13 Kasım 2024 Çarşamba

Temelli: Emekçiye yük, sermayeye rant sağlamaya devam ediyorlar

Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Temelli, Plan Bütçe Komisyonunda dört bakanlığın bütçe görüşmelerinin sürdüğünü söyledi. İşçi ve emekçiler açısından durumun oldukça vahim olduğunu kaydeden Temelli, iktidarın sermayeyi korumak ve güçlendirmek için her türlü yola başvurduğunu belirtti.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te gündemdeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kürt sorununda demokratik çözüm çağrıları yaparken belediyelerin kayyum darbesiyle gasp edildiğini anımsatan Temelli, kayyumların toplumda yükselen umut ve beklentileri zehirlediğini belirtti. 

NARİN GÜRAN DAVASINDA YAŞANANLARI HATIRLATTI
8 yaşındaki Narin'in katledilmesine ilişkin 3 gün boyunca süren duruşmaya işaret eden Temelli, “Bu dava üzerindeki gölge devam ediyor. Birilerinin dostlarının olması, siyasi arkalarının olması davaya nasıl yansır diye bekliyorduk. Dediğimiz gibi de oldu. Ailenin bir el tarafından korunduğu açıktır. Bir çocuğun katledilmesi ve 19 gün boyunca bulunamaması bütün vicdanları kanatmışken, Adalet Bakanı hala yok 'HTS kayıtlarının incelenmesi', yok 'raporların bulunması' diyerek topu taca atmaya devam ediyor. 9'uncu Yargı Paketinden onuncusuna gidiyorlarmış da yargıda reform yapılacakmış. Mahkemelerin durumu ortada. Mahkeme üç maymunu oynuyor. Ortaya çıkan şu: Kolluğun zaafı, ailenin zekası. Bütün delilleri 19 gün boyunca ve sonrasında da karartmayı başarmışlar ve harika bir senaryoyla mahkemeye çıkmışlar. Mahkemede de kolluğun zaafı bu kez yargının zaafıyla birleşerek devam ediyor. Bu cinayet tüm çıplaklığıyla aydınlatılmalıdır, gerekli cezalar mutlaka verilmelidir. Toplumun beklentisi bu yöndedir. Bu büyük kötülük, cezasızlık zırhıyla ortadan kaldırılmamalıdır. Adaletsizlik her yerdedir. Adaletsizlik İmralı'da başlamış, bütün ülkeye yayılmıştır. Tecrit sisteminin bir ülkeyi adalet anlamında nerelere sürükleyeceğini 25 yıldır söyledik. Son 44 aydır defalarca dile getirdik. Hala bu zihniyetten kendini kurtaramayanlar, adaletsizliği dalga dalga yaymaya devam ediyorlar. Gün geliyor ufak bir çocuğun bedeninde bu adaletsizliği görüyoruz. Gün geliyor sokakta kadına yönelik şiddette görüyoruz, kadın cinayetlerinde görüyoruz" dedi.

'SOYADI MESELESİ AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜZÜ KORUMAZ'
Her yargı paketinde olduğu gibi 9. Yargı paketinde de bir reform olmadığının altını çizen Temelli, “Kadına yönelik şiddetten, kadına yönelik cinayetten, kadın yoksulluğundan, kadının çalışma ve sosyal yaşamda olmamasından bunu anlıyoruz. Dolayısıyla bu zihniyet yeni bir düzenleme yapmadı; sadece kenara koydu, zamanını kolluyor. Zamanını yakaladıklarında yine kadının kendi hakkını savunacağı bir mekanizmayı yok etmeye çalışacaklar. Soyadı da bunların bir parçasıdır. 'Ailenin bütünlüğü' diyorlar, 'toplumun temeli ailedir' diyorlar. Ailenin bütünlüğünü, toplumun temelini bu kadar önemsiyorsanız o ailelerin kapısını çalın da bakın. Ailelerde geçimsizlik nedeni o ailenin soyadı mı, yoksa o aileye giren ekmeğin miktarı mı, kaynamayan aş mı? Ailenin bütünlüğünü korumak istiyorsanız ailenin refahını artırın, gönencini artırın. Soyadı meselesi ile aile bütünlüğü korunmaz. Bu tür şeyler sadece sizin zihniyetinizi ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.

