3 Ekim 2024 Perşembe

Mahkemenin Suruç davasında 'takipsizlik' kararı ile koruduğu Abdullah Ömer Arslan kim?

Abdullah Ömer Arslan, Suruç katliamının ardından Amara Kültür Merkezi'nin önünde halk tarafından yakalandı. Çantasından El Nusra bayrağı çıktı. Ancak polis tarafından serbest bırakıldı. Ailelerin, sosyalist gençlerin ve avukatların ısrarlı mücadelesi ile açılan davada "tanık" olarak ifadesi alındı. Dün görülen duruşmada ise "takipsizlik" kararı ile korundu.

Suruç katliamı davasının kilit isimlerinden biri olan Abdullah Ömer Arslan hakkında, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmada takipsizlik kararı verildi.

Peki kimdir bu Arslan?

Katliam günü olan 20 Temmuz 2015 gününe gidelim.

33 devrimcinin katledildiği patlamanın ardından Amara Kültür Merkezi'nin önüne motosikleti ile gelen bir kişi, şüpheli davranışları nedeniyle halk tarafından fark edilip, alıkonuldu. Üzerindeki tüm eşyalar kayıt altına alınan kişi, daha sonra polise teslim edildi. Polis, söz konusu şüpheliyi Amara Kültür Merkezi'ne soktu. Görgü tanıklarına göre, sakalları kesilerek tipi değiştirilen kişi, polis tarafından hızla uzaklaştırıldı. Uzun süre ortalıkta görünmedi, imamlık yaptığı köye dönmedi. 

 

Şüphelinin üzerinde çıkan belgeler dikkat çekiciydi. "Abdullah Ömer Arslan" adına bir kimlik ile bir sürücü belgesi çıktı. Buna göre, "12563669198" T.C. kimlik No'lu Arslan, 19 Haziran 1994 doğumlu ve Konya Meram nüfusuna kayıtlıydı. Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre, ailesinin ve kendisinin adresi Ankara'nın Gölbaşı ilçesiydi.

Kimlik ve sürücü belgesinin gerçek olduğu ortaya çıktı. Katliam yerine gelen Abdullah Ömer Arslan'dı. 

Arslan'ın sırt çantasında çıkan diğer belgeler de dikkat çekici.


"Türkiye Büyük Millet Meclisi" logolu bir zarf ile Urfa Halfeti'deki Ziraat Bankası'nda 16 Haziran 2015 tarihinde açılan banka hesap cüzdanı da vardı.

Arslan'ın Halfeti'nin Gürkuyu köyünde imam olarak görevli olduğunu belirten bir kimlik de bulunuyordu.

"Furkan Genç" adlı dergi de çantada çıkanlar arasındaydı. "Aralık 2014" tarihli derginin kapağında "Engeller inananları yıldıramaz" manşeti vardı.

"El Nusra bayrağı" olarak bilinen siyah bayrak ile "Kur'an-ı Kerim başlama duası" ve "Halil İbrahim Al Ansari" yazılı esans kesesi Arslan'ın üzerinden çıkanlar arasındaydı.

Suruç İçin Adalet Platformu, Abdullah Ömer Aslan'ın ifadesinin alınması, ailesi ve ilişkilerinin araştırılması için sayısız başvuru yaptı.

Çünkü bu şahıs "kilit"ti.

Davanın sanıklarından Yakup Şahin'in, Ankara Katliamı Davası'nda verdiği ifade de Abdullah Ömer Arslan'ın canlı bomba Abdullah Alagöz ile ilişkisini doğruluyordu. Yakup Şahin, canlı bomba Abdullah Alagöz'ün bir motosikletle Suruç'a getirildiğini anlatmıştı. İfadesi şöyleydi:

Y.Ş.'nin ifadesi şöyle: "H.İ.D ile tanıştıktan bir süre sonra ben kendisinin IŞİD'e çalıştığını anladım. Suruç'taki patlamadan 3-4 gün sonra H.İ.D araç kullanıyordu. Ben kendisine 'Abi Suruç işi nasıl olmuş' diye sordum. Bana 'Oğlum Suruç'u biz yaptık' dedi. 'PKK'lılar hak etti bizde yaptık' dedi. Ben de kendisine 'Nasıl yaptınız?' diye sordum, bana 'Gaziantep Elbeyli'den bir kişi üstünde yeleği ile geçti, D.B canlı bombayı gönderdi. Biz Gaziantep'de bir gece misafir ettik. Daha sonra motosikletle Suruç'a gönderdik. Onlar da orada patlattı" dedi. Motosiklette kimin olduğunu bana söylemedi."

Abdullah Ömer Arslan da olay yerinde motosikleti ile halk tarafından yakalanmıştı. Suruç ailelerinin avukatlarının ısrarlı talepleri sonucunda 24 Kasım 2018 tarihli duruşmada SEGBİS ile "tanık" sıfatı ile "ifade" verdi.

Duruşma salonuna bile getirilmedi.

Sonunda da dün Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verildiği "takipsizlik" kararı ise soruşturma ve dava dışı bırakıldı.