3 Ekim 2024 Perşembe

Öğrenci Sendikası: Bize biçilen kaderi kabul etmiyoruz

Öğrenci Sendikası, Türkiye'de çeşitli sorunlarla boğuşan milyonlarca öğrencinin sesini kamuoyuna duyurmak ve bu sorunlara dikkat çekmek amacıyla 17 Kasım Uluslararası Öğrenciler Günü'nde birçok ilde eylem yaptı.

Öğrenci Sendikası (Öğrenci-Sen), Türkiye'de öğrencilerin durumunu ve karşı karşıya kaldıkları mağduriyetleri kamuoyuyla paylaşmak üzere 17 Kasım Uluslararası Öğrenciler Günü'nde birçok kentte eylem yaptı.

23 ilde yapılan basın açıklamasında "Biz bu ülkenin geleceği denen ama daha kendi geleceği olmayan milyonlarız. Bizim için zaten zor olan yaşam koşulları, salgınla birlikte katlanılmaz hale geldi" ifadeleri yer aldı.

"Bize biçilen kaderi kabul etmiyoruz, geleceksizliğe ikna değiliz! Sosyal haklarımız için, adil bir ücret ve huzurlu bir gelecek için kimseye el açmayacağız" denilen açıklamada "Bugün, on yıllar önce Nazilerin ırkçı, ayrımcı politikalarına ve toplama kamplarına karşı çıkan öğrencilerin onurlu mücadelesi sayesinde ölümsüzleşti. Nazi iktidarının emriyle Çekyalı 9 öğrenci ve pek çok akademisyen 17 Kasım 1939'da mahkemeye bile çıkarılmadan idam edildi, 1200'den fazla öğrenci tutuklanarak toplama kamplarına gönderildi. Daha sonra bu acı günün anısına 17 Kasım, öğrenci kuruluşlarının çabası sayesinde Uluslararası Öğrenciler Günü olarak tanındı" diye kaydedildi.

Yıllara rağmen aynı kalan, hatta gittikçe büyüyen geleceksizlik, yoksulluk ve işsizlik düzenine tepki gösterilen açıklamada, "Biz bu ülkenin geleceği denen ama daha kendi geleceği olmayan milyonlarız. Bizim için zaten zor olan yaşam koşulları, salgınla birlikte katlanılmaz hale geldi. KYK bursumuz yetmediği için çalışıyorduk, iş yerlerimiz kriz sebebiyle kapandı ve artık çalışamıyoruz. Öğrenci evlerimizin kirasını oturmasak da ödemek zorundayız. İkinci öğretim harçlarımızı okula gitmesek de ödemek zorundayız. Derslere bağlanmaya çalışırken harcasak da, İnternet ve telefon faturalarımızı ödemek zorundayız" denildi.

'SOSYAL HAKLARIMIZI BİR YASA TEKLİFİYLE ALMAYA ÇALIŞTILAR'
"Hayatımız mağdur olmakla, ücret ödemekle, gelecek kaygısı duymakla geçiyor. Eğitim niteliksizleşiyor, eğitim paralılaşıyor, aradığımız eğitime ulaşılamıyor" diye belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Genç işsizliğin ülke tarihinde rekorlar kırdığı bu zamanlarda çözüm üretmesini istediğimiz yetkililer, daha geçen hafta okurken çalıştığımız kısa süreli işlerde sahip olduğumuz sosyal hakları bir yasa teklifiyle bizden söküp almaya çalıştı. Salgının yükü yetmedi, okullarımız bizi sınavda gözetleyebilmek için odamıza kamera kurmamızı istedi. Salgının yükü yetmedi, Milli Eğitim Bakanı 'Sistem çöküyorsa bu iyi bir şey, talep var demek ki' diyerek bizimle dalga geçmeye çalıştı. Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı, bir çocuk işçinin yüzüne ve acılarına gülümseyerek baktı, o bakışı tweet attı.

"Salgına rağmen değil, salgında bize yaşatılan mağduriyetler sebebiyle sokaktayız. Akademik takvim ve turizm gelirleri için geleceği hiçe sayılan ve sınava sokulan yüz binlerce liseli arkadaşımızın hakkını savunmak için sokaktayız. Yoksulluk ve geleceksizlik sebebiyle başka sıra arkadaşlarımız hayatına son vermesin diye sokaktayız."

'BİZE BİÇİLEN KADERİ KABUL ETMİYORUZ'
"Bize biçilen kaderi kabul etmiyoruz, geleceksizliğe ikna değiliz" diye kaydedilen açıklamada, "Sosyal haklarımız için, adil bir ücret ve huzurlu bir gelecek için kimseye el açmayacağız. Bize dikilen kefeni kabul etmiyoruz, yoksulluğun ve işsizliğin kıskacında can vermeyeceğiz! Sibel'in, Furkan'ın ve daha nice arkadaşımızın adını ve serzenişini unutmayacağız. Okullarımızın asıl sahibi biziz ama hangi şartlar altında eğitim göreceğimize dair söz hakkımız yok. Sınav sistemimiz, ders programımız, geleceğimiz söz konusu olduğunda fikir belirtme hakkımız yok" denildi.