalefet olarak eksikliklerimizden dolayı ikinci tura bırakamamışsak gelin yerel seçimleri ikinci tur anlayışı ile hayata geçirelim. Bu ülkede basın özgürlüğünü sağlayalım, yargının bağımsız olmasını sağlayalım. Bugün iktidar halkın elindeki gücün farkındadır. Türkiye halkları bunu başarabilir, iktidar bunun farkında olduğu ve korktuğu için bu saldırganlığı gerçekleştirmektedir. Bütün kayyumlar da bu saldırılara araç olmaktadır. Van'da kayyum işlevi gören Vali'nin yaptıklarına baktığınızda bunu görürsünüz. Vali burada halkın kaynaklarını çarçur etmektedir. Kamuya ait olan arazileri satmaktadır. Sen kimin malını kime satıyorsun? Halkın malını satma yetkin yok, bunu yaparsan suç işlersin" diye konuştu.
KAYYUMLAR BORÇLARI DA ALIP GİDECEK
Kayyumların, belediyeleri devraldıklarında bu belediyelerin hiç borcunun olmadığına dikkat çeken Temelli, "Bu belediyeler Sayıştay'ın ve İçişleri Bakanlığı'nın sıkı denetimi altındaydı. Bir lira borç yoktu ama bugün bütün kayyum belediyeleri yolsuzluk yapmaktadır, borçlanmaktadır. Bu kayyumlar giderken borçlarını da alıp gidecekler. Sanmasınlar ki biz belediyeleri borçlandırdık bizden sonra HDP ödeyecek. Hayır atanmışların borçlarına katlanacak olan onları atayanlardır. Bu borçları siz ödeyeceksiniz, bu suçların hesabını kayyumlar ile siz vereceksiniz. Halk adına seçilmiş belediyeler borçlansaydı, halk belediyelere sahip çıktığı gibi borca da sahip çıkardı" diye kaydetti.
HALKIMIZIN İŞARET ETTİĞİ ADAY ADAYIMIZDIR
Gazetecilerin "Diğer siyasi partilerle güç birliği sağlanacak mı?" sorusuna Temelli, "Güç birliği önemlidir, tüm muhalefet partilerine çağrımız da bu yöndedir. Bu ülkenin gerçekleri bütün farklılıklarımızla yan yana gelmemize işaret ediyor. Eğer yan yana gelmeyi sağlayabilirsek, halkımız yan yana geldiğinde bir adayı işaret ediyorsa o aday adayımızdır. Halkımız rehberimiz olsun" diye yanıtladı.
BRUNSON MESELESİ İKTİDARIN PAZARLIK ALANINA SIKIŞTIRILMIŞTIR
"Brunson'un tahliyesi Türkiye halklarına ne kazandırdı?" sorusuna ise Temelli, "Türkiye halklarının lehine adım atmak gibi bir kaygısı olan iktidarla karşı karşıya değiliz. Bu iktidar bütün hesapları kendi ömrünü uzatmak için kullanıyor. Savaş politikalarındaki ısrarı da betoncu yaklaşımı da buna dayanıyor. Toplum lehine bir gelişmeyi bu iktidardan beklemiyoruz. Rahip suçlu mu suçsuz mu bilmiyoruz. Ne rahip doğru düzgün yargılandı, ne de rahibe ilişkin toplumun bir bilgisi söz konusu. Önce bir casus olduğu söylendi, sanırsınız ki James Bond. Bu mesele tamamen iktidarın pazarlık alanına sıkışmıştır. Bu meselenin bir ucu Suriye'de İdlib meselesidir, diğer ucu Amerika'da halk bankası meselesidir. Bu anlamıyla figürleştirilmiş bir şahsiyettir" dedi.
Gazetecilerin "Erdoğan'ın 'kayyum atarız' açıklamalarına ilişkin parti olarak ne öngörüyorsunuz? Brunson tahliyesinin ardından iktidar İdlib'e yöneldi, nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise Temelli şöyle yanıt verdi:
"Rahip meselesi üzerinden uzun süren algı bir anda çökünce herkes gözünü İdlib'e çevirsin diye yeni bir algı yönetimi başladı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yalan iktidarı ile karşı karşıyayız, halk nezdinde hiçbir güvenilirliği yoktur. Türkiye dış politikada bütün itibarını yitirmiştir. Zabıta örneğini verdim, bütün dünyada alay konusuyuz, rahip örneği yine öyle. Bu siyasi krizin yol açtığı bir diplomasinin çürümesidir. Tehditlerine devam ediyor, diyor ki 'biz belediye başkanlarını beğenmezsek yeniden kayyum atarız.' Bildiğiniz gibi aday başvurularını YSK inceliyor. Eğer bir aday olamama meselesi varsa o devreye giriyor. Ama mesele bu değil, mesele halka gözdağı vermek. Suçlu arıyorlarsa kendi belediyelerine baksınlar. Melih Gökçek nerede, Kadir Topbaş nerede? Biz hodri meydan dedik, gelin inceleyin dedik, bir suç buldular mı? Yok. bizim belediye eşbaşkanlarımız aslı astarı olmayan suçlamalarla cezaevinde tutuluyorlar.
"Gidin kayyum atanan belediyelerin fotoğrafını çekin, belediye mi garnizon binası mı belli değil. Biz senin ne yapacağınla ilgilenmiyoruz, biz sana karşı bir barış ve demokrasi mücadelesi koyuyoruz, bizler o belediyeleri alacağız. O tel örgüleri, o TOMA'ları binalardan uzaklaştıracağız, halk belediyesine kavuşacak. Sen kayyum atama tehdidinle meşruiyetini ne denli yitirdiğini ifşa etmiş oluyorsun. Ne kadar tehdit ederse etsin, son kişi kalana kadar mücadele edeceğiz.
"Bizim belediyecilik anlayışımız mevcut belediyecilik anlayışından farklıdır. Kayyumlar olmasa da dönüp baktığınızda Karadeniz'de, Ege'de merkezi yönetimin taşra teşkilatı gibi çalışır, eli kolu bağlıdır. Merkezin vesayetinden kendini kurtarıp halkın taleplerini karşılayacak bir belediyecilik anlayışı Türkiye'de yoktur, bunu değiştirmeliyiz. Ortaya bir bütçe konulduğundan, bu bütçeyi nasıl kullanalım diye halka sormazsanız nasıl kullanırsanız kullanın, iyi bir sonuç elde edemezsiniz."