9 Kasım 2024 Cumartesi

KBDH: Hesap sorucu pratiğin öncü çıkışlarını örgütleyeceğiz

"Eşit ve özgür bir dünya için isyanı büyüt, kadın devrimine yürü" politik değerlendirme yapan KBDH Genel Konseyi, erkek egemen sistemin temellerini sarsacak ve faşist reimle cepheleşecekleri her gündem için kadın özgürlük mücadelesinin her talebi için tüm mücadele araç ve biçimlerini kullanacaklarını kaydetti. Değerlendirmede, "Kadın kitlelerine yön gösterecek, hesap sorucu pratiğin, öncü çıkışların örgütleyicisi olacağız" denildi. 

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, politik süreci değerlendirdi. "Eşit ve özgür bir dünya için isyanı büyüt, kadın devrimine yürü" başlıklı değerlendirmede sınıflar savaşında tarihin en kanlı çatışmaların yaşandığı kaydedildi. Yeryüzünde, üzerinde insan yaşayan tüm kara parçalarında, toplumların aynı yaşam biçimlerine sıkışmış şekilde aynı sorunları yaşadığı belirtlien açıklamada, "Nasıl ki; tüm dünya egemenlerinin muhafazakar, gerici, faşist, liberal, sosyal demokrat akımları tekleşti ve emekçi sınıflara, ezilenlere, kadınlara karşı aynı saldırganlıkta buluştuysa; 'yeryüzünün lanetlilerinin', ezilenlerin, burjuva-faşist iktidarlar karşısındaki siyasal hedefleri de tekleşmiştir, daha doğru bir ifadeyle bütünleşmiş, iç içe geçmiştir. Dünya işçi sınıfı ve emekçi halklarının tek kurtuluşu; emperyalist kapitalist sistemin yıkılması, ömrünü çoktan doldurmuş kapitalizmin mezara gömülmesidir. Nitekim bilinç veya önseziyle işçi ve emekçiler, ezilenler tüm dünyada bu durumu isyanlarla ortaya koyuyor. Ancak yetmez; tüm ezilenler, bugüne kadar yaşananlardan daha zor bir mücadeleye, daha zor bir devrimci savaşa hazırlıklı olmak zorundadır. Bugünün dünyasında yaşam, bir ölüm kalım savaşı olarak sürüyor; işçi sınıfı ve emekçiler, ezilen halklar, kadınlar, ezilen cinsel kimlikler, gençler için bir gelecek olacaksa, bu kanlı mahşerde yürütülecek kavganın sonucu olacak" denildi. 

'ROJAVA DEVRİMİNİ YOK ETMEK İSTİYORALR'
Siyonist İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırım saldırılarının, işgalci Türk devletinin Rojava kadın devrimini yok etmek amaçlı gerçekleştirdiği Kuzey ve Doğu Suriye halklarına yönelik hava harekatlarının hatırlandığı açıklamada, içinde yaşanan dünyanın kadınlara dönük taciz ve tecüvüzün rutine bindiği Epsteinlerle, Adnan Oktarlarla; savaşlar ve soykırımların; açlık, yoksulluk ve sefaletle, geleceksizlik ve umutsuzlukla, yok sayılmış ve özgürlük yoksunluğuyla kabusa döndüğü belirtildi. Sistemin işçi ve emekçileri, doğayı ölüme sürüklediğinin altı çizilen açıklamada, "Irkçı-faşist partiler, ana akımlaştı; birçok yerde seçimleri kazandı ve iktidara geldi. Faşist hareketlerin bu seçim başarısı, istisna değil dönemin rasyonalitesidir. Adeta içinde olduğumuz dünya, Erdoğanların dünyası haline geldi. Bugün Türkiye'de yaşananların benzeri, dünyanın birçok yerinde yaşanıyor. Elbette Erdoğan iktidarının dinci gericiliğinin kendine has yönlerini yok saymıyoruz. Sadece dünyada ana eğilimin, ırkçı-faşist hareketler yönünde olduğunu vurgulamak istiyoruz" ifadeleri yer aldı. 

