KADIN
Kendimde beni buldum - Umut Sarya
İstanbul- Dersim yolu, uzunca sohbetlerimizin, aynı zamanda kendimi sorgulamamın başlangıcı oldu. İlk kez bir kadınla konuşurken rahat ve huzurlu hissediyordum. Karşımdakinin kim olduğu ya da ne yapmaya çalıştığıyla değil, bende yarattığı durumla ilgileniyordum. Kocaman teorilerle, anlamadığım terimlerle gelmedi karşıma; sadece kadın olarak, yoldaş olarak geldi. Samimi, içten, gerçek ve tamamlayıcıydı.
Her devrim bir alt üst oluştur. Eskinin yıkılıp yeninin inşa edilme sürecidir. Bilinç değişmezse devrim gerçekleşmiş sayılmaz. Öncelikle kendinde yenilenmeyi başarmalı insan. Kendinde değişimi başaran ya da başarmaya çabalayan insan, yeniliğe açık insandır. Mücadele içinde zaman zaman düşüşler ve çıkmazlar olsa da yanıbaşında olan kadın yoldaşa sarılırsın. Bilirsin ki kadın yoldaşın sana güç veren, seni tamamlayandır. İşte bu duygu, birlik olmanın, yoldaş olmanın hazzını arttırır. Elbette ki bu durumda bile yalnız kaldığını, tökezlediğini ve zorlandığını hissettiğin zamanlar olacak.
Tüm bunları yaşıyoruz ve yaşamın bize dayattığı tüm sorunlarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Devrime giderken yürüdüğümüz yolda yaşadığımız sorunlar oluyor, olmaya devam edecek. Bizler birlikte var olmanın ve birlikte çözüm bulmanın yollarını aramak zorundayız. Zorunluluk kelimesi zoru düşündürmesin sadece, her zorluk yanında umudu barındırır. Kazanma ve başarma umudunu. Her birimizin yaşantısında farklı örneklerle birbirimize aktaracağımız tecrübelerimiz de var. Bazen yaşamış olduğumuz bir gerçeğin yalnızca kendi hayatımızda olduğunu düşünüyoruz ya, işte bu en büyük yanılgılarımızdan biridir. Örgütlü mücadele içerisinde olan ve yaşamını bu eksende şekillendiren her kadın, aynı sorun ve sıkıntılarla yüzleşiyor. İşte bu yüzden paylaşmalı ve yaşadıklarımızı aktarmalıyız.
Kendimden başlayarak devam etmek istiyorum. Biliyorum ki, aynı ideolojik değerlerden beslenen ve bu değerler uğruna kendini baştan aşağı yenilemeyi göze alan yoldaşlarız. Yenilenmenin en önemli değerlerinden biri ise kadın yoldaşlarla ilişkilenişte yoldaşlık hukukunun ve sevgisinin bir an olsun unutulmamasıdır. Bu yoldaşlık, sadece bulunduğumuz çizginin bir sonucu olmaktan ibaret değil elbette. Kadın olmanın, ezilen cins olmanın, yan yana mücadele etme sebeplerini gözeterek, hesapsızca güven duygusunu inşa etme temelinde gelişir. Yine unutmamalıyız ki, kadın özgürlük mücadelemizde birbirimizi özgürleştirecek özneleriz. Cins bilincinde derinleştikçe, kendimizi ve kendi cinsimizi tanıdıkça prangalarımızdan kopacağız. Sonrasında yaşadığımız bu kopuşlar yine bu derinleşmenin bir parçası olarak karşımıza çıkacaktır.
