Munzur Festivalinde gençlik paneli: Faşizmi yıkmak için ya örgütleneceğiz ya örgütleneceğiz
Munzur Festivali'ne katılan gençlik örgütü temsilcileri, "Göç, yoksulluk ve işsizlik" panelde sorunlar ve çözüm önerileri üzerine tartışma yaptı.
"Doğamızın ve irademizin gasbına izin vermeyeceğiz" şiarıyla düzenlenen 22'nci Munzur Kültür ve Doğa Festivali 4'üncü gününde devam ediyor. Program kapsamında Sanat Sokağı'nda "Göç, yoksulluk ve işsizlik" paneli gerçekleştirildi. Gençlik örgütü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen panelde, Yeni Demokrat Gençlik üyesi Ertan Çıta, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi üyesi Rezan Kağanarslan, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Müslüm Koyun, Sosyalist Gençlik Hareket üyesi Doğan Can Sarıtaş ve Emek Partisi (EMEP) Gençlik Meclisi üyesi Berkan Yeğin sunum yaptı.
ÇITA: İKİ YILDA 7 BİN GENÇ GÖÇ ETTİ
İlk sözü alan YDG üyesi Ertan Çıta, gençliğin en güncel sorununun politikleşme sorunu olduğunu söyledi, gençliğin popüler kültüre kaydırılmak istendiğini belirtti. Sistemin hedefinin gençliği yozlaştırmak ve benliğinden koparmak olduğunu kaydeden Çıta, Kürdistan'da en önemli sorunlardan birinin de gençlik göçü olduğuna dikkat çekti.
Çıta, "Dersim'de egemen iradeyle barışmayan, sisteme biat etmeyen bir halk gerçekliği var. Dersim gençliği köy yakmalarla, iskanla karşılaştı. Bugün daha farklı yöntemlerle bu göç meselesi karşımıza çıkıyor. Burası boşaltılmak isteniyor. Son iki yılda Dersim'de 7 bin genç göç etti. Geçmişte devletin açtığı davalarla, tutuklamalarla buradan göç ettirilen gençler, bugün ekonomik nedenlerle göç ediyor. Gençlerin iş imkanı sadece kafe ve marketler" dedi.
Çıta, gençliğin sorunlarının örgütlenme ve mücadeleyle çözülebileceğini dile getirdi.
KAĞANARSLAN: GÖÇ VE İŞSİZLİK TECRİTLE BAĞLANTILI
DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi Rezan Kağanarslan, Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan güçlerin Kürdistan'da özel savaş politikalarını devreye koyduğunu belirtti. Özel savaş politikalarının PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritten bağımsız olmadığının altını çizen Kağanarslan, tecritle gençlerin göçertilmesinin hedeflendiğini kaydetti. Kağanarslan, "Gençlerin göçmesi bütün toplumun çökmesidir. Kökünden kopartılan gençler çok daha kolay asimile edilebiliyor. Sistem Kürdistan gençliğinin yaşadığı kopuşla, yok olacağını biliyor. Kökünden koparılmış, tarihini bilmeyen gençlik, devrimci örgütlerde yer almıyor" ifadelerini kullandı.
Göçlerin planlanmış ve tasarlanmış politikalar olduğuna işaret eden Kağanarslan, "Savaş uçağı kaldıran bu zihniyetin gençliğe verebileceği hiçbir şey yok. İşsizlik ve yoksullukla gençlik kontrol edilmek isteniyor. Gençler üniversitelerden borçla mezun oluyor. Borçlandırılarak başka bir çıkışa yönelmesini engelliyorlar" dedi.
Gençliğin devrimci arayışının engellenmek istendiğini vurgulayan Kağanarslan, son günlerde Kürtçe halay gerekçesiyle yapılan gözaltı ve tutuklamaları hatırlattı. Kağanarslan, gençliğin kendi gücünün bilincine vararak, sorunlarına çözüm bulabileceğini vurguladı.
