20 Eylül 2024 Cuma

Suruç'u unutursak kalbimiz kurusun

20 Temmuz 2015'teki Suruç katliamının üzerinden 3 yıl geçti. Acı ve öfke tazeliğini korurken Suruç katliamı aydınlatılmayı ve adaleti bekliyor.
SGDF'nin çağrısıyla Kobanê'nin yeniden inşası için yola çıkan gençlere yönelik IŞİD'in Suruç'ta 20 Temmuz 2015'te gerçekleştirdiği ve 33 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın ardından 3 yıl geçti. Bu uzun süreçte ne acılar dindi ne adalet sağlandı.
 
KOBANÊ DİRENDİ VE KAZANDI
 
Emperyalistlerin ve AKP'nin besleyip büyüttüğü IŞİD'in Irak, Suriye topraklarında yaşattığı vahşeti "korku yaratma" iklimi oluşturuyordu. IŞİD, girdiği her yeri yakıp yıkıyor, tecavüz ve kadınların köle pazarlarında satılması ayyuka çıkıyor, kılıçla kafa kesmeyi temel bir cezalandırma yöntemi olarak uyguluyordu. Hedef Kürt halkının yaşadığı topraklardı. IŞİD tüm gücüyle Kobanê'ye saldırıya geçti. Kobanê dişe diş direndi. Büyük bedeller pahasına Kobanê IŞİD'den temizlendi. O günlerde IŞİD'le AKP arasındaki ilişkiye bakmak için Erdoğan'ın,"Kobanê düştü düşecek" diye ellerini ovuşturması ve sevinç gösterisine hazırlanmasına bakmak yeterliydi.
 
OYUNCAKLAR, DEFTERLER VE UMUT KOBANÊ YOLUNDA
 
Kobanê IŞİD'den kurtarılmıştı fakat yaralıydı. Kobanê'nin yaralarının sarılması için dayanışmaya ihtiyacı vardı. Sosyalist gençler tam da bu ihtiyaca bağlı olarak çocuklara ulaştırmak için kalem, defter, kitap, oyuncak, giyecek toplayarak Suruç'a gitmek üzere,"Birlikte savunduk birlikte inşa edeceğiz" şiarıyla kampanya başlattı. Kampanya kısa sürede etkisini gösterdi. Değişik illerden gençler kısa sürede kampanyaya dahil oldu.
 
Sosyalist gençler 19 Temmuz'da Kadıköy Belediyesi önünde basın açıklaması yaparak yola çıktı. İstanbul'un yanı sıra Samsun, Ankara, İzmir, Adana gibi çeşitli illerden neşeyle çıktıkları yolda defalarca arama ve kimlik kontrolünden geçerek Suruç Amara Kültür Merkezi'ne ulaştılar. İzin almak için Suruç Kaymakamı'na gittiklerinde kaymakam çok sınırlı sayıda geçişe izin vereceğini belirtti. Bunun üzerine gençler Amara Kültür Merkezi bahçesinde açıklama yaparken IŞİD'li bir cani, bombanın pimini çekti. Bahçe bir anda kan gölüne döndü. 33 yiğit can orada yaşamını yitirdi. 100'ü aşkın kişi de yaralandı. Katliamı planlayanlar katletmekte kararlı olduklarını göstermek için işi şansa bırakmamışlardı. Canlı bomba Amara'da bombasını patlatmasaydı Kobanê'ye girişte ikinci bir katliam çemberi oluşturmuşlardı.
 
AMARA BAHÇESİ HALKLAR BAHÇESİYDİ
 
Amara Kültür Merkezi'nin bahçesi halklar bahçesiydi. Katliamcılar halklar bahçesini kan gölüne çevirdiler. Karadeniz'den, Kürdistan'dan, Ege'den, Akdeniz'den, Marmara'dan farklı halklara mensup gençler ve kadınlar yaşamını yitirdi. 
 
Uğur Özkan, Kasım Deprem, Hatice Ezgi Sadet, Cemil Yıldız, Çağdaş Aydın, Nazlı Akyürek, Ece Dinç, Evrim Deniz Erol, Murat Yurtgül, Emrullah Akhamur, İsmet Şeker, Okan Pirinç, Nartan Kılıç, Ferdane Kılıç, Serhat Devrim, Med Ali Barutçu, Erdal Bozkurt, Süleyman Aksu, Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Veysel Özdemir, Nazegül Bahar Boyraz, Alper Sapan, Alican Vural, Osman Çiçek, Büşra Mete, Yunus Emre Şen, Aydan Ezgi Şalcı, Nuray Koçak, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Mert Cömert ve Vatan Budak Suruç'ta anılarını ve umutlarını yadigâr bıraktı geride kalanlara.
 
