24 Kasım 2024 Pazar

Polat: AKP kadrolarıyla homofobik ve cinsiyetçi politikalarını liselere taşıyor

Liselerde kadın ve LGBTİ+ öğrencilere yönelik baskı, cinsel taciz, şiddet olaylarında ciddi bir artış söz konusu. Liselerde yaşanan baskıları örnekleriyle ETHA'ya anlatan LÖB'lü Berfin Polat, iktidarın kadroları eliyle cinsiyetçi ve homofobik politikalarını liselere taşımaya çalıştığını söyledi. Baskı politikalarına liselilerin yanıtının yan yana gelip birlikte karşı çıkmak olduğunu vurguladı.

Liselerde kadın ve LGBTİ+'lara yönelik idare tarafından uygulanan baskı ve cinsel tacizler giderek artmış durumda. Son örneklerini Kadıköy Anadolu Lisesi ve Kazım İşmen Anadolu Lisesi'nde gördüğümüz bu baskı ve tacizler, birçok lisede benzer biçimde uygulanmaya çalışılıyor. Baskılar AKP'nin liselerde kadrolaşma politikasıyla paralel bir çizgide gelişiyor.

Liseli Öğrenci Birliği'nden (LÖB) Berfin Polat'la liselerde yaşananları konuştuk. Polat, baskıların AKP ve MHP kadrolaşmasının sonucu olduğuna işaret etti, iktidarın itaatkar bir nesil yaratmak istediğini fakat başarılı olmadığını söyledi.

SAÇ RENGİMİZE, GİYİM KUŞAMIMIZA MÜDAHALE EDİLİYOR

Bir süredir liselerde okul idarelerinin kadın ve LGBTİ+ öğrencilere yönelik cinsiyetçi saldırı politikalarına tanıklık ediyoruz. Neler yaşanıyor?
Bugün liselerde genç kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik saldırılar AKP'nin gericiliğe dayanan eğitim modelinin bir göstergesi. Bu eğitim modeli kadınları toplumsal alandan izole etmeyi hedeflerken aynı zamanda iyi bir eş, iyi bir anne gibi toplumsal rollere dayanıyor. Liseliler de bunun örneklerini ilkokul sıralarından başlayarak eğitim hayatı boyunca ders müfredatlarında görüyor. Şimdilerde ise okullarda etek boylarına karışılıyor, file çorap giymenin genel ahlaka uymadığı söyleniyor ve öğrencilerin taktığı küpeler, saç renkleri disiplin soruşturmalarına konu oluyor. Bugün okullarda erkek öğrencilerin dikkatini dağıttığı, günah olduğu, vücut hatlarının belli olduğu gerekçesiyle liseli kadınların ve LGBTİ+'ların her hareketi idareler tarafından baskı altına alınıyor ve hedefleştiriliyor.

Evlerde ve sokaklarda süren bu erkek şiddetinin okullarda bir boyutunun da idareler tarafından örgütlendiğini görüyoruz. Örneğin pandemide liseli genç kadınlar ve LGBTİ+'lar eve kapanmak zorunda kaldı, ev içi şiddet ve baskıya maruz kaldı. Bunun yanı sıra okullara dönmeye hazırlanırken bir yönetmelik açıklandı ve bu yönetmelikle pandemi gerekçesiyle dar pantolon, yarım kollu tişört, etek giymek yasaklandı. Aslında burada da mesela pandemi kuralları gerekçesiyle veya başka başka gerekçelerle öğrencilerin giyim kuşamı ve taktığı küpe dahi kısıtlanmaya, baskılanmaya ve değiştirilmeye çalışıldı.

TÜGVA, ENSAR, ÜLKÜ OCAKLARI KADROLARI ATANIYOR

Bu yaşananların nedeni nedir?
AKP'nin eğitim modelinde ders müfredatlarıyla başlayan bu süreç özel yetiştirilen kadroların idarelere, okullara ve bakanlıklara yerleştirilmesiyle devam ettirildi. TÜGVA yöneticilerinin okul müdürü ve yardımcısı olması, Ensar Vakfı'ndan kişilerin bakan yardımcısı olması, ülkü ocakları başkanlarının okulda öğretmen ve yönetim kadrolarında olması... Bu kadrolarla kadın ve LGBTİ+ politikalarını ve saldırılarını okullara taşıdılar. Örneğin okullarda Cinsel Tacizi Önleme Komisyonları kurulmuyor veya kurulsa bile direkt hedefleştiriliyor. Varolan rehberlik servislerinde öğrenciler tacize uğradığında destek alamıyor, tam tersi susturuluyor. Çünkü o rehberlik servislerine ve öğrencilerin gidebileceği, başvurabileceği her yere aslında o tacizi örgütleyen, fırsat veren, uygulayan kadrolar yerleştirilmiş durumda.

