GÜNCEL
KESK: 10 Ekim'in siyasi sorumluları yargılanmadıkça adalet mücadelemiz sürecek
10 Ekim Ankara katliamı davasında verilen karara ilişkin açıklama yapan KESK, "Gerçek failler ve siyasi sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmadıkça adalet mücadelemiz bitmeyecek" dedi.
KESK, 10 Ekim Ankara katliamı davası kararına ilişkin açıklama yaptı. 10 Ekim Ankara katliamı davasının karar duruşması mahkemeye çıkarılan kimi maşalara çeşitli cezalar verilmesiyle noktalandığını kaydeden KESK, "Nitekim tüm duruşmalarda yaşananlara, siyasi iktidarın ve mahkemenin tavrına bakıldığında davanın birkaç tetikçinin, yardım ve yataklı edenlerin çeşitli cezalarla sonuçlandırılması üzerine kurgulandığı anlaşılmaktadır. Karar da buna uygun olarak verilmiştir" diye belirtti.
Yargı sürecinin ilk aşamasının sona ermesine rağmen adalet mücadelelerinin devam edeceği vurgulayanan KESK açıklamasında, "Kararda kastı ve ihmali bulunan bir tane kamu görevlisi hakkında dahi herhangi bir karar verilmedi. Müfettiş raporlarına ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına rağmen sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hukuksuz biçimde korundu" diye kaydedildi.
Açıklamada "Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporda adeta katillere Ankara'ya kadar bir koridor açıldığı anlaşılmasına rağmen Mahkeme heyeti raporu ciddiye almadığı gibi avukatlarımızın ısrarlı talebine rağmen raporda kastı/ihmali yazılı olan kamu görevlilerini ne sanık olarak yargılamış, ne de tanık olarak dinlemiştir" denildi.
Duruşmaların alelacele Sincan'a kaçırılması ve duruşmaların polis ablukasında yapılmasını eleştiren KESK, "Kaldı ki, üç yıl boyunca gerek yakınlarını yitiren ailelerimizin, gerek demokrasi güçlerinin kararlı mücadelesi ve dayanışması ve gerekse de avukatlarımızın büyük çabası ve duyarlılığı olmasaydı bu cezaların verileceği dahi kuşkuluydu" diye vurguladı.
Katillere koridor açan, yol kontrollerini kaldıran, katliam olacağı istihbaratını gizleyenler, birçok kişinin yaşamını yitirmesine neden olan gaz sıkma emri verenler, ambulansların geç gelmesinin sorumlusu olanlar, güvenlik tedbiri almayanlar vs. hiçbir kamu görevlisi, siyasi sorumluların yargılanmadığını, dosyaya dahil edilmediğinin altı çizilen açıklamada, bu katliamda devletin habersiz olmasının mümkün olmadığı ifade edildi.
7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde patlayan bombaların, yaşanan katliamların "ya biz ya kaos" tehdidi sonrasında olması ve 1 Kasım sonrasında ise bıçakla kesilir gibi kesilmesine dikkat çeken KESK, "Bizler daha cenazelerimizi gömerken, yaralılarımızı hastanelere yetiştirmeye çalışırken dönemin Başbakan'ı katliamdan üç gün sonra 'oylarımız arttı' demesiyle açığa çıkan AKP iktidarının katliamdan hemen sonra neden bir anket yaptırmaya ihtiyaç duyduğu sorusu hala cevaplandırılmayı bekliyor" diye belirtti.
Katliam ceza kanununda tarifi yapılan insanlık suçu ile birebir uyuştuğunu ifade eden KESK, "10 Ekim katliamını insanlık suçu kapsamında ele almamanın kendisi bile yargının yaklaşımını ele vermektedir. 'Bu şekilde firari olan sanıkların korunması mı amaçlanmaktadır?' sorusunu haklı olarak hem bizler hem aileler sormaktayız. Bu nedenle bundan sonraki yargı sürecinde de davanın insanlık suçu kapsamında ele alınması temel talebimiz olacaktır" dedi.
Yine katliama yol veren, göz yuman, siyasal rant için kullanan, istihbarı gizleyen, IŞİD ile farklı ilişkilere giren, ihmali bulunan tüm kamu görevlilerinin dosyaya dahil edilmesi, yargılanması, insanlık suçu kapsamında cezalandırılmaları gerçekleşinceye kadar adalet mücadelelerinin bitmeyeceğini vurgulayan KESK, "Adalet mücadelemizi emek, demokrasi ve barış mücadelesi ile birlikte yürütecek, yaşamını yitiren barış karanfillerimize ve ailelerine verdiğimiz sözün gereğini yapacağız. Emek ve demokrasi güçlerini şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu davanın takipçisi ve zamana yayarak gerçek katillerin ortaya çıkarılmasını engelleme girişimlerine karşı duyarlı olacaklarına inancımız tamdır" diye belirtti.