24 Kasım 2024 Pazar

'Suruç şehitleri sadece dayanışma değil politik bir eylem örgütlemeye girişti'

İzmir'de Suruç katliamının 9. yılı çalışmaları kapsamında söyleşi ve Gitmek belgeselinin gösterimi yapıldı. Söyleşide Rojava devrimi anlaşılmadan Suruç'un anlaşılamayacağının altı çizildi ve "Onlar sadece dayanışma için değil politik bir eylem örgütlemeye girişti, devlete meydan okudu" vurgusu yapıldı. Suruç'un ardından gençlik örgütlerinin birleşik mücadeleyi ördüğü kaydedilen konuşmalarda, partilerden sendikalara gençlik örgütlerinin mücadele pratiğinin örnek alınması gerektiği söylendi.

Suruç katliamına sayılı günler kala İzmir'de söyleşi yapıldı, Gitmek belgeseli gösterildi. Kültürpark Gençlik Tiyatrosu salonunda gerçekleşen etkinliğe Suruç yaralıları, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği, Suruç Aileleri İnisiyatifi, gençlik örgütleri, çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve çok sayıda kişi katıldı.

Etkinlik salonuna, 33'lerin fotoğraflarının olduğu pankart asıldı. Belgesel gösteriminden önce ise söyleşi yapıldı.

Etkinlik düş yolcuları şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunda Adnan Yücel'in "Biz Kazanacağız" şiiri hep bir ağızdan okundu. Söyleşide SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, Suruç yaralılarından Koray Türkay ve gençlik örgütlerinden Kaan Tokdemir sunum yaptı. 

POLAT: SGDF GÖRDÜĞÜ GERÇEĞE GÖZ YUMAMAZDI
Söz alan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat, yeni mücadelelere atıldıklarını ve yeni adalet mücadeleleriyle buluştuklarını söyledi. Ancak değişmeyen tek şeyin 33'lerin izinden gitmek olduğunu kaydeden Polat, birleşik mücadeleyi sürdürdüklerini ekledi. Suruç şehitlerini Kobanê'ye götüren şeyi şöyle anlattı Polat: "IŞİD çetelerinin, sömürgeci faşizmin yoğun saldırıları altında düşürülmek, boğulmak istenen, Kürt halkının kurtuluşuna pranga vurulmak istenen, Kürt halkının yok sayıldığı, inkar edildiği, her türlü katliamın, işgalci savaşın uygulandığı bir süreçti. Şöyle bir gerçeklik de vardı. Tüm bu saldırıların karşısında Kürt halkının özgürlüğü, kurtuluşu için mücadele eden; gerek Kobanê'de gerek Gezi barikatlarında direnen bir gençlik gerçeği. SGDF de bunu gördü; yanı başında can feda savaşılan ve savunulan Rojava kadın devrimini gördü. Bu gerçeğe göz yumamazdı."

Kobanê'yi beraber savunduklarını söyleyen Polat, Kobanê kumpas davasına işaret etti. "Kobanê'yi savunduğu için yüzlerce yoldaşımız yargılandı. Yüz yıllara varan cezalar aldılar. Bugün, Suruç'u, Kobanê'yi savunan yüzlerce insan mahkeme salonlarında yargılanmak istendi. Bunun karşısında biz Kobanê'yi savunmanın, umudu ve özgürlüğü savunmak olduğunu gördük" örneğini veren Polat, IŞİD’e karşı mücadele cezalandırılmaya çalışıldığını kaydetti. Polat, şöyle devam etti: "Kobanê tüm dünyanın yüzünü döndüğü bir yer oldu. Orada büyük bir insanlık direnişi yaşandı. IŞİD, birlikte direnişle yenildi ve yeniden inşa da birlikte başarılmalıydı. Düş yolcuları bu çağrıya uydular. Her biri aynı zamanda kendi hikayesini yazdı. SGDF sürecin ihtiyacı olan çağrıya yanıt olmaya çalıştı. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimin çağrısıydı bu. Nasıl Filistin’de bu çağrı yükseliyorsa dün de Rojava’da yükseldi. 9 yıldır gençlik birleşik bir mücadele ile adalet mücadelesini yükseltiyor."

