25 Kasım 2024 Pazartesi

Temelli: 17 Nisan'da Kobanê kumpas davasını mahkum edelim

Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Gelin Sincan'a 'Kobanê Kumpas Davası' dediğimiz bu kumpası hep birlikte mahkum edelim ve bu kumpasa son verelim" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yerellerde yeni bir dönemi hep birlikte hayata geçireceklerini dile getiren Temelli, yerel seçimler sonrası Türkiye'nin çok farklı bir siyasi zemine oturduğunu söyledi.

'TAŞIMA ASKERLERLE ALINAN SEÇİMLERİN HALK NEZDİNDE KARŞILIĞI YOK'
Yerel seçim süreci boyunca yaşanan seçim hileleri ve yolsuzluklara işaret eden Temelli, yaklaşık 55 bin taşımalı seçmene yönelik itirazlarının karşılık bulmadığını vurguladı. "YSK'nın bu kararı sonucu 31 Mart'ta sandıklara gittiğimizde neyi gördük? Özellikle Şırnak örneğinde olduğu gibi, seçim sonuçlarının nasıl belirlendiğine dair önemli bir fotoğraf karşımıza çıktı. Seçimlere 'Genelkurmay Partisi' de girmiş meğer! Dolayısıyla seçimleri garnizonda çavuş seçimleri gibi anlayan zihniyet Şırnak'ta belediye başkanı seçtiğini sanıyor. Şırnak Belediye Başkanı Şırnak'ta hiçbir meşrutiyete sahip değildir, Şırnak sokaklarında dolaşamaz" diyen Temelli, bu tür yolsuzlukları Bitlis, Kars ve birçok ilçede yaşadıklarını belirtti.

"Şırnak özelinde olduğu gibi, bu tür hilelerin ve yolsuzlukların olduğu her yerde hak mücadelemize devam edeceğiz. Bu seçimlerin yenilenmesi gerekir. Çünkü bu tür taşıma askerlerle alınmış seçimlerin halk nezdinde de siyasette de hiçbir karşılığı olamaz" diyen Temelli, Meclis'in de bu konuda inisiyatif almak zorunda olduğunu ifade etti.

'MECLİS 31 MART'TA AÇIĞA ÇIKAN TABLOYU DİKKATE ALMALIDIR'
Yerel demokrasi güçlendiği sürece çoklu krizleri sonlandırabileceklerini belirten Temelli, şöyle devam etti: "Önümüzdeki dönemde Meclis öncelikle bu tür uygulamalara son verecek adımlar atmalıdır. Gerekirse Şırnak, Bitlis ve Kars'ta seçimler yenilenmelidir. Bakın Hilvan'da seçimlerin yenilenmesi bile bizim aleyhimize bir yerden kurgulanmıştır. Biz Hilvan'da seçimleri kazandık ama AKP'li belediye meclis üyelerinin oyları yakması sonrası, kazandığımız seçim elimizden alınmaya çalışılmıştır. YSK mecbur kalmış ve seçimleri yenileme kararı vermiştir. YSK tüm bu delillerin ışığında kararları gözden geçirmeli, Meclis iradesini ortaya koymalı ve Şırnak, Bitlis ve Kars ile benzer durumdaki ilçelerde seçimler bir an önce yenilenmelidir."

Meclis'in ancak 31 Mart'ta açığa çıkan siyasi tabloyu dikkate alarak sağlıklı çalışmalar gerçekleştirebileceğini ifade eden Temelli, "Bu tabloyu dikkate almayanlar, hala eski ajandalarında ısrar edenler, ülkeye zoru ve şiddeti dayatanlar bu yolun yol olmadığını 31 Mart'ta halkın iradesiyle gördüler. Şimdi bundan ders çıkarma zamanıdır" dedi.

'SAVAŞ İKLİMİNİN MAĞDURU ORTADOĞU HALKLARIDIR'
İran ve İsrail arasında yaşanan krizin daha da büyük bir savaşın kapı eşiğinde olduğunu gösterdiğine işaret eden Temelli, "İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırım ve buna karşılık İran'ın göstermiş olduğu tepkiler, iki devletin birbiriyle savaş üzerinden giriştikleri bu ilişki hiç kuşkunuz olmasın ki Ortadoğu halkları adına büyük bir zalimliktir, büyük bir zulümdür, büyük bir yıkımdır. Her iki devlet de baskıcı, otoriter, faşizan rejimlere sahip devletlerdir. Kendi halklarına zulüm yapmaktan geri kalmayan, Filistin halkına zulüm yapmaktan geri kalmayan, İran halkına zulüm yapmaktan geri kalmayan rejimlerdir. Bu rejimlerin yaratmış olduğu kaos ve savaş ikliminin mağdurları da kuşkusuz Ortadoğu halklarıdır" dedi.

