MLKP/Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı Komünist Kadın Örgütü'nden çağrı
MLKP/Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı Komünist Kadın Örgütü, "8 Mart dünya emekçi kadınlar günü vesilesiyle başta genç kadınlar olmak üzere bütün işçi emekçi kadınları, LGBTİ+'ları erkek egemen burjuva düzene karşı 'Vardık varız varolacağız' şiarını yükseltmek ve kendi varlık hakkını kazanmak için Komünist Kadın Örgütümüz saflarında örgütlenmeye, komünist kız kardeşleriyle omuz omuza direnmeye, kadın devrimini büyütmeye çağırıyoruz" dedi.
Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP)/Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı Komünist Kadın Örgütü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken "Kadın devriminde özneleşmeye, toplumsal devrimi büyütmeye" başlıklı bir açıklama yayımladı. Faşizme, erkek egemen kapitalist sisteme, her türlü gericiliğe karşı eşitlik ve özgürlük için dağlarda, şehirlerde, cephelerde savaşan; mücadeleci kadınları, hapishanelerde direnişi büyüten devrimci, sosyalist, komünist, yurtsever kadınların selamlandığı açıklamada, "Kürdistan'dan Türkiye'ye, tüm yerkürede emeği, eşitliği ve özgürlüğü için sokaklarda, dağlarda direnişi, savaşımı büyüten kadınları selamlıyor 8 Martlarını kutluyoruz" denildi.
'ONLARIN YARATTIKLARI DEĞERLERİ YÜKSELTECEĞİZ'
MLKP/Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı Komünist Kadın Örgütü'nün açıklaması şöyle devam etti: "8 Mart'a direniş ruhu kazandıran New Yorklu dokuma işçisi yüzlerce kadının yarattığı mücadele gücü bugün de sokaklarda milyonlarca kadının direnişinde, özgür dağlarımızda işgalci sömürgeciliğe karşı destansı savaşımda büyüyor. Devrim mücadelesinde ölümsüzleşen Roza Lüksemburg'dan Clara Zetkin'e, Saralardan, Berçem Renaslara, Saryalara, Aynurlardan, Cerenlere, Evîn Goyîlere, Zelal Zagroslara... Adını burada sayamadığımız yıldızlaşanlarımıza ve onların omuzlarında yükselen onurlu mirasımıza bağlılık sözü veriyor ve onların yarattıkları değerleri yükselteceğimizi belirtiyoruz.
'KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VE KAZANIMLARININ TOPYEKÜN İMHASINA GİRİŞTİLER'
"AKP/MHP faşist rejimi; Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da cinsiyetçi politika ve uygulamalarıyla kadınlar üzerinde baskı ve tahakküm araçlarını her geçen gün daha fazla arttırıyor. Kadına dönük katliam, taciz ve tecavüzlerle açtıkları savaşla, kadınları tarihten silmeye çalışıyorlar, ekonomik krizin bedelini yoksulluk ve açlıkla, şiddetle kadına ödetiyorlar. Faşist şeflik rejimi erkek egemenliğinin en gerici faşist blokunu oluşturmuş durumda. Başta kadınlara, LGBTİ+'lara yönelik tarihinin en kapsamlı saldırılarını gerçekleştiriyor. Tarikatlar eliyle çocuk istismarını, tecavüzünü yaygınlaştırırken, makul aile politika ve uygulamalarıyla cinsiyetçi politikalarını bütün topluma yaymaya çalışıyor. Toplumu politik islamcı temelde yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Kürdistan'da özel olarak uyguladıkları envai çeşit özel savaş politikalarının temel hedefinde en başta kadınlar yer alıyor. Çünkü Kuzey Kürdistan'da gelişen kadın özgürlükçü kazanımlar AKP/MHP ve HÜDAPAR'ın, politik islam rejiminin makul aile planlarını bozan, cinsiyetçi politikalarını hayata geçirmelerine engel olan bir yerde duruyor. Bu yüzden bütün bu kazanımları yok etmek için kadın özgürlük mücadelesi ve kazanımlarının topyekün imhasına giriştiler.