'ÇOCUKLAR UCUZ İŞ GÜCÜ GÖRÜLÜYOR'
Çocuk yaştakilerin MESEM projesi kapsamında ucuz iş güü olarak iş cinayetlerine kurban edildiği kaydedilen açıklamada, "Neoliberal sermaye birikim rejimindeki tıkanma ve yaşanmakta olan kriz; dünyanın birçok yerinde, aynı zamanda kadını toplumsal cinsiyet rollerine hapsedecek mekanizmaları işletmek için erkek-devlet şiddetini yoğunlaştırmayı ve başta kürtaj olmak üzere, hak gasplarını beraberinde getirdi. 2008 krizi sonrası neoliberalizmin çıplak yüzü, sadece faşist-gerici dikta yönetimlerin olduğu ülkelerde değil, burjuva demokrasisinin beşiği sayılan Avrupa'da da kadına yönelik saldırılarla kendisini gösterdi. Bu, emperyalist kapitalist sistemin cinsiyetçi karakterini çok daha açık göstermiş oldu. Dünyada, emekçi halk düşmanı programların savunucusu olan ırkçı-faşist partiler, bu zeminde güç kazanıyor. Birçok yerde, ya doğrudan iktidar ya da iktidar ortağı oluyor. Bugün coğrafya fark etmeksizin, kadına yönelik şiddetin zirve yapması, kadın düşmanı politikaların öne çıkıyor olması bir vaka. Ve bunun ardında, patriyarkal kapitalist sistemin aile krizi yatıyor. Bir yandan emek gücünün yeniden üretimini, yani bakım emeğini kadına yüklemenin adresi olan ailenin sarsılmaz varlığı, diğer yandan üretimin devasa toplumsallaşması, kadına ucuz iş gücü olarak sermayenin duyduğu ihtiyaç doğrultusunda, kadının üretime çekilmesi... Bu ikisi birbiri ile sürtünmesiz ilerleyen süreçler değildir ve aile krizi de bu noktada boy veriyor" denildi. 

'SÖMÜRÜ ÇARKINI HIZLANDIRMAK İSTİYORLAR'
Halklar için artık "sürdürülebilir" bir dünya olmadığının altı çizilen açıklamada, bu yüzden bu dünyayı egemenlerin tepesine yıkmaktan başka kurtuluş olmadığı kaydedildi. "Ancak o zaman, yeni bir yaşamın kapısı aralanacak; sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız, cins ayrımsız bir dünya filizlenecektir" denilen açıklamada, Faşist AKP-MHP iktidarının beslendiği damarıh, ideo-kültürel çatışma alanları faşist iktidar seçim sürecini ve sonrasını, ideo-kültürel çatışmayı keskinleştirerek yürüttüğü söylendi. Açıklamada, "Bu çatışmayı, kadın düşmanlığı ve ezilen cinsel kimliklere karşı nefret söylemlerinin yanı sıra Kürt halkına karşı yürüttüğü soykırımcı savaş temelinde köpürttüğü şovenizm üzerinden geliştiriyor. Bugünkü koşullarda tekelci burjuvazi de, sömürü çarkını sorunsuzca döndürmek için faşist rejimin bu kodlarına gereksinim duyuyor. İtaat etmeyeni, kendi kaderine razı olmayanı, var oluş mücadelesi vereni bastırmak; emeğin sömürü derecesini yükseltmenin imkan ve koşullarını sağlamaktadır. Zira bu, işçi ve emekçilerin, sınıf olarak sermayenin karşısına dikilmesini engelleyecek; ulus, cins, din-mezhep vb. olarak parçalanıp birbirinin karşısına dikilmesini sağlayacaktır. İdeo-kültürel çatışma alanları olarak önümüze getirilen tüm gündem ve konular, her zaman sınıflar mücadelesinin birer veçhesi olmuştur. Ama bugün, doğrudan sömürü çarkını hızlandırmanın aracıdırlar" denildi.

