21 Eylül 2024 Cumartesi

Kırıklar Hapishanesi'nde televizyon bile yasak

İzmir Kırıklar 1 No'lu Hapishanesi'nden ETHA'ya mektup gönderen devrimci tutsak Aydın Akyüz, çift kelepçe dayatmasından, hücrelerdeki televizyonların toplanmasına, ekonomik krizle birlikte yemeklerin kötü çıkmasından yayınların verilmemesine kadar yaşanan keyfi uygulamaları anlattı.
Hapishanelere yönelik baskı ve keyfi uygulamalar giderek tutsakların hayatını işkenceye çeviriyor. Tecrit ağırlaşırken İzmir Kırıklar 1 No'lu Hapishanesi'nden Aydın Akyüz ETHA'ya gönderdiği mektupta yaşadıkları keyfi uygulamaları anlattı.
 
Akyüz, iki yılı aşkın bir süredir hastane ve mahkemeye gidişlerde çift kelepçe uygulamasının devam ettiğini, son aylarda ise saat ve yüzük taşımama dayatması getirildiğini, askerlerin üst araması yaparken cep astarını dışarı çıkarma ve pantolon kemerini açmaya zorladığını belirtti. Ringlerin tek kişilik hücrelere dönüştürüldüğünü, aynı hücrede kalan tutsakların tek tek ringlerle mahkeme ve hastaneye götürüldüğünü ifade eden Akyüz, bunun mutlak tecrit olduğunu dile getirdi. Ringlerdeki tekli hücrelerde ayağa kalkacak bir yükseklik ve adım atacak alan olmamasını ise "Hatta o kadar dar ki ayak ayak üstüne atmak için cambazlık yapmak gerekli" diyerek tarif etti.
 
KANTİNDEN ALINAN TELEVİZYON DA YASAK
 
Koğuşların sık sık arandığını ve arama bahanesi ile eşyalarına el konulduğunu anlatan Akyüz, "Son olarak 2 Ekim salı günü hücrelere baskın düzenlenerek televizyon ve radyolarımıza el konuldu. Paranoyaları öyle bir düzeye vardı ki televizyonların hapishanelerde kullanılması mümkün olmayan fonksiyonları tahrip edilerek iptal edildi. Üstelik satın aldığımızda televizyonların bu fonksiyonları kullanılmasın diye silikonla kapatılmıştı zaten. Paramızla hapishane kantininden satın alacağımız radyolarımıza kısa dalga çekiyor diye el konularak, kantinden sadece FM bandı çeken radyoyu almamız isteniyor. Böylece uluslararası müzik ve haber yayını yapan frekanslara erişimimiz engellenerek tutsaklar üzerinde ki tecridin çıtası biraz daha yükseltiliyor. Üstelik sattıkları yeni radyo, dört duvarla çevrili kuyu gibi derin bir mekanda çekmesi mümkün olmayan üç parmak genişliğinde küçük bir radyo. Anlaşılıyor ki gerçekte FM'i bile dinlememiz istenmiyor. Böylece görece muhalif radyolara ulaşmamız engellenerek sadece verici güçlü tek sesli devlet radyolarına mahkum edilmek isteniyoruz" diyerek her hafta yeni bir hak gasbıyla karşılaşmanın kendileri için sürpriz olmadığını belirtti.
 
ATILIM GAZETESİ MUAMMASI
 
Atılım Gazetesi'nin görüşçüler aracılığı ile elden yatırılmasının idare tarafından kabul edilmediğini vurgulayan Akyüz, "Meğer yayın deyince akıllarına sadece dergi geliyormuş Atılım ise gazeteymiş! Bakanlık genelgesine göre günü geçmiş gazeteleri bulundurmak yasakmış! Haftalardır Atılım'ın günlük gazete olmadığını, haftalık bir dergiden farksız olduğunu anlatmaya çalışıyoruz" dedi. İdarenin Atılım Gazetesi'ni hapishaneye almak için posta yoluyla gönderilmesi gerektiğini bildirdiğini ancak bir ayı geçkin bir süredir her hafta posta yoluyla kendilerine Atılım Gazetesi'nin gönderildiğini ancak şimdiye kadar sadece bir sayı alabildiklerini belirten Akyüz, "OHAL öncesi, gerek İstanbul'dan gerekse İzmir'den gönderilen yayın birkaç hafta içinde elimize ulaşırken şimdi ne hikmetse ulaşamıyor. Sanki tilkiye kaç tazıya tut durumuyla karşı karşıyayız" diye kaydetti.
 
KRİZİN HAPİSHANELERİ DE ETKİLİYOR
 
Hapishane yemeklerinin giderek kötüleştiğini, yemeklerin kalitesiz olduğunu, özensiz pişirildiğini, iaşe miktarına da müdahale edildiğini, bakanlığın 2013 yılında hapishanelere ödediği yemek iaşe bedeline zam yapılması ve altı ayda bir enflasyon oranında arttırılması kararına rağmen son bir yıldır yapılmadığını belirten Akyüz, "Enflasyonun yüzde 25'e dayandığı bir zamanda zorunlu ihtiyaçlarımız üzerinden tasarruf yapılıyor" dedi.
 
HAPİSHANELERDE ULUSALCI KADROLAŞMA
 
AKP-MHP ittifakı çerçevesinde Adalet Bakanlığı'nda, Cezaevleri Genel Müdürlüğü'nde ve giderek de tek tek bir çok hapishanede yeni kadrolaşmaya gidildiğini belirten Akyüz, "Öncesinde ulusalcı ve milliyetçi kadrolara dayanan iktidar, bir dönem cemaatçi, şimdi de politik İslamcı ve MHP'li kadrolaşmaya dayanarak devrimci tutsakları sindirmeye çalışıyor. Bütün bunlar kazanılmış ve fiilen kullanılan haklarımıza karşı saldırıların artarak devam edeceğini gösteriyor. Kimsenin şüphesi olmasın ki biz devrimci tutsaklar geleneğimizden aldığımız güçle bin bir yolla direnmeyi sürdüreceğiz. Bütün devrimci demokratik kamuoyunu ve halklarımızı duyarlı olmaya gücümüze güç katmaya çağırıyoruz."