'KAOS' PLANININ BİR PARÇASI
 
7 Haziran seçimlerinde barajı aşarak AKP'nin planlarını bozması ile katliam arasında doğrudan ilişki vardı. Devletin bilgisi, adım adım takibi ve denetimi altında katliam gerçekleşti. Seçim öncesinde başkanlık sistemini o günlerde uygulamaya sokmak için "400 milletvekili vermezseniz kaos olur" diyen bir iktidar bloku vardı.
 
Suruç birçok bakımdan bir dönüm noktası oldu. "Barış süreci" sona erdi, savaş yeniden başlatılarak bir dönemin başlangıcı oldu. Ardından Ankara'da 10 Ekim'de yüz binlerin katıldığı miting yine devletin ilgili birimlerinin denetiminde ve bilgisi altında IŞİD'in canlı bomba saldırısına uğradı ve 101 emekçi katledildi. Ankara, Antep katliamları "kaos" planı zincirinin birer halkasıydı. Amara'da yaralıların üzerine gaz bombası atanlar, panzerlerle su sıkanlar, ambulansların geçişine engel olanlar aynı yöntemi Ankara Gar katliamında da uygulamıştı.
 
HEDEF SGDF'NİN İRADESİNİ KIRMAKTI
 
Katliamcının hedeflerinden birinin dönemin HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ olduğu açığa çıktı. Yüksekdağ, AKP'nin doğrudan hedefinde yer alıyordu ancak Yüksekdağ son anda plan değiştirince bu plan boşa çıktı. Suruç katliamında bir diğer hedef ESP ve SGDF'ydi fakat SGDF şahsında özgürlük, barış, eşitlik ve sosyalizm için mücadele yürüten HDP başta gelmek üzere demokrasi ve özgürlük güçleriydi. IŞİD-AKP ortaklığı ile irade kırma konsepti devreye sokulmuş, Kürt halk hareketinin Batı'nın sosyalist dinamikleriyle birleşmesinin önünü kesmeyi, umut ve devrimci iradeyi kırmayı amaçlamışlardı.
 
Katliamdan sağ kurtulanlar bu kez de devletin hedefinde yer aldı. Önemli bir kısmı kovuşturmaya uğradı, gözaltına alındı ve tutuklandı.
 
SURUÇ ŞEHİTLERİNE KİTLESEL UĞURLAMA
 
Türkiye'deki tüm devrimci, sosyalist, yurtsever ve demokrat insanlar Suruç'ta katledilenlerin cenazelerini kitlesel olarak sahiplendi. Katliama uğrayanlar sosyalistlerdi fakat sosyalistler üzerinden tüm devrimci, demokrat ve yurtseverler hedeflenmişti. Kitle mesajı doğru algılamıştı.
 
İstanbul'da Gazi'den Çekmeköy'e, Kadıköy'den Maltepe ve Pendik'e kadar cenazeler kitlesel olarak kaldırıldı. Samsun, Bursa, Hatay, Adana, Giresun, Mardin, Diyarbakır, Van, Hakkâri, Şırnak, Urfa'da halk şehitlerine sahip çıktı.
 
KATLİAMIN ÜZERİNİ ÖRTME ÇABALARI
 
Suruç'ta ölümsüzleşenlerin aileleri ve yoldaşları adalet arayışını sürdürüyor. Mahkemeler katliamın üzerini ne kadar örtebilecekleri telaşında. Nihayet açılan davada yargılanan Suruç Emniyet Amiri 7. 500 TL para cezası aldı. İki polis duruşmalara getirilmedi. Katliamda rolü olanlar ödüllendirilerek rütbeleri artırılıyor. Mahkeme salonuna katliamla bağlantılı kimse de yok. Mahkeme ailelerin ve müdahil olmak isteyenlerin katılımını engelleme üzerine kurulmuş. Adalet arayışının kararlı savunucusu Polen Ünlü'nün annesi Şennur Ünlü, yaşadığı acılara daha fazla dayanamadı. Şennur Ünlü davanın akıbetini göremeden Polen'le buluştu. Katliamda devlet bağlantıları gizleniyor fakat adalet arayanların ısrarı sürüyor.