Öğretilmiş kadınlık, toplumsal cinsiyet rolleri, cins bilinci ve kadın yoldaşlığı kavramları, bu zamanki yaşantıma kadar duyup bilmediğim konulardı. Kendimi, özgürce yaşayan, her istediğini yapan, yer yer sorunlarla karşılaşsam da bunları da "yaşamın vermiş olduğu zorluklar" diye nitelendirdiğim bir yerdeydim. Hatta kadınlarla bir şeyler paylaşmak, uzunca sohbet edip vakit geçirmek çekilmez gelirdi. İşte tüm bunları yaşayıp şimdi kaleme döken ben, kendimi tekrar tekrar yıkma ve ardından yeniden inşa etme çabasındayım. Kendimde yaratmaya çalıştığım bu durumun vermiş olduğu sancıları yaşadığım zamanlar da oldu; fakat zorluklar içinde kendimi tanımaya ve ona göre şekillendirmeye çalışıyorum.
Mücadele içerisinde yer almaya başladığımda, kadınlarla ilişkilenişim tıpkı yazdığım düzlemdeydi. Mücadelenin farklı alanlarında zor araçlarıyla buluşarak mücadele eden kadınların var olduğunu duysam da kendimle kıyaslayarak kadınların böyle zorluklarla başa çıkmasının mümkün olmadığını düşünürdüm. Ta ki IŞİD barbarlarına karşı mücadele yürüten ve sonrasında şehit düşen Sibel Bulut yoldaşın ismini duyana kadar. Bir kadın devrimci yaşamını yitirmişti, o zamana kadar inandıklarımın bende yıkılışının vermiş olduğu sancılara alışalı çok olmamıştı ki, yeni bir sancı ve yeni bir yıkımla yüzleştim. Bu yıkımla yol almaya ve arayışa geçmeye başladım. Cenazesine katılacak ve mücadelesine dokunacaktım bu kadının.
Bu niyetle çıkmıştım yola, bendeki yeni sorgulamalar da yine bu yolda başladı. İnsanın kendinde yeni arayışlar içine düşmesi hiç de zor bir durum değil, bunu tekrar etmiş olayım. Bir kadının sohbet etme amaçlı yanıma gelmesiyle değişim filizleri yeşermeye başladı. Hem sohbet ediyor hem de kendimi dinliyordum. Sohbet arasında, şehit düşen Sibel yoldaş için "Herkes adına, tüm ezilen kadınlar adına ödenen bedeller tam da bunlar" demişti. Sibel yoldaşın mücadelesini tüm kadınların mücadelesi olarak tanımlamıştı. Sohbet devam ederken bir yandan söylediklerini tekrarlıyor, bir yandan da dakikalardır, hatta saatlerdir neredeyse soluksuz olarak bir kadınla sohbet etmenin şaşkınlığını yaşıyordum.
İstanbul- Dersim yolu, uzunca sohbetlerimizin, aynı zamanda kendimi sorgulamamın başlangıcı oldu. İlk kez bir kadınla konuşurken rahat ve huzurlu hissediyordum. Karşımdakinin kim olduğu ya da ne yapmaya çalıştığıyla değil, bende yarattığı durumla ilgileniyordum. Kocaman teorilerle, anlamadığım terimlerle gelmedi karşıma; sadece kadın olarak, yoldaş olarak geldi. Samimi, içten, gerçek ve tamamlayıcıydı. Bir kadın olarak karşısındaki kadını değerli buluyor ve bunu hissettiriyordu. Cins bilincinden, kadın sevgisinden uzak olmamla ilgili değildi, amacı bunu bana aşılamak, kendisinde beni bütünlemek ve bir şekilde cinsimi bana anlatmaktı.
Bunu başardı. Şimdi bu bütünün bir parçasıyım, tamamlanmış, olmuş bitmiş değilim ama öğreniyorum, hep birlikte öğreniyoruz.
Ortak aklı kurmadan, bende kendinizi görmeden ya da kendinizde beni bulmadan, yani demem o ki, bütünleşmeden, bu bilince ulaşmadan tam manasıyla bir yoldaşlık kuramayız.
Kadınlığımızla buluşmak ve sınırlarımızı beraber yıkmak umuduyla...