Türkiye'de de iktidarın savaş politikalarında ısrarına işaret eden Temelli, "Hala savaştan medet uman bu anlayış şimdi de bütün bu Ortadoğu'daki yangına adeta körükle yaklaşmaktadır" ifadelerini kullandı. Kürt sorununda çözüm için demokratik bir yöntemin önemini vurgulayan Temelli, bunun da PKK lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecridin sonlandırılmasıyla mümkün olduğunu söyledi.

'KRİZDEN ÇIKIŞIN YOLUNU HALKIN BOĞAZINI SIKMAKTA GÖRÜYORLAR'
Bütçe açığının ilk çeyrekte 500 milyar lirayı aştığını belirten Temelli, "Dolayısıyla ekonomik gidişatın ne denli bir felaket senaryosu içinde geliştiğini hep birlikte izliyoruz. Bütçe açığının ne denli büyük olacağını aslında bu bütçe yapılırken biliyorduk. Daha da büyüyecek. Çünkü ilk çeyrek rakamı aslında tahmini bütçe açığının yıl sonunda beklenenin çok çok üstüne geçeceğinin habercisidir. 2.6 trilyonluk bir hedef vardı ve bu aşılacak. Bunu bugünden anlıyoruz. Çünkü sağlıklı bir bütçeyi AKP iktidarı yapamadı. Geçmişte olduğu gibi AKP'nin bütçesi savaş bütçesidir, sermaye bütçesidir, talan bütçesidir, yolsuzluk bütçesidir" dedi.

Türkiye'nin borcunun 500 milyar doları aştığına işaret eden Temelli, "İnsanlar sefalet ücretleriyle yaşıyorlar ama hem Hazine Bakanı hem Merkez Bankası Başkanı bu krizden çıkışın yolunu emekçilerin ve yoksul halkın boğazını sıkmakta görüyor. Ne yapıyorlar? Enflasyonist baskıyı artıyorlar. TÜİK her ne kadar saklamaya çalışsa da yıllık enflasyon yüzde 140'a ulaşmış durumda. Buna hissedilen diyor. Hissedilmeyen yüzde 70 olarak açıklıyor ama hissedilenin yüzde 140'a ulaştığını biliyoruz" dedi.

'BU DAVA BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR'
17 Nisan'da Kobanê kumpas davasının karar duruşması olduğunu söyleyen Temelli, "Biliyorsunuz bu mahkemenin ilk yargıcı bir çete mensubu çıktı. Bu iddianamenin nasıl ve kimin eliyle hazırlandığını, 15 Temmuz sürecine dönüp baktığınızda çok iyi anlarsınız. Dolayısıyla bu kumpasa alet olanlar şimdi de partimize, eş genel başkanlarımıza ağır bir cezanın çıkması için her türlü kamuoyu baskısı yaratmakla meşgul. Oysa eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve davada yargılanan diğer arkadaşlarımız iddianameyi paramparça etmişlerdir" ifadelerini kullandı.

Kobanê kumpas davasının, iddianamesinin, savcılık mütaalasının yok hükmünde olduğunu vurgulayan Temelli, şöyle devam etti: "Biz bu mütalaayı da bu davayı da kabul etmiyoruz. Kabul etmediğimizi 17 Nisan günü sabah 10:00'da Sincan Ağır Ceza Mahkemesinde buluşarak, tüm gücümüzle tepkimizi ortaya koyarak hep birlikte göstereceğiz. Buradan tüm kamuoyuna, tüm sivil toplum örgütlerine, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine ve duyarlı olan tüm demokrat kamuoyuna çağrı yapmak istiyorum; gelin Sincan'a 'Kobanê Kumpas Davası' dediğimiz bu kumpası hep birlikte mahkum edelim ve bu kumpasa son verelim."