25 Kasım 2024 Pazartesi

Seyit Rıza ve yoldaşları Dersim'de anıldı

Seyit Rıza ve yoldaşları, idam edilişlerinin 81. yılında Dersim'de anıldı. Anmaya Alevi kurumları, siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütleri ve emek demokrasi güçleri katıldı.
Dersim Demokrasi Güçleri, 15 Kasım 1937'de Elazığ Buğday Meydanı'nda idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları için anma etkinliği gerçekleştirdi. Anmaya DAD, PSAKD, ABF, DEDEF, EMEP, SMF, ESP, SKM, HDP, DBP, PARTİZAN, BARO, DİSK, KESK, İHD ve DTK temsilcileri katıldı.
 
Anmada ortak açıklamayı okuyan Demokratik Alevi Dernekleri Eşbaşkanı Selda Güneş, "1937/38 de Dersim'de Dersim toplumunun ileri gelenleri Şubat 1935'de TBMM de çıkarılan Tunceli Kanunuyla tutuklanarak, yargılama sonucu önceden belli olan sözde yargılamadan sonra Elazığ Buğday Meydanında asılarak idam edildiler. Yine aynı tarihlerde kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, zehirlenen, idam edilen, mezarları bile belli olmayan, sürgün edilen on binlerce mazlum insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin taa derinliğinde hissediyoruz. Bu katliam insanlarımızın belleğinde en ağırlıklı yerini tutarak yüreklerimizde tesellisi olmayan ve kabul edilemez olan bir yaradır. Günümüzde dahi yaramız kanamaya devam etmektedir. Cumhuriyet öncesi ve sonrası tekçi zihniyetin karşısında olanlara yönelik zulüm zalimlerce günümüze kadar devam ettirilmektedir" dedi.
 
'SEYİT RIZALARIN DAVASI, MAKUS TARİHİMİZİN DAVASIDIR'
 
"Dersim kimliğinin ve kültürünün temel taşıyıcısı konumundaki -başta Seyit Rıza olmak üzere- halk önderlerinin hileyle katledilmelerinden sonra önderliksiz kalan Dersim Halkına karşı eşine az rastlanılır bir saldırganlıkla, tartışmasız bir soykırım uygulanmıştır. Dönemin Ulus yaratıcı Türki iradenin en yetkin ideolojik formu olarak ‘sistem temsilcileri ve onların faşist aygıtlarınca Dersim'in yaşam kaynakları insanı ile birlikte ‘yerinde ve sonsuza kadar' etkisiz kılınmak kaydıyla ateşe verilmiştir" diye konuşan Güneş, şöyle devam etti: "Ele geçirilenler göçertilmiş ve topraklarına dönüşleri yine kanunla yasaklanmıştır. Çocuklar, bilhassa da kız çocukları ailelerden kopartılarak başta subay olmak üzere çeşitli ailelere savaş ganimeti olarak pay edilmişlerdir. Mağaralara sığınan kadın ve çocukların zehirli gazlarla katledilmesinin yanı sıra köylerinden toplanan masum insanlar ayırımsız kurşuna dizilmiş veya uçurumlardan atılmışlardır. Faşizmin kin ve kanla beslenen öfkesi saldırganlıkta sınır tanımamış, sadece Dersim'e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir. Dillerini ve kanunlarını bilmedikleri göstermelik bir mahkeme eliyle görülen bu dava, bir nevi makûs tarihimizin bir davasıdır."
 
'COĞRAFYAMIZIN ÜZERİNDEKİ ZULÜM POLİTİKALARINA SON VERİLSİN'
 
Güneş, "Asıldığında 'Ben sizin hile ve yalanlarınızla başa çıkamadım bu bana dert oldu, ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun' diyen Pir Seyit Rıza'nın ardılları olan biz Dersim kurumları ve Alevi kurumları olarak daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha haykırıyoruz. Biz dersim kurumları ve Alevi kurumları olarak Daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha haykırıyoruz" diye belirtti. 
 