TÜRKAY: DEVLETİN KATLİAMI UNUTTURMASINA KARŞI MÜCADELEYİ YAYGINLAŞTIRMALIYIZ
Suruç yaralılarından Koray Türkay, düş yolcularının Rojava devrimiyle buluşmak için yola çıktığını vurguladı. Türkay, "Onlar sadece dayanışma için değil politik bir eylem örgütlemeye girişti, devlete meydan okudu. Bugün Suruç katliamını anarken esasen hesap sorma mücadelesine odaklanmak gerekir. Devlet katliamı unutturmaya çalışıyor biz ise tersine mücadeleyi yaygınlaştırmalıyız. Sadece İstanbul Halitağa’da değil başka kentlerde de oturma eylemleri örgütlemeliyiz" dedi. 

TOKDEMİR: YOLDAŞLARIMIZIN HESABINI SORMAK İÇİN SOKAKLARDAYIZ
Gençlik Örgütleri adına söz alan Kaan Tokdemir de "Her yıl olduğu gibi bu yıl da gençlik örgütleri olarak yan yana yoldaşlarımızın hesabını sormak için sokaklardayız. Suruç için adalet herkes için adalet talebini yılmadan yükselteceğiz. Tüm gençliği 20’sinde düzenlenen eylemlere katılmaya çağırıyoruz" ifadelerini kullandı. 

ÇEPNİ: ROJAVA DEVRİMİ ANLAŞILMADAN SURUÇ ANLAŞILAMAZ
Sunumların ardından söyleşi serbest kürsüyle devam etti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Murat Çepni, bugün en çok telaffuz edilen şeyin birlikte mücadele olduğuna dikkat çekti. Çepni, "Açlığa, soyguna, talana karşı başaramadığımız yan yana güçlü mücadeleyi gençlik örgütleri başardı. Gençlik örgütlerinin bu pratiği sendikalardan partilere kadar herkese örnek olmalıdır. Hepimizin bugün daha derinlikli anlamamız gereken Rojava devrim gerçeğidir. Bu anlaşılmadan Suruç anlaşılamaz. Hala yoldaşlarımızın neden gitmek istediklerini anlatmak zorunda kalmaları en temel eksikliğimizdir. Şimdi daha çok hesap sorma mücadelesini örgütlemeye girişme zamanıdır" dedi. 

ÜNLÜ: BİZ VAR OLDUKÇA ADALET MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK
Kızı Polen'i katliamda yitiren ve adalet mücadelesi sürdüren Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Şemsettin Ünlü, şunları söyledi: "Adalet mücadelemiz ben ve biz var olduğumuz sürece devam edecek. 33'ler için 20 Temmuz'da mezar başlarında olacağız. Onları anmak için elimizden geleni yapacağız. Hiçbir düş yarım kalmayacak."

KOCABIYIK: YAN YANA MÜCADELE ETMELİYİZ
Söyleşi de 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık söz aldı. 10 Ekim katliamında yaralandığını biraz ileride Can (Ateş) isimli bir arkadaşının da yaralandığını ancak durumlarını yok sayarak başka yaralılara yardım ettiklerini dile getirdi. Kocabıyık, o anlara ilişkin şöyle devam etti: "Can'ın kan kaybı var kendinden geçiyor artık, bayılacak. Yanına bir genç kız gelmiş. İsmi Güneş'ti. Demiş ki 'Suruç'ta benim canım yandı. Bir de sen gidip canımızı daha da yakma' elini tutuyor. SGDF'den bir arkadaşımızdı. Can da biraz iyileşmişti. Söyleyeceğim şu ki, Suruç'taki 33 düş yolcusunun düşleri aslında bizim de düşümüz. Onların yürüdükleri yol, bizim de yolumuz. Aslında Can'ın elini tutup, Can'a can veren arkadaşımızın söyledikleri bizim bu süreci nasıl beraber sürdürmemiz gerektiğinin işareti. Yan yana durarak omuz omuza durarak IŞİD'li katillere karşı mücadele ederek, düşlerimizi, barışı savunarak ceberrut, faşist devlet ve siyasi iktidara karşı mücadele ederek elbette kazanacağız. Elbette başaracağız. Biz kazanacağız. Mutlaka kazanacağız."