2 Ekim 2024 Çarşamba

Medyada nefret dili Meclis gündeminde

Hrant Dink Vakfı'nın hazırladığı rapora göre 2019 yılında Türkiye'de yazılı basında nefret söylemini içeren 4 bin 364 haber ve köşe yazısı tespit edildi. HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, verdiği soru önergesiyle yazılı, görsel ve sosyal medyada kullanılan aşağılayıcı, düşmanlaştırıcı ve ayrımcı dili Meclis gündemine taşıdı. 

Türkiye'de yazılı, görsel ve sosyal medyada pek çok kez farklı etnik ve dini gruplara, kadınlara, LGBTİ+'lara, mültecilere, yabancı uyruklu kişilere yönelik aşağılayıcı, düşmanlaştırıcı ve ayrımcı bir dil kullanılıyor. 

Bu söylemlerin bir sonucu olarak da ırkçı ve cinsiyetçi saldırılar yaşanıyor. Cinsiyetçi, ırkçı ve nefret söylemlerinin cezasız bırakılması da, saldırıların artmasına neden oluyor.

Hrant Dink Vakfı tarafından hazırlanan Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem 2019 Raporu’nun verilerine göre Türkiye’de yazılı basında farklı etnik, dini ve ulusal kimliklere yönelik günde 17’den fazla 2019 yılının toplamında ise nefret söylemi içeren 4 bin 364 haber ve köşe yazısı tespit edildi. Yine raporda 80 farklı grup hakkında 5 bin 515 nefret söylemi içeren bu metinlerden 2 bin 160’ının köşe yazılarından, 2 bin 99’unun haberlerden ve geri kalanın basın arşivi sayfaları, dosyalar, okur sayfalarında yer verilen yazılar, kitap tanıtımı/değerlendirmesi yazıları ve benzeri metinlerden oluştuğu belirtiliyor. Nefret söylemlerinin yüzde 49’unun ulusal yüzde 51’inin ise yerel gazeteler tarafından üretildiği ifade ediliyor. 

Rapora göre, incelenen metinlerde ilk sırada 803 yazıda Ermeniler dönük nefret söylemi yer alırken, Suriyelilere 760, Yunanlara 754, Yahudilere 676 ve Rumlara yönelik ise 603 yazıda nefret söylemi yer alıyor. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, medyada kullanılan nefret söylemlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Erson’un yanıtlaması için soru önergesi verdi. 

Gülüm, şu soruları yöneltti: 

"Bahsi geçen kesimlere yönelik nefret söylemleri nedeniyle ilgili basın ve yayın kuruluşlarına veya kişilere dönük herhangi bir cezai yaptırım uygulanmış mıdır? Hangi basın ve yayın kuruluşuna veya kişilere ne tür cezai yaptırımlar uygulanmıştır?
Yazılı, görsel ve sosyal medyada yer alan nefret söylemlerindeki artışın uygulanan cezasızlık politikasıyla ilgili olduğunu düşünüyor musunuz? Medyadaki söz konusu nefret söylemlerini önlemek Bakanlığınızın görevi değil midir?
Hükümetin kullandığı siyasi dil ve yürüttüğü güvenlikçi politakaların medyada yer alan nefret  söylemlerinin önünü açtığını düşünyor musunuz? Bakanlık olarak medyanın bu dilinden sorumluluk duyuyor musunuz?
Medyada hükümete karış yapılan en ufak eleştiriler dahi soruşturma konusu olabiliyorken muhalif ve diğer farklı kesimlere yönelik kullanılan ayrımcı ve düşmanlaştırıcı söylemlere karşı neden duyarsız kalınmaktadır?
Türkiye’de farklı etnik ve dini gruplara, kadınlara, LGBTİ+’lara, mültecilere ve diğer kesimlere yönelik yazılı, görsel ve sosyal medyada kullanılan nefret söylemlerinin önlenmesi için yürütülmekte olan herhangi bir çalışmanız bulunmakta mıdır?"