Güneş taleplerini şöyle sıraladı:
 
-Arşivler Açılsın Dersim" ismi iade edilsin.
-Dersim soykırımı kabul edilsin, gerekleri yerine getirilsin.
-Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.
-Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın.
-Coğrafyamızın, dillerimizin ve  Alevi inancımızın üzerindeki zulüm politikalarına son verilsin."
 
'SEYİT RIZALAR DİZ ÇÖKMEDİLER, VAZGEÇMEDİLER, BİZ DE VAZGEÇMEYECEĞİZ'
 
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise yaptığı konuşmada, "Bugün burada bir kez daha bu büyük acıyı paylaşmaya geldik. Bu acı unutulmasın diye bu acı hafızalarımızda canlılığını korusun diye geldik. Ama aynı zamanda direnmeye geldik. Eğer bu katliamın hesabı sorulmazsa, biraz önce dile getirilen talepler; mezar yerinin bulunması talebi başta olmak üzere bu talepler karşılanmazsa, bu ülkeye barış ve huzur gelmez. Buraya acıyı paylaşmaya geldik ama direnmeye de geldik. O yüzden buradan bir kez daha Seyid Rıza'nın anısı önünde, evlatlarının, canlarımızın önünde saygı ile eğiliyorum. Dêrsim bir direniş ve başkaldırı öyküsüdür. Bir isyandır, zulme, şiddete yok saymaya yönelik bir başkaldırı öyküsüdür. Bu öyküye hepimiz sahip çıkmalıyız. Dêrsim öncesi ve sonrası diye bu iki dönemi karşılaştırdığımızda görüyoruz ki zulüm bitmemiştir, zulüm herkes tarafından iktidara gelen her parti tarafından yeniden üretilmiş, halklarımıza dayatılmış" dedi.
 
Temelli, "Seyid Rıza'lar diz çökmediler, vazgeçmediler, tarih boyunca bize önder ve örnek olmaya devam ettiler. Biz de vazgeçmeyeceğiz direnmeye devam edeceğiz. Kentimize ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu ülkedeki tüm zulme, bu ırkçı ulus anlayışına karşı demokratik bir toplum, özgür bir toplumda yaşama iradesiyle demokratik ulus anlayışı ile çoğulculuğu gözeten bir yerden laik demokratik bir ülkeyi inşa edeceğiz. Mücadelemiz bu yöndedir. Yitirdiklerimize, Seyid Rıza ve arkadaşlarına verdiğimiz söz bu yöndedir. Mücadele sürüyor mücadele büyüyor dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz" diyerek sözlerini tamamladı.
 
Anmada söz alan PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan da Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerlerinin açıklanması gerektiğini belirterek PSAKD, HBVAKV, ABF ve AKD olarak 9 Aralık'ta düzenleyecekleri büyük Alevi kurultayının ana temasının Seyit Rıza olacağını dile getirdi.
 
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Tunceli Cemevi'ne yaptığı ziyareti hatırlatan Kaplan, Diyanet İşleri Başkanının kiliseleri ve sinagogları ziyaret ettiğinde de imam gönderme konuşması yaptığı görüldü mü diyerek tepki gösterdi.
 
Daha sonra konuşma yapan EMEP Dersim İl Başkanı Mustafa Taşkale, "Tarih bir kez daha siyah harflerle kazıdı, bu lekeyi silemez de. Seyit Rıza ve yoldaşları şahsında insanlık dara çekildi, tıpkı aynı zihniyetin devamı olarak Denizleri astıkları gibi, 80'li yıllarda yaşı büyüterek asılan Erdal Eren ve bütün arkadaşları gibi aynı zihniyet insanlığı dara çekti bir kez daha" dedi.
 
Konuşmaların ardından Baba Mansur Ocağı pirlerinden Nesimi Genlik'in verdiği gülbeng ile birlikte lokmalar pay edildi.