3 Ekim 2024 Perşembe

Kobanê davası avukatları: Deniz Poyraz davasında olacağız

Kobanê davasında söz alan avukatlar, HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik saldırıda Deniz Poyraz'ı katleden faşist Onur Gencer'in 29 Aralık'da görülecek davasına katılacaklarını ve bu yüzden haftaya görülecek duruşmalarda olmayacaklarını belirtti. 

IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21'i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası'nın 8. duruşması verilen bir günlük aranın ardından 4. gününde Sincan Hapishane Kampüsü'nde görülmeye başladı.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına dava avukatları, yargılanan siyasetçilerin yakınları ile HDP Milletvekilleri, Ankara il ve ilçe örgütü üye ve yöneticileri katıldı. Sincan Kapalı Hapishanesi'nde tutuklu bulunan siyasetçiler ile tutuksuz yargılanan yazar Gülfer Akkaya duruşma salonunda hazır bulunurken, diğer hapishnanelerde tutulan siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesi'nde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.

'DENİZ POYRAZ'IN KATLİAM DAVASINA KATILACAĞIZ'
Verilen aranın ardından duruşma savunmasını bitiren HDP eski MYK üyesi yazar Gülfer Akkaya'nın avukatı İbrahim Ergün'ün savunmasıyla devam etti. Duruşma periyotlarının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Ergün, "Bu tutum nedeniyle sıkışıklık oluştuğu için tutuklu arkadaşlarımız kendini anlatma fırsatı bulamıyor. Avukat arkadaşlarımız Deniz Poyraz'ın katliam davasına katılacağı için ve avukatların burada olması mesleki açıdan mümkün olmadığı için biz de önümüzdeki haftaki duruşmalara bu nedenlerle katılamayacağız" ifadelerini kullandı.

'TALİMATLA YAZDIRILAN METİNLER ÖNÜMÜZE KONDU'
"3 bin 500 sayfalık kağıt tomarı ve kopyala yapıştır ifadelerle kabartılan dosya hacmi nedeniyle de olanaksızdır" diye konuşan Ergün, "Bu nedenle bu kağıt tomarının varlığı bile hukuksuzluktur. Hukuki bir bağ kurulmadan birçok kez tekrarla ceza istenmektedir. Birkaç cümlelik sosyal medya paylaşımlarıyla başka ülkede, başkaları tarafından işlenen suçlarla yargılanıyorlar. Talimatla yazdırılmış metinler yargılamaya büründürülerek önümüze konmuştur. Sadece müvekkilim açısından bakıldığında bile iddianamenin iadesini zorunlu kılar" diye belirtti.

'MÜŞTEKİLERİ HABERİMİZ OLMADAN DİNLİYORSUNUZ'
Savcılığın 4 yıl arayla 2 kez MYK toplantısının yapılıp yapılmadığını ve kimlerin katıldığını sorduğunu hatırlatan Ergün, şöyle devam etti: "Buna cevap bile gelmeden iddianame hazırlanıyor. Bu tarihlere baktığınızda Gülfer Akkaya'nın yurt dışında olduğunu göreceksiniz. Bu iddianamenin iadesi hukuki bir zorunluluktur. Delillerin dosyada olmaması nedeniyle iddianameyi iade etmeliydiniz. bunu yapmadığını gibi savcının yerine geçerek delil üretiyorsunuz. Müştekileri haberimiz olmadan talimatla dinliyorsunuz. Tüm yargılananlarla ilgili nasıl birbiriyle 2 zıt temelin olduğunu sormadınız bile. Azmettirme ve iştirakın nasıl bir arada olduğunu sormadınız bile."

'YARGILAMANIN HUKUKA UYGUN OLMADIĞINI BİLİYORSUNUZ'
Savunmayla ilgili tüm mikrofon ve SEGBİS kayıtlarının açık olması gerektiğini belirten Ergün, "Sorma ve sorulara cevap olma hakkımız kullandırılmadı. Bu aşamadaki usullerin hepsi hukuka aykırıdır. Bize usulsüz sorulara karşı cevap verme hakkı tanınmadı. Hukuka aykırı hiçbir soru delil olarak kullanılamaz. Müşteki vekili sıfatıyla salona alınmış olmaları, onlara soru sorma hakkını vermez. Özellikle tüzel kişiler maddi zararları doğrultusunda soru sorabilir. Tüm bunlar davanın bu aşamasında adil bir yargılama yapılmadığını göstermeye yeterlidir. Yargılananlara somut hiçbir şey sormuyorsunuz. Çünkü yargılamanın hukuka uygun olmadığını biliyorsunuz. Sadece 'Ne düşünüyorsunuz, bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?' diye sordunuz" diye konuştu.