'KENDİNDEN OLMAYAN HERKESE DÜŞMAN'
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Bunlar, yağma ve gasplarını da vahşi sömürü mekanizmalarını da soykırım suçlarını da açıkça yapıyor ve bunun propagandasını yapıyorlar. Kapitalist uygarlık denilen canavarın bu pervasızlıkta hareketi, onun çürümüşlüğünün de ifadesidir. Nazizmi, sistemin bir sapması olarak gösterip unutturdular ama Rojava'da, Gazze'de yapılanları unutturamazlar. Direnen, kendi kaderini tayin etmek için ayağa kalkan, savaşan halklara; enselerinde patronların boza pişirmesine itiraz eden işçilere; emeği, bedeni ve kimliği üzerinde kendisi dışında kimse söz söylemesin diye sokakları zapteden kadınlara; umutsuz bırakılmışlığa, neoliberalizmin geleceksizlik sarmalında asılı kalmışlığa karşı isyanını büyüten gençlere; yok sayılmanın, bastırılmışlığın her türlüsünü yaşayan ezilenlere bir mesajdır Kürdistan'ın dağına da ovasına da atılan bombalar, avuç kadar Gazze'de iki buçuk milyon insanın üzerine ölüm kusan teknoloji harikası silahlar... Ama egemenlerin bilmedikleri bir şey var; halkların öfkesini ve kinini daha da büyütüyor bu seyirlik hale getirilmiş soykırım saldırıları. Ölümün üzerineyürürcesine, tüm silahlara inat, Kürt halkının yürüttüğü savaş; Kürt halkının yiğit evlatlarının akıllara durgunluk veren Zap'taki eylemleri; Kuzey-Doğu Suriye halklarının Rojava devrimine sahip çıkma iradesi, Filistin halkının direnişi, tam da ezilen halkların dindirilemez öfkesinin ifadesidir. Faşizm, bu topraklarda kendi kimliği ile yaşamak isteyen herkese düşman. Ulus olarak özgürlüğü için dağda ve ovada onca katliama, soykırım saldırılarına rağmen baş eğmeyen, özgürlüğüne yürüyen Kürt halkına düşman. Fabrikada hakkını arayan işçiye düşman, Urfa'da Özak patronunun boyunduruğunu iki kat daha sağlamlaştıran sarı sendikayı bırakıp başka bir sendikada örgütlenen tekstil işçisine düşman. Agrobay'da boğaz tokluğuna çalışmaktan sıdkı sıyrıldığı için direnişe geçen kadın işçiye düşman. Akbelen'de zeytin ağacına, ormanına; geleceğine sarılırcasına sarılan İkizköy'ün kadınlarına, emekçilerine, doğa savunucularına düşman. Barınacak bir çatı diye gittiği KYK yurdunda, kurtlu-böcekli yemeğe talim eden, yurt asansörlerinde ölüm tehlikesi ile burun buruna yaşayan üniversiteliye düşman. Artık bizi nefessiz bırakan kozamızı yırttık, kendi kaderimizi elimize almak için yola çıktık diyen, erkek-devlet şiddetine karşı direnişi örgütleyen kadınlara
düşman.

'HESAP SORMA PRATİĞİNİ BİRLİKTE ÖRGÜTLEYECEĞİZ'
"'Sana düşman, bana düşman.' Faşizm, kendi geleceğini arayan, bunun kavgasını veren herkese düşman. KBDH olarak, faşizmin hedefinde olan herkesle, yeni bir yaşamın kavgasını yükselteceğiz. Biz kadınlar, faşist devleti yıkmayı hedefleyen bir hattı öremezsek, ne kazanımlarımızı koruyabiliriz ne de toplumsal cinsiyetçi rollere hapsedildiğimiz cendereyi kırabiliriz. Bu nedenle tüm antifaşist dinamiklerle buluşarak, kadın militanlığını ve öncülüğünü konuşturarak birleşik mücadeleyi büyüteceğiz. Faşizmi yıkmak, birleşik devrime yürümekse önümüze koyduğumuz hedef, biliriz ki bu devrimci kitle şiddetinin önünü açacak devrimci zoru gerektirir. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi rejim tipi olursa olsun; devrimler, zorun ebeliğinde doğar. Ve ama faşizmse söz konusu olan, bu iki kat daha geçerlidir. Tam da bu yüzden, Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak, patriyarkal kapitalist sistemin temellerini sarsacak ve faşist rejimle cepheleşeceğimiz her gündem için, kadın özgürlük mücadelesinin her talebi için, tüm mücadele araç ve biçimlerini kullanacağız. Kadın kitlelerine yön gösterecek, hesap sorucu pratiğin, öncü çıkışların örgütleyicisi olacağız!"