25 Kasım 2024 Pazartesi

Örhan ailesi yıllardır yakınlarının kemiklerine ulaşamıyor

Diyarbakır Kulp'ta köy meydanında erkekleri toplayan jandarma Selim, Hasan ve Cezair Örhan'ı gözaltına aldı. Alanı bilmediklerini, yer göstermeleri için onları yanında götürdüklerini iddia eden jandarma Selim, Hasan ve Cezair Örhan'a ağır işkence uyguladı, dağa çıkarıp serbest bırakacaklarını söyledi. Ancak '94 yılında gözaltına alınırken görülen Selim, Hasan ve Cezair Örhan'ın akıbeti bilinmezken, ailesi kemiklerine de ulaşamadı. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kaybedilen Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezair Örhan'ın hikayesini bir kez daha gündemleştirdi. Konak'ta bulunan eski Sümerbank önünde yapılan eylemde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı, "Kayıplar belli failler nerede", "Kayıplar vicdanındır sahip çık" pankartları açıldı. Eylemin Türkçesini şube yöneticilerinden Caner Canlı, Kürtçesini ise Eşbaşkan Zilan Gümüş okudu. 

Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezair Örhan'ın kaybediliş hikayesi şöyle aktarıldı: "6 Mayıs 1994'de Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde Çağlayan'a bağlı Deveboyu köyüne Bolu Dağ Komando Tugayına bağlı bir askeri konvoy baskın düzenledi. Köy halkına, köylerini bir saat içinde boşaltmaları için süre verdiler ve ardından da köyü yaktılar. Yakılan evler arasında Selim ve Hasan Örhan'ın evleri de bulunmaktaydı. Evleri yakılan köylüler köyün çevresine çadır kurdular ve orada kalmaya başladılar. Selim Orhan ve diğer köylüler 7 Mayıs 1994'de Kulp İlçe Jandarma Komutanlığına gidip hasat için köyde kalma izni aldılar. Bu kez çadırlarını yakılan evlerinin yakınlarına kurdular. 24 Mayıs 1994'de köyün yukarısındaki Ziyaret Tepesi'nden köye doğru askerler tekrar gelmeye başladı. Evde bulunan Örhan ailesinin kadınları, erkek fertlerine 'siz saklanın, sizi de götürürler' diye uyardılar. M. Selim Örhan 'askerler bizi niye götürsünler ki, bizim bir suçumuz yok' dedi. Bir süre sonra, askerler çadırların yanına gelip, erkekleri köy meydanına topladı. Orada bulunan M. Selim Örhan, Hasan Örhan ve oğlu 17 yaşındaki Cezair Örhan'ın kimliklerini aldı ve yukarıda tepede kalan komutana anons ederek 'şahıslar burada ancak Salih yok, oğlu Cezair'i getirelim mi' dediğinde karşıdan 'getirin' emri verildi.. Askerlerin götürdüğü insanların bir daha geri gelemeyeceğini bilen Örhan ailesi çoluk çocuk askerlere direnip ağlayıp feryat etmeye başladılar. Karşı koyulduğunu yukarıdaki komutana bildiren askere, komutanın 'biz Bolu'dan geldik yabancıyız, bize yol gösterin, sizi bırakacağız' demelerini istediğini herkes duydu. Bu üç kişi sağ olarak askerlerin gözetiminde Gümüşsuyu Mezrasında Zeyrek karakoluna götürülürken görüldü.

'BİZİ DAĞA ÇIKARIP BIRAKACAKLARINI SÖYLEDİLER'
"Zeyrek köyünde oturan teyze oğlu onlara su vermek istedi. Ancak izin vermediler. Zeyrek Karakolundan sonra Lice yatılı okulunda da Örhan ailesini tanıyan ve gözaltında olan Ramazan Ayçiçek 'Lavaboya giderken Cezair'i gördüm. Bana 'bize işkence yapıyorlar. Babam Hasan Örhan Allah'tan korkmuyor musunuz, benim de oğlum asker neden bunu bize yapıyorsunuz dedikten sonra bizi işkenceden çıkardılar. Sonra bize elbise giydirip dağa çıkardılar kameraya çekip serbest bırakacaklarını söylediler' dediğini Örhan ailesine anlattı. Ardından da, 'daha sonra beni Urfa cezaevine gönderdiler. Bir daha göremedim onları' dedi. İlerleyen tarihlerde; Kulp'ta 8 kişinin öldürüldüğü haberini alan köylüler cenazelere bakmaya gittiler. Ancak öldürülenlerin cesetleri yakıldığı için teşhis edilemedi. Ailenin yapmış olduğu bütün başvurulardan bir sonuç alınamadı. 09 Mayıs 2003 tarihinde Kulp'un Bağcılar Kevrekok mevkiinde yani daha önce köylülerin gidip teşhis edemedikleri yerde bulunan toplu mezar için gözaltında kaybedilen Kudusi Adıgüzel için eşi Muhlise Adıgüzel, DNA için savcılığa başvurdu. Ardından Kulp Savcılığı mezarı açıp 8 kişiye ait kemikleri İstanbul Adli Tıp'a gönderdi. Ancak çesetlerden hiçbirinin Kudusi Adıgüzel'e ait olmadığı yönünde rapor geldi.

'ÖRHAN AİLESİ YAKINLARININ KEMİKLERİNE ULAŞAMADI'
"Gazetede olayı okuyan M. Selim Örhan'ın oğlu Adnan Örhan 14 Temmuz 2006 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına başvurdu. 30 Nisan 2007'de sonuç geldi. Cesetlerden biri babası M. Selim'e diğeri ise amcası Hasan'a aitti. Amcaoğlu Cezair'e ait bir iz bulunmadığı rapor edilmişti, Kemiklerini alıp bir mezar taşı dikmek isteyen Örhan ailesi bu kez kemiklerin kayıp olduğunu öğrendi. Kaybolan kemikleri Kulp Savcılığına yazılı olarak sordular. Ancak Savcılık kemiklerin kendilerinde olmadığı söyledi. Bu kez 26 Şubat 2009 tarihinde kaybolan kemikleri İstanbul Adli Tıp'a sordular. Gelen cevabi yazıda kemiklerin Kulp savcılığına gönderildiği bildirildi. Ancak Örhan ailesi bir türlü yakınlarının kemiklerine ulaşamadı. Örhan ailesi Kulp Savcılığına kendileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını sözlü olarak söylediğinde, Kulp Savcılığı 09 Mart 2010 tarihinde Örhan ailesine kemiklerin kimsesizler mezarlığına birçok kemikle birlikte tek mezara gömüldüğünü söyledi. Bu nedenle Örhan ailesi sevdiklerinin ne kemiklerini alabildi, ne de onlara bir mezar taşı yaptırabildi. Dava AİHM'e taşındı. AİHM, 18 Haziran 2022'de Türkiye'yi mahkum etti."