2 Ekim 2024 Çarşamba

'Sağlık Bakanlığı malpraktisin birincil sorumlusudur'

İstanbul Tabip Odası, düzenlediği basın açıklamasıyla yüksek miktarlarda tazminat istenen malpraktis davalarında Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla hastayı müşteriye dönüştüren sistemin esas sorumlu olduğuna işaret etti.

İstanbul Tabip Odası, Cağaloğlu'nda bulunan şube binalarında sağlıkta şiddet yasasına ve tıbbi kötü uygulama (malpraktis) davalarında yaşanan sorunlara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri Rukiye Eker Ömeroğlu ve Güray Kılıç katıldı. Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu okudu.

Ömeroğlu, Sağlıkta Dönüşüm Programı sebebiyle hasta yükünün arttığına ve hastayı müşteriye dönüştüren bir yaklaşımın oluştuğuna işaret etti. Bunun sonucunda malpraktis davalarının da çoğaldığına dikkat çeken Ömeroğlu, tazminat davalarında mesleki sorumluluk sigortasının karşılayabildiğinin çok üzerinde miktarlar talep edildiğini belirtti.

'MALPRAKTİSİN İLK SORUMLUSU SAĞLIK BAKANLIĞI'DIR'
"Bunlara çarpıcı bir örnek meslektaşımız Dr.Tuncay Yılmazer'in davasıdır. 2009 yılında bir özel hastanede prematürelik, solunum yetersizliği, kafa içi kanama tanılarıyla yatan hastayı genel durumunun bozukluğu nedeniyle; o yıllarda sadece Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda yapılabilen retinopati muayenesine gönderemediği için hakkında tıbbi kötü uygulama iddiası ile açılan davada inanılmayacak düzeyde tazminata hükmedildi" diyen Ömeroğlu, mahkemenin tazminatı karşılamak için Yılmazer'in oturduğu eve haciz koyduğunu anlattı.

"Bu durum İcra İflas Kanunu'nun 82. Maddesinde kişilerin haczedilemeyecek malları ile ilgili düzenlemelere aykırı olmasının yanı sıra vicdani de değildir" ifadelerini kullanan Ömeroğlu, hekimin ekipman yetersizliği nedeniyle almak zorunda kaldığı karar sonucu hem kendisinin hem de ailesinin cezalandırıldığını ifade etti.

Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerde yarattığı koşullarla hekimlerin iyi ve doğru sağlık hizmeti verilmesinin önüne geçildiğini kaydeden Ömeroğlu, malpraktisin ilk sorumlusunun Sağlık Bakanlığı olduğunu dile getirdi.

'SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI HEKİMLERİ HATAYA İTİYOR'
Ömeroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "İstanbul Tabip Odası olarak hasta yararını da gözeten bir anlayış ile tıbbi kötü uygulamaları ortadan kaldırmak, azaltmak için ceza miktarlarının artırılmasını değil, öncelikle hekimin eksik ya da yanlış uygulamalarında rol oynayan faktörlerin ortadan kaldırılmasını ve hastalara verilebilecek sağlık hizmetinin niteliğinin yükseltilmesini savunuruz. Ancak hepimiz biliyoruz ki ülkemizde son 20 yıldır uygulanan sağlıkta dönüşüm programının sağlık ortamında yol açtığı ağır problemlerin bütün yükü hekim ve sağlık çalışanlarının üzerine yıkılmıştır ve ortaya çıkan eksik ve hatalardan sadece hekimler sorumlu tutulmaktadır."

Ömeroğlu, yapılan düzenlemelerle sağlık emekçilerinin kaderinin siyasi iktidarın eline bırakıldığına işaret ederek, sağlıkta şiddet yasa teklifini de eleştirdi. Yasa teklifinde belirtilen ve malpraktis konusunda kararı verecek olan Mesleki Sorumluluk Kurumu'nda siyasi otoritenin baskın ve belirleyici olacağını kaydeden Ömeroğlu, oluşturulacak kurulda meslek örgütü temsilcilerinin yönetimin temsilcileri ile eşit biçimde yer alması gerektiğini belirtti.

'SORUN SADECE HEKİMLERİN DEĞİL BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU'
Sorunun sadece hekimlerin sorunu değil bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Ömeroğlu, Sağlık Bakanlığı'na önerilerini şöyle sıraladı:
🔹 "Tıbbi kötü uygulama davalarında hastane ve kurum yönetimlerinin sorumluluklarının da hesaba katılması.
🔹 Ayrıca kısa vade için mesleki sorumluluk sigorta primlerinin yeniden düzenlenmesi.
🔹 Kamunun bu sigorta havuzuna katkısının artırılması.
🔹 Çıkabilecek tazminatların da sigorta şirketi tarafından karşılanması.
🔹 Tazminatların hekime rücu ettirilmesinde kamu ve özel sağlık kuruluşu ayrımının yapılmaması."