'KAYYUMUN YOLSUZLUĞUNDAN BAHSEDERSENİZ ETKİ AJANI OLURSUNUZ'
Etki Ajanı yasasına ilişkin de konuşan Temelli, şöyle devam etti: “Noterlik Kanunu bu hafta Genel Kurula geliyor. Buradaki en önemli mesele etki ajanlığı. Aileye yaklaşımdaki ciddiyet ne kadar çarpık ise devlete yaklaşımdaki ciddiyet de o boyutta. Etki ajanlığıyla aslında iç ve dış anlamda çalışmalara karşı bir tedbir aldıklarını dile getiriyorlar. Devletin yararı diyor; kamu yararı, toplum yararı demiyor. İnsana, doğaya, kadına, emeğe dair bir yarardan bahsetmiyor. Sadece devletin yararından bahsediyor. Devletin yararı nedir? Devletin yararı dediğinizde karşınızda faşizmi vardır. Halka ve topluma rağmen bir üst aklın korunması ve bekası vardır. Devletin yararı dediğinizde orada siyasi ve iktisadi oligarşi vardır. Dolayısıyla bu, devlet yararı adına işlenen suçların saklanmasına yönelik bir anlayıştan başka bir şey değildir. Yani bu yasa geçerse, diyelim ki herhangi bir ülkeye gittiğinizde ya da Türkiye'de kayyım aleyhine bir şey söylediniz, etki ajanı oluyorsunuz. Kayyımlar kötü dediniz, etki ajanı olursunuz. Bununla ilgili bir bilimsel makale yazıp uluslararası bir dergide yayınlarsanız, etki ajanı olursunuz. Kayyımın yolsuzluklarından bahsederseniz, etki ajanı olursunuz. Neden? Çünkü devletin yararına zarar vermiş olursunuz. Bu yasa muhalefeti susturmaya, basını susturmaya, farklı düşüncede olanın o farklı düşüncesini ortadan kaldırmaya yönelik bir anlayıştır. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Zaten bakın, NATOPA'nın toplantısında eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir konuşma yapıyor, aynen bunun gibi bir kanunun geçerli olduğu Gürcistan'ı uyarıyor. “Gürcistan demokrasisine zarar veriyorsunuz" diyor. Çavuşoğlu, Gürcistan demokrasisi için bu kadar kaygılanıyorsun ya biraz da Türkiye demokrasisi için kaygılan. Aynısını burada yapıyorsunuz ama senden ses çıkmıyor. Bakalım Çavuşoğlu NATO'da söylediğini burada söyleyebilecek mi?"

'ENFLASYON RAKAMI BİLE HER HAFTA REVİZE EDİLİYOR'
Plan Bütçe Komisyonunda Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe görüşmelerinin sürdüğünü söyleyen Temelli, “Emekçileri ve sosyal yaşamı doğrudan etkileyen üç bakanlığın öne çıktığı bir hafta. Plan Bütçe Komisyonuna gelen bütçenin gerekçesinden gördüğümüz üzere durum maalesef içler acısı. Ne sosyal yaşama ne emeklilerin ve emekçilerin haklarına dair herhangi bir düzenlemenin olmayacağını görüyoruz. Enflasyon ortada, vergiler ortada ama halk lehine, emekçiler lehine bir düzenleme beklerken, bu kesimler aleyhine düzenlemelerin devam edeceğini anlıyoruz. Emekçilerin üzerindeki vergi yükü çok fazla. Öncelikle emekçilerin üzerindeki vergi yükünün düşürülmesi gerekiyor. Bununla ilgili biz bir kanun teklifi verdik, vergi dilimlerinin yeniden düzenlemesine dair. Dikkate almadılar. Tam tersine vergi dilimlerini emekçilerin aleyhine düzenlemeye devam edecekler. Enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 50'nin üzerinde. ENAG'a, yani hakikatin rakamlarına baktığımızda bu neredeyse yüzde 100'e yakın bir oran. Buna göre emekçilerin maaşların düzenlenmesi gerekirken, Merkez Bankası Başkanı 'İleriye dönük endekslenmeye geçmemiz lazım' diyor. Yahu sizin hangi tahmininiz tuttu ki geleceği tahmin edip onun endeksini yapacaksınız! Siz sene sonu enflasyon rakamını bile her hafta revize ediyorsunuz" dedi.

'İKTİDAR SERMAYEYE RANT SAĞLAMAYA DEVAM EDİYOR'
İktidarın sermayeyi korumak ve güçlendirmek adına elinden gelen her şeyi yaptığını dile getiren Temelli, "Bildiğiniz gibi, bütçede bu sene inanılmaz bir borçlanma yine söz konusu olacak. Merkez Bankası bu konudaki çalışmalarında, 'Rezervlerimiz 150 milyar dolara yaklaştı' diyor. Sanki iyi bir şeymiş gibi topluma anlatıyor. Elinizde bu kadar rezerv varsa, o kadar da faiz yükü vardır, sırtınıza binmiştir. Türkiye inanılmaz borçlanıyor. Bu borcun yükünü de halka ödetme peşindeler. Bütçe ve faize ayrılan pay 2 trilyon liraya yaklaşmış durumda ki bu başlangıç ödeneğidir. Yıl sonunda bunun nereye çıkacağını aslında Hazinenin açıkladığı rakamlarda görüyoruz. 3,2 trilyonun üzerinde. Dolayısıyla bu kadar borç demek, bunun karşısında da bir faiz yükü demek. İşte bu faiz yükünü emekçiler ödeyecek, asgari ücretliler ödeyecek, emekliler ödeyecek, kadınlar ve çocuklar ödeyecek. MEB bütçesinde çocuklara bir öğün yemeği çok görenler, okullarda hijyen koşullarının sağlanmasını çok görenler, sermayeye faiz yoluyla rant ve kaynak aktarmaya devam edecek. 'Kur Korumalı Mevduattan ülkeyi kurtardık' diyenler, ondan çok daha vahim olan Carry Trade ile aslında emekçilere yük, sermayeye rant sağlamaya devam ediyorlar" ifadelerini kullandı.