TOPLU TAYT GİYME EYLEMLERİ, KIZLI ERKEKLİ GEZİLER

Öğrenciler yaşananlara nasıl tepki veriyor?
Liseliler bu saldırılara karşı artık daha da bilinçliler. Örneğin geçtiğimiz hafta Beyoğlu Anadolu Lisesi'nde kadın ve erkek öğrenciler doğa yürüyüşüne çıktıkları için soruşturma açılmıştı. Sonrasında öğrenciler tekrar kadınlı erkekli hep beraber doğa yürüyüşü gerçekleştiriyoruz diyerek buna karşı durdular. Veya Kadıköy Anadolu Lisesi'nde bir kadın öğrenciye okulda tayt giydiği için tutanak tutuldu, derslere, yurtlara ve okula alınmadılar. Sonrasında bütün öğrenciler tayt giyerek okula beraber girdiler ve bu şekilde bir öğrencinin ceza almasını engellemiş oldular. Yani burada öğrenciler yan yana gelerek kendi içerisinde örgütlenip beraberce buna bir çözüm üretti. 

AKP'yi kabullenen gençler dahi kendi özgürlüklerinin kısıtlandığı durumda tepki gösteriyor ve bu karşı tepki, AKP'ye tamamen karşı olanlarla bir araya gelmelerini sağlıyor, orada bir birleştiricilik oluşuyor. Kendi özgürlükleri kısıtlanan tüm öğrencilerde bir kabul etmeme durumu oluşuyor. Liselilerin, özellikle liseli genç kadınların en çok sosyalleşebildiği yerler okullar ve liseli kadınların o sosyalleşme alanında gördüğü her türlü baskı ve özgürlüklerinin kısıtlanması bir tepkiye yol açıyor ve karşılık buluyor.

LİSELİLER TOPLULUKLAR ARACILIĞIYLA ÖRGÜTLENİYOR

Bu tepkiler nasıl somutlanıyor? Öğrenciler ne şekillerde mücadele ediyor?
Okullarda yaşanan tacizler, öğrencilere yapılan saldırılar idare ve öğretmenler tarafından yapılıyor ve bunu gören öğrenciler karşı çıkıyor, mesela derslere girmiyor. Adıyaman'da bir ay önce bir örneği yaşandı. Tacizci öğretmenler okuldan gönderilmiyor, serbest bırakılıyor ve buna karşı sadece öğrencilerin değil velilerin de oluşturduğu bir tepki var. Derslere girmeme veya sosyal medyada durumu gündemleştirme gibi yollarla tepki oluşturuluyor. Ancak bu tepkilerin karşısında tacizci o okuldan uzaklaştırılıyor fakat başka bir okula atanıyor. Bir öğrencinin gerçekten yaşadığı tacizi anlaması ve kavrayabilmesi için öğrenciler kendi içerisinde dayanışmalar, kadın toplulukları kuruyorlar. Bu topluluklarda öğrenciler pek çok eğitim yapıyor veya pek çok konuyu konuşuyorlar.

Bugün liseliler okullarda yaşadığı baskılar nedeniyle bir arayış içinde. Okullarda kendi kurdukları dayanışmalar ya da kulüplerde biraraya gelebiliyorlar. Kadın toplulukları kuruluyor. Bu kadın topluluklarında şiddeti, tacizi veya okulda yaşanan diğer sorunları konuşuyorlar. Fakat liselerin örgütlenme hakkı yok denerek bu tür yan yana gelişler yasaklanıyor, disiplin soruşturmasına konu edilebiliyor. İdare baskısı, hedefleştirme, fişlemeye rağmen liseliler dayanışmalar ya da farklı biçimlerde yan yana gelerek konuşuyor, duruma dair söz söyleyebildikleri mekanizmalar kuruyor.

İTAAT ETMEYEN LİSELİLER YAN YANA MÜCADELE EDECEĞİZ

Peki sizin Liseli Öğrenci Birliği olarak bu duruma ilişkin görüşünüz nedir?
Biz Liseli Öğrenci Birliği olarak liselerde son beş yılda AKP'nin kendi kadrolarını yerleştirmesiyle örgütlü öğrencilere yönelik bir saldırı gerçekleştirme amacı olduğunu biliyoruz. Biz de buna karşı liselilerin her okulda kendi dayanışmasını kurup kendi sözünü söylediği, kendi mücadelesini verdiği, okuldaki tacize, tecavüze ve eğitim sistemindeki niteliksizliğe karşı geldiği ve değiştirmeye çalıştığı bir çalışma hattı çizmek istiyoruz.

Aslında bugün bu idare sorununun dışında okullarda bahsettiğimiz rehberlik servisinin işlememesi, Cinsel Tacizi Önleme Komisyonlarının (CİTÖK) kurulmaması, taciz faili öğretmenlerin cezalandırılmaması veya başka okullarda tekrar görevlendirilmesi gibi gündemlere karşı Liseli Öğrenci Birliği olarak liselerde kendi öz örgütlerimizi kurup, biraraya gelerek bir bilinç oluşturmayı, bahsettiğimiz itaat etmeyen, kabul etmeyen liseli gençliği yan yana getirerek beraber bir mücadele hattı çizmeyi amaçlıyoruz.