23 Kasım 2024 Cumartesi

Liselerdeki taciz tesadüf değil - YAREN TUNCER

Lisede özgürleşmek isteyen genç kadınlara yönelik taciz, tam da bu nedenle yaygındır. Erkek egemen sistem ise bu ve daha fazla nedenden dolayı tıpkı Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde ve nicelerinde olduğu gibi tacizci öğretmeni korur. İdare, tacizci öğretmenle aynı saftadır. Her sabah liseli kadınların etek boyunu teftiş eden aynı okul idaresi, "Pantolon giyseydin de tacize uğramasaydın", "sevgilinin yanına oturdun diye aileni çağırır" çünkü liselerde idare, iktidarın yansımasıdır.
Taciz, bazı sapkın erkeklerin bazı sapkın eylemleri değil yaygın bir erkek davranışıdır. Tacizci sadece cinsel arzularını tatmin etme motivasyonuyla hareket etmez aynı zamanda kendi iktidarını da pekiştirir.
 
Taciz sokakta, evde, fabrikada, ofiste ya da okulda kısaca hayatın her alanında karşılaştığımız bir şiddet biçimidir. Erkek egemenliğinin kendini toplumda yeniden ve yeniden üretmesi için kadınların ve erkek olmayan cinslerin tahakküm altında tutulmasıdır. Özünde her şiddet biçimi gibi erkek cinsinin kadını hapsetmek istediği sınırları ve geleneksel kadınlık rollerini anımsatmayı barındırır. Öyle ki kadın bazen maçta karşı takım ile özdeşleştirilir ve cinsiyetçi küfür ve niteleme ile aşağılanır, bazen de yuvayı yapması gereken dişi kuş ile tanımlanır ve 'yuvayı yapmama' hali doğrudan cezalandırılır. 
 
Erkek egemen sistem her türlü şiddet biçimi ile yaşamın her alanında var olan kadınlara ikinci cins olduklarını ve erkeğin bekası için var olduklarını hatırlatır. Liseler de bu geleneksel rollerin yeniden üretimi için iş, ev, sokak gibi bir alandır. Örneğin erkek devlet ve iktidarlar tarafından lise müfredatı özenle seçilir. Bilimden uzak, cinsiyetçi ve şovenizm dolu kitaplar, genç kadınların ne giydiğinden sesinin tonuna kadar bir dizi kurallar, nasıl konuşulması gerektiğinin ve makbul kadın olmanın öğretildiği yeni bir üretim olanıdır liseler. Yüksek duvarlar, teller, bir gardiyanın yaptığından çok da farklı bir şey yapmayan nöbetçi öğretmenler ile birlikte genç kadınlar için kamp gibidir.
 
Bu nedenle liselerdeki tacizci öğretmenler sorunu sadece duyulan olaylarla sınırlıymış gibi algılanmakta yani istisna bir durum gibi gösterilmektedir ancak sorun oldukça yakıcı ve sistematiktir. Nasıl ki biyoloji derslerinde kadın bedeni sırmış gibi yüzeysel geçilip; bedenimizin 'ayıp' olduğu anlatılmak isteniyorsa aynı kadın bedeni cinsel obje olarak da kodlanıyor erkek aklına.
 
Peki neden?
 
Çekirdek ailede çocuk bakmamız, kocamızı hoş etmemiz, erkeğe ve aileye muhtaç olduğumuz söyleniyor. Çünkü iktidar, evde olan ve emeği, bedeni sömürülen kadınlara ihtiyaç duyuyor. Biliyor ki bu sistemin ayakta tutan temellerden biri de kadının sömürülmüş bedeni, emeği ve cinselliğidir. Şiddet ise bu temeli sağlamlaştırmanın aracıdır. Taciz ve diğer cinsel şiddet, kadının iradesinin yok sayıldığı, cinselliğinin, bedeninin kendine ait olmadığını, erkeğin kadın üzerinde her türlü hakka sahip olduğunu anlatır. Özellikle lisede özgürleşmek isteyen genç kadınlara yönelik taciz, tam da bu nedenle yaygındır. Erkek egemen sitem ise bu ve daha fazla nedenden dolayı tıpkı Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde ve nicelerinde olduğu gibi tacizci öğretmeni korur. İdare, tacizci öğretmenle aynı saftadır. Her sabah liseli kadınların etek boyunu teftiş eden aynı okul idaresi, "Pantolon giyseydin de tacize uğramasaydın" der ya da "sevgilinin yanına oturdun diye aileni çağırır" çünkü liselerde idare, iktidarın yansımasıdır. Bundan dolayı neredeyse her lisenin idaresi özenle seçilmiş AKP'li öğretmenlerden oluşur. Her lisede muhalif, sosyalist öğretmenler, öğrenciler hatta çalışanlar üzerinde özel bir baskı oluşturulur. Bir lise müdürünün, sarayın savcılarından, hakimlerinden farkı yoktur. Ancak tacizciyi, tecavüzcüyü, kadın katillerini koruyan sarayın 'adamları' yenilecekler.
 
Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde başkaldıran öğrenciler, yükselen kadın öfkesinin sadece küçük bir damlasıdır. Kadınların eşit, sömürüsüz bir dünyanın gerçekliğini haykıran sesi, tacizci öğretmene yaptırım uygulanması gibi en ufak bir isteği dahi erkek egemen aklın saldırısına uğruyor ancak kadınlar vazgeçmiyor. Genç kadınlar liselerde tacizci öğretmenleri ifşa ediyor, başkaldırıyor, örgütleniyor, özsavunma haklarını kullanıyor. Kısacası kadınlar yılmayacaktır çünkü kadın özgürlük mücadelesi her bir kadının yaşam mücadelesiyle temelden bağlıdır.