'İLLİYET BAĞI YOK'
İddianamenin gizli eller tarafından hazırlandığına işaret eden Ergün, "Bu imzasız talimatlar dosyaya nasıl girmiştir? Bu korsan belgeleri dosyaya ekleyenler ve bunu kabul edenlerin meslekte kalmaları hukuka aykırıdır. Adil bir yargılama hatta yargılama yoktur. Aynı hukuksuzluklar devam ediyor. O yüzden AİHM Demirtaş kararını hatırlatmak istiyoruz. MYK açıklamalarıyla çeşitli yerlerde işlendiği iddia edilen suçlar arasında bir illiyet bağı yoktur. İlliyet bağı olmadığı gibi nedensellik bağı da yetersizdir. Hiçbir çağrı şiddet çağrısını içermemektedir. IŞİD'in Kobanê'de yaptığı barbarlığa karşı çağrılar yapıldı" dedi.

'HDP TÜRKİYE MECLİSİNE KADIN KOTASI KOYDU'
Söz alan dava avukatı Maviş Aydın, dosyadaki tüm hukuksuzluklara ilişkin beyanları tekrar ederek, duruşma periyotları arasındaki bir haftalık sürecin imkansız bir takvim olduğunu ve tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Kadın mücadelesinin mahkeme salonlarına sıkıştırılmaya çalışıldığına işaret eden Aydın, "Bu politikanın sonucu buradaki kadınların yargılandığıdır. HDP Türkiye meclisine kadın kotası koymuştur. Yargılamaya çalıştığınız ideolojinin ne olduğunu kadın başlığıyla özetlemek istiyorum. Buradaki kadın vekillerimizin hepsinin sanık sandalyesinde oturmayacağını biliyoruz. HDP der ki, kadınlar yerel yönetimlere doğrudan katılır, kadın mücadelesi yürütür, kadınların yaşadığı eşitsizliğe karşı mücadele eder. Tüm müvekkillerimiz bu ideolojiyle siyaset yapıyordu. Dosyadaki 21 tutukludan 12'si kadın. HDP çatısında çalışma yürüten kadınların azmi sonucunda TBMM'de kadın katılımı yüzde 19. Mücadele sayesinde bugün oldukça önemli bir kazanım elde edildi. Müvekkilimiz de bu dosyada siyaset yapmış aktörlerden biridir" ifadelerini kullandı.

'KADIN KAZANIMI OLARAK EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ YARGILANIYOR'
Aydın, yargılanan isimlerin demokratik siyaset alanında söz söylemek için mücadele yürüttüğüne ve bazı bedeller ödemek zorunda kaldığına dikkat çekti. Aydın, "Diğer tüm kadınlar gibi müvekkil Gülfer Akkaya da siyasi aktörlerden biridir ve birçok şiddetin yanı sıra yargı şiddetine de maruz kalmaktadır. 8 Mart eylemlerine katıldığı için yargılanmak erkek-devlet zihniyetinin bir sonucudur. Bu müdahalenin sonucu olarak bir kadın kazanımı olan eşbaşkanlık sistemi yargılanıyor" diye konuştu.

'İZMİR'DE 3 GENÇ JİTEM TARAFINDAN  YAKILARAK ÖLDÜRÜLDÜ'
İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine dikkat çeken Aydın, artan kadın katliamlara vurgu yaptı. HDP çatısı altında siyaset yürüten kadınların burada yargılandığını ifade eden Aydın, "Kadınların siyasette eşit temsiliyetin önündeki en büyük engel toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. HDP içinde kadın temsiliyeti içinde siyaset yürüten kadınların soyut ifadelerle yargılanmasını kabul etmiyoruz. Bu salonda kadın mücadelesi anlamında kurulan her cümleyi dikkatle dinlemenizi istiyoruz. Buradaki yargılama demokrasi mücadelesi yürütenlere yöneliktir. Dün 3 gencin JİTEM tarafından İzmir'de yakılarak öldürüldüğünü öğrendik" diye belirtti.

'DENİZ POYRAZ DAVASINDA OLACAĞIZ'
Heyetin, "Neden HDP binaları zarar görmedi?" sorusunun ardından İzmir HDP il binasında Deniz Poyraz'ın katledildiğini hatırlatan Aydın, "Biz de orada duruşma salonunda olacağız. Bu nedenle duruşmalara katılamayacağız" dedi.

Aydın'ın sözlerinin ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.