2 Ekim 2024 Çarşamba

Suruç Aileleri: Heyetin çekilmesi bir itiraftır

Suruç katliamında gerçek sorumlularının yargılanmasının önüne geçmek için tüm eksiklere rağmen alelacele davayı kapatan mahkeme heyeti dosyadan çekildi. Bu kararla gerçeklerin üstünün örtülmek istendiğinin ve bunun bir itiraf olduğunun altını çizen Suruç aileleri, 33'ler için bu ülkede bir daha asla katliamlar yaşanmasın diye mücadele edeceklerini vurguladı. 

Suruç Aileleri İnisiyatifi, Suruç katliamı davasındaki yeni gelişmelere ilişkin İHD İstanbul şubesinde basın açıklaması düzenledi. "Heyet değiştirerek gerçekleri örtemezsiniz" şiarıyla düzenlenen basın toplantısına Suruç şehitlerinin aileleri, Suruç gazileri, yoldaşları ve çok sayıda kişi katıldı. 

UÇAR: YARGILAMAYA IŞIK TUTACAK BİR SÜRÜ DELİL GÖRMEZDEN GELİNDİ
Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Sezin Uçar, Suruç davasının ekim ayındaki karar mahkemesinde mahkeme heyetinin ısrarla Ankara katliamından tek tutuklu sanık Yakup Şahin hakkında karar verdiğini ve firari sanıklar için dosyanın başka bir esasa kaydedildiğini hatırlattı. Araştırılması gereken pek çok husus, 6 yılda ortaya çıkan pek çok delil araştırılmadan davanın kapatıldığının altını çizen Uçar, avukatlar olarak yaptıkları itirazların ve gerçeklerin ortaya çıkması için mahkemeye verdikleri taleplerin sürekli reddedildiğini kaydetti. Mahkeme heyetinin sadece Yakup Şahin'i cezalandırma motivasyonuyla hareket ettiğini ve yargılamaya ışık tutacak bir sürü yeni delili görmezden geldiğini söyleyen Uçar, mahkemeye ve hakime yaptıkları pek çok reddin de kabul edilmediğini ifade etti.

'IŞİD KATLİAMLARINDAKİ GERÇEKLER AÇIĞA ÇIKSIN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ'
Uçar, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin "taraflarla arasında husumet olduğu gerekçesiyle yargılama yapmasının objektif olmayacağını" belirterek katliam dosyasından çekildiğini aktardı. Hakimin reddi talepleri başta olmak üzere mahkemeye verdikleri pek çok itirazın haklılığının bu gelişmeyle kanıtlandığını dile getiren Uçar, heyetin dosya hakkında karar vermeden önce çekilmesi gerektiğini ama bunu bile bile dosya hakkında karar verdikten sonra çekildiğini söyledi. Mahkeme heyeti hakkında Hakim ve Savcılar Kurulu'na başvuruda bulunacaklarını belirten Uçar, "Yargılama gerçeklerini, yargılamanın yükünü, adalet beklentisini karşılamaktan uzak hakim ve savcıların taleplerini biliyoruz, alışığız ama bunlara karşı da adalet mücadelesini yürüteceğiz. O nedenle ben buradan hem 17 Şubat tarihinde Ankara katliamının firari sanıklarının yargılandığı ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davaya hem de 18 Şubat tarihinde Urfa'da 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davaya tüm toplumu bekliyoruz. İŞİD katliamlarındaki tüm gerçeklerin açığa çıkarılması için aynı toplumsal adalet talebiyle mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.

YILDIZ: 33 İNSAN KATLEDİLİRKEN KILLARINI KIPIRDATMADILAR
Katliamda yaşamını yitiren Cemil Yıldız'ın eşi Sultan Yıldız, zorlu koşullar altında 21 celse boyunca mahkemeyi takip ettiklerini söyleyerek, mahkemenin kendilerine yok saydığını anlattı. "33 insan orada katledilirken asla ve asla kıllarını kıpırdatmadılar" diyen Yıldız, canlı bomba saldırısını gerçekleştiren Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün elini kolunun sallayarak tüm gün Suruç'ta dolaştığını, Amara Kültür Merkezi'ne giden 318 insan sürekli GBT adı altında taciz edilirken nasıl görülmediğini sordu. Yıldız, "Bize bunlar yüzde 50 teröristtir diyorlar aslında bunu söyleyen teröristtir" dedi. Yıldız, adalet mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı ve bütün toplumu davayı takip etmeye çağırdı.

AYDIN: MAHKEME HEYETİ TARİHE KARŞI SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ
Katliamda oğlu Çağdaş'ı yitiren kendi de yaralı kurtulan Feti Aydın ise mahkeme heyetinin tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi. Heyetin var olan gerçekleri görmek yerine talimatla çalıştığının ortada olduğuna işaret eden Aydın, katliam gününe ilişkin kamera görüntülerinin yok edilmesinden, avukatların sunduğu delillere kadar mahkemenin her şeyi görmezden geldiğini dile getirdi. Kendilerine "terörist" muamelesi yapanların o gün yaralıların üzerine gaz sıktığını, ambulansların yolunu kestiğini anımsatan Aydın, Ankara ve Diyarbakır katliamlarında olduğu gibi Suruç katliamında da gizlilik kararlarıyla bulguların üstünün kapatıldığını kaydetti.

SADET: HEYETİN DAVADAN ÇEKİLMESİ BİR İTİRAFTIR
Kızı Ezgi'yi katliamda kaybeden Ali Sadet de adaletten başka sığınacak bir yerleri olmadığı için mücadele ettiklerini dile getirdi. Sadet, "Ama buna rağmen bakıyoruz ki karar verildikten sonra 'husumetten' dolayı heyet çekiliyor. Ben bunu kabul etmiyorum. Bu bir itiraftır. 'Davanın altında kaldık, çıkamıyoruz. Bırakırız; kim ne yaparsa yapsın' mantığıdır" ifadelerini kullandı. Sadet, günün birinde bu hukuksuzlukları yapanların sanık sandalyesine oturacağı inancıyla mücadele edeceklerinin altını çizdi. 

SEVEN: KATİLİNİZ BU KİŞİDİR DİYEMEDİLER
Suruç yaralılarından Çağla Seven ise Suruç katliamının tüm insanlığa karşı gerçekleşen en büyük katliamlardan olduğuna dikkat çekti. Katliam sonrası ülkenin kaderinin değiştiğinin altını çizen Seven, "Gördüğümüz pratikler üzerinden aydınlatılmamış her katliam sonrası yeni katliamlar yaşandı. Biz adalet talebimizi 'bir daha asla' diyerek bunun üzerinden kuruyoruz. Etkin bir yargılama yapılmadığı herkesin malumu, defalarca davalarda anlatmaya çalıştık" diye konuştu. 

7yıla yakın bir süre mahkeme salonunda boş sandalyelerde adalet aradıklarını söyleyen Seven, "Bize katiliniz bu diye bir kişi dahi gösteremediler" vurgusu yaptı. Seven, şöyle devam etti: "Biz özgür mahkemelerin bir gün olacağı, yargının bağımsızlığını göreceğimiz günlere inanıyoruz. İnancımızı yitirmedik, katliamların hesabını soracağız. Hepimizin birbirine, gidenlere, yitenlere borcumuz."