'KADINLAR MÜCADELENİN ÖZNESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR'
"Erkek egemen AKP/MHP faşist iktidarının en çok korktuğu ve bundandır ki sürekli saldırılarla yok etmeye çalıştığı örgütlü kadın iradesidir. Sömürgeci, işgalci Türk devleti Kürt halkına, destanlar yaratan Kürt kadınına saldırıda sınır, hukuk tanımıyor. Rojava kadın devriminin büyüyen ışığı, sömürgeciliğin kabusu olmaya devam ediyor. En düşkün, en ahlaksız kirli savaş yöntemlerini kullansalar da, öncü kadın devrimcileri suikast saldırılarıyla hedef alsalar da kadın devrimini boğmaya güçleri yetmiyor. Dünya çapında iktidarda bulunan erkek egemen faşist rejimlerin ilk gerçekleştirdikleri cinsiyetçi politika ve uygulamaları kadın özgürlük mücadelesi ve kazanımlarına saldırmak ve can bedeli elde edilen kadın kazanımlarını yok etmek olmuştur. Bütün bu saldırılara rağmen kadınlar yılmadan sokakları, direniş mevzilerini dolduran en dinamik güç olmaya devam ediyorlar. Sadece kadın özgürlük gündemlerinde erkek egemen burjuva iktidarların cinsiyetçi politikalarına karşı değil toplumsal mücadelenin her kulvarında öncü pozisyonda direnen, mücadele eden, savaşan kadınlar var. Kadınlar işçi grevlerinin en aktif direnişçileri olarak kapitalist patronlara karşı mücadele ediyorlar. Yine ulusal kurtuluş mücadelelerinde, emperyalist işgal ve savaşlara karşı, sömürü altında bulunan topraklarını savunmak için inkar edilen kültürlerini, dillerini yaşatmak için ulusal bağımsızlık mücadelesi veren kadınlar mücadelenin öznesi olmaya devam ediyorlar.
'KOMÜNİST KADINLAR NİTELİĞİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDİYOR'
"İşgalci sömürgeci burjuva Türk devletine karşı savaşan Kürt kadınları on yıllardır yürüttükleri direnişle bütün dünya ezilen kadınlarına esin kaynağı olmaya devam ediyorlar. YJA/STAR gerillaları öncülüğünde PKK gerillalarının Medya Savunma Alanlarında, işgalci sömürgeciliğe karşı yürüttükleri savaşım politik askeri mücadelede, kadının erkek egemen sömürgeciliğe karşı savaşım kapasitesini ve iradesini ortaya koyuyor. Toplumsal yaşamın her alanında, siyasetin merkezinde yer alan devrimci kadınlar politik mücadelenin aktif özneleridirler. Kadınların kazanılmış haklarının savunulması için her alanda mücadele eden devrimci sosyalist, yurtsever kadınlar, kadın özgürlük mücadelesinin en temel aktörleridirler. Politik askeri savaşımın zora dayalı mücadele mevzilerinde kentlerde, dağlarda yer alan, savaşan komünist kadınlar niteliği yükseltmeye, savaşımı büyütmeye devam ediyorlar.
'MÜCADELE KADINLARIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜNDEN GEÇMEKTEDİR'
"Kadınlar 21. yy dünyasında en güçlü toplumsal dinamik ve öncü olma pozisyonunu koruyor ve sürdürüyor. Bölgemizde, İran'da Doğu Kürdistan'da Kürt kadın Jîna Mahsa Emînî'nin faşist molla rejimi tarafından katledilmesi ardından gelişen 'Jîn, jiyan, azadî' direnişi kadınların öncülüğünde çok büyük bir toplumsal ayaklanma açığa çıkarttı. Jin, jiyan, azadî eylemlilikleri de çok net bir şekilde göstermiştir ki 21. yy kadın devrimleri yüzyılıdır. Dünya halklarının düşmanı emperyalist sistemlere karşı ezilen kadınların isyanı küresel bir karakter almış ve dalga dalga büyümektedir. Bu nedenle 8 Martların dünden bugüne yüklendiği anlam ataerkil kapitalist sistemlere, işgalci, inkarcı sömürgeciliğe ve faşizme karşı küresel direniş, mücadele, özgürlük savaşımıdır artık. Karşımızda tepeden tırnağa örgütlü erkek egemen bir sistem var ve bütün topluma sirayet etmiş durumda. Kadının özgürleşmesi için bireysel kurtuluş öngörülemez. Kadının özgürleşmesi toplumsal kurtuluştan geçmektedir. Emperyalist kapitalizmin ve faşist şeflik rejiminin erkek egemen saldırılarına, kadın emeğinin, bedeninin kapitalist sömürüsüne, erkek egemen sömürüsüne, erkek ve devlet eliyle gelişen şiddete karşı mücadele de kadınların örgütlülüğünden geçmektedir.
'İŞÇİ, EMEKÇİ, MÜCADELECİ KADINLARA KUTLU OLSUN'
"Bu savaşımımızda kadın yoldaşlığının ve dayanışmasının gücüyle zafere ulaşacak olan, kadın devrimimizdir. Kadın devriminin zaferi, tepeden tırnağa karşımızda örgütlü bir şekilde duran erkek egemen kapitalizme karşı örgütlenmekten ve örgütlülüğü büyütmekten geçmektedir. 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü vesilesiyle başta genç kadınlar olmak üzere bütün işçi emekçi kadınları, LGBTİ+'ları erkek egemen burjuva düzene karşı 'Vardık varız varolacağız' şiarını yükseltmek ve kendi varlık hakkını kazanmak için Komünist Kadın Örgütümüz saflarında örgütlenmeye, komünist kız kardeşleriyle omuz omuza direnmeye, kadın devrimini büyütmeye çağırıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bütün işçi emekçi, mücadeleci kadınlara kutlu olsun. Jîn, jiyan, azadî! Yaşasın kadın devrimi yaşasın sosyalizm!"