YEĞİN: BİRLEŞEREK MÜCADELE ETMELİYİZ
EMEP Gençlik Meclisi üyesi Berkan Yeğin de, okurken çalışan bir gençlik haline geldiklerini söyledi. Eğitimin giderek piyasalaştığını belirten Yeğin, tarikatların açtığı okulların devlet okullarıyla yarışır hale geldiğini söyledi. Mezun olduktan sonra "yoksulluk ücreti" aldıklarını ifade eden Yeğin, "İki milyona yakın çocuk, ucuz işgücü içinde çalışır hale geldi ve bu öğrenciler iş güvenliği alınmadan çalıştıkları için öldü. Bu değişimin koşullarını nerede arayacağız diye düşünmemiz gerekiyor. Yaşamak istediğimiz geleceğe nasıl yol alacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Bizler Kürdistan gençleri olarak aslında birçok alanda mücadele ediyoruz. Sadece halaylara değil dilimize de bir saldırı var. Anadilde örgün eğitim için mücadele etmemiz gerekiyor. Dünya gençliğiyle aynı sorunları kucaklayan ve merkezi bir program etrafında birleşerek, mücadele etmeliyiz" dedi.
KOYUN: MÜCADELE EDENLER VAR
SGDF Eşbaşkanı Müslüm Koyun da, Lenin'in ifadesiyle "ne yapmalı" sorusunun sorulması gerekiğini söyledi, ekonomik krizin derinleştiği, sefaletin, yoksulluğun halkların, ezilenlerin normu haline geldiğini hatırlattı. Dün Kürtleri, ezilenlerin, Alevileri katledenlerin bugün sokaktaki köpeğin canına kastetmek için meşruluk zemini aradığını belirten Koyun, "Bu dönemi tarifleyen tek şey zamanların en kötüsü olduğudur" diye ekledi. Fakat buna rağmen mücadele edenler de olduğunu hatırlatan Koyun, "Ne yapmalı sorusuna yanıt aramak zamanların en iyisini yaratma iradesini gösterenlerin varlığını ortaya koyuyor" dedi.
Rejimin asıl hedeflediği kesimin gençlik olduğunu belirten Koyun, faşist rejimlerin gençliği kazanmak çabalarına işaret etti. Mussolini ve Hitler'in özleminin gençliği kazanmak olduğunu, bugünkü faşist rejiminin de bunu esas aldığını söyleyen Koyun, gençliğin sorunlarını görmenin toplumun sorunlarını görmeye olanak sağlayacağını vurguladı.
Yoksulluk, karamsarlık, umutsuzluğun kampüslerde, KYK yurtlarında gençleri intiharlara sürüklediğini, bunun bireysel bir tepki olduğu aktaran Koyun, bu tepkinin düzene yöneltilmesinin mücadeleyi büyüteceğine ve intiharların önüne geçeceğine işaret etti.
"Sistemin gençlik üzerinde yarattığı en büyük etkilerden bir tanesi geleceksizliktir" diyen Koyun, kapitalist emperyalist sistemde, faşist bir rejimin iktidarda olduğu bir durumda gelecek beklenilemeyeceğini söyledi. Maarif eğitim model ile tarikat ve cemaatlerin dindar, gerici bir sistem kurmasının, MESEM'lerle ucu iş gücü üzerinden liberal hegemonyanın inşa edilmesinin amaçlandığını söyleyen Koyun, "Rejim yaratmış olduğu krizin karşısında gençleri ne yapmalı sorusundan ziyade dua etme yoluyla bundan kurtarmaya çalışıyor. Bir yandan üniversitelerde, liselerde gericiliği örgütlenmeye çalışıyor. Bunu ortaokul düzeyinde bütün okulları imam hatipleştirerek yapıyor" diye ekledi.
'BU DÜZENİ YIKMALIYIZ'
Bu yöntemle rejimin, tıpkı kendi Alevi'sini, Kürt'ünü yarattığı gibi kendi gençliğini yaratmak istediğini belirten Koyun, "En başta söyledim ne yapmalı sorusuna odaklanmak lazım. Bu konuda Marx'ın 11. tezi bize ön ayak olur. 'Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumladılar, ama aslolan onu değiştirmektir' der Marx. Var olan sorulardan şikayet ederek, ama bireysel acılarını, ama bireysel sancılarını kendine hedef alarak değil, toplumun içerisinde yaşayan bir birey ve toplum karşısında sorumluluğu olan gençler, toplum karşısında, emekçilerin, ezilenlerin karşısında sorumluluk bilinciyle hareket etmeli, mücadele etmeli, bu düzeni yıkmanın araçlarıyla hareket etmeliyiz. Bir şeyleri inşa etmek değil, emekçilerin ve ezilenlerin aç kalmadığı, yoksul olmadığı bir düzen istiyoruz. Böyle bir düzen ancak bu var olanı yıkmaktan geçer" diye konuştu.
'ÇOCUĞUM MÜCADELEDEN UZAK DURSUN DEMEMELİYİZ'
Paneli izlemek için gelenlerin çoğunun genç olmadığını söyleyerek, ailelere seslenen Koyun, barınma krizi dönemin gençlik olarak sokaklarda eylem yaparken, fiili meşru mücadele alanlarını kullanırken polisin ailelerini arayarak örgütlü mücadeleden uzaklaştırmaya çalıştığını hatırlattı. Paneli izlemek için gelenlere seslenen Koyun, "Açlığın ve yoksulluğu gören aileler, bu açlığın ve yoksulluğun esas sorumlularına karşı mücadele eden gençlerin yanında olmalı. Çocuğum mücadeleden uzak dursun taktiğinden ziyade, bu rejimle mücadele eden ailelerin de gençlerin de tek bir cepheden mücadele etmesi gerekmektedir" dedi.
Örgütsel bir mücadele perspektifini yerleştirmenin önemine vurgu yapan Koyun, "Bugün bu topraklarda gençliği KYK yurtlarında intihara sürükleyenler, Kürtleri katledenler aynıdır. Bugün dışarıdaki bir hayvanın yaşamına göz dikenlerle Hande Kader'i katledenler aynıdır. Madem aynı bir cephe var karşımızda, bunların karşısında biz de aynıları örgütlemeyi esas almalıyız. Yani madem karşımıza örgütlü bir güç olarak faşizm var, biz de örgütlü güç olarak karşılarına çıkmalıyız" diye konuştu.
Bölük, pörçük, sekter davranışlardan uzak durularak birleşik zeminde örgütlenmeye önem verilmesi gerektiğine işaret eden Koyun, kadın özgürlük mücadele cephesinin bu kapsamda örnek alınması gerektiğini söyledi.
'FAŞİZMİ YIKMAK İÇİN YA ÖRGÜTLENECEĞİZ YA ÖRGÜTLENECEĞİZ'
Gençlik olarak örgütlenemedikleri yerde uyuşturucu baronların, tarikatların, cemaatlerin örgütlendiğini vurgulayan Koyun, umut taciri olarak nitelendirdiği CHP'nin umut olarak sunulmasına da tepki gösterdi. Umudu yaratanın direnen Kürt halkı, Aleviler, gençler, kadınlar olduğunu söyleyen Koyun, "Biz umudumuzu kendi gücümüzden alıyoruz. Biz umudumuzu bütün yasaklara karşı gençliğin birleşik mücadele zemininden alıyoruz. Bugün ekmeğimize göz dikenler yarın varlığımıza, geleceğimize göz dikecekler. Sokaktaki hayvana göz dikiyorlar. Bunları ortaklaştırmak lazım. Farklı zeminlerde okumamak lazım. Yoksulluk, sefalet, açlık tek başına ayrı ayrı şeyler değil. Bunların karşısında örgütlü mücadele esastır. Faşizmi yıkmak için ya örgütleneceğiz ya örgütleneceğiz. Halayımızı örgütlenme ataklarımızdan sonra gelen o görkemli günün gölgesinde çekeceğiz" dedi.
SARITAŞ: SALDIRILARA KARŞI BİR ARAYA GELELİM
Sosyalist Gençlik Hareketi üyesi Doğan Can Sarıtaş da, gençliğe yönelik saldırılara karşı bir araya gelinmesi gerektiğini vurguladı. Sarıtaş, şunları belirtti: "Barınamıyoruz eylemlerinde nasıl birleştiysek yine dalga dalga birleşeceğiz. 68'in devamıyız. Bu şekilde yine tarihi birlikte kurabiliriz."
Panel, soru-cevap bölümünün ardından son buldu.