24 Kasım 2024 Pazar

Kayıp yakınları Mesut Dündar'ın faillerini sordu

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, gözaltından kaçtıktan sonra işkence izleriyle kaplı cenazesi bulunan Mesut Dündar'ın faillerinin açığa çıkarılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 807. hafta eyleminde Koşuyolu Parkı'nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yan yana geldi. Eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı.

İHD Diyarbakır Şubesi yöneticilerinden Yakup Güven, son günlerde halay çeken gençlerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, "Hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz" dedi.

Berfin Elçi, 1992'nin temmuz ayında Şırnak'ın Cizre ilçesinde gözaltında katledilen Mesut Dündar'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

"Çocukken menenjit hastalığına yakalanan Dündar maddi imkânsızlıklar nedeniyle tedavi olmadığı için zihinsel engelli olarak yaşamanı sürdürmektedir. Mesut Dündar, Cizre'de yapılan gösterilerde sarı, kırmızı, yeşil flamalar taşıdığı için 3 kez gözaltına alınır ve yoğun işkencelere maruz kalır. 1992 yılının Temmuz ayında Cizre Emniyeti'ne bağlı polisler, ailesi ile birlikte yaşayan Dündar'ın evine baskın yaparak; 'Mesut'u Elazığ akıl hastanesine götürmek için geldiklerini' söyler. Polisler, Mesut ve babasını evden alarak, götürür. Daha sonra Mesut'u Cizre Hastanesine yatırırlar. Ancak Mesut, korkup hastane camından atlayarak, kaçar" ifadelerini kullanan Elçi, polisin 3 gün boyunca Mesut Dündar'ın babasıyla birlikte civar köylerde arama yaptığını söyledi.

'BABASI ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİ'
Bu esnada baba Dündar'ın yoğun işkenceye maruz bırakıldığını ve oğlunu bulamaması durumunda ölümle tehdit edildiğini aktaran Elçi, "Baba, onu getireceğine dair söz verince polislerce serbest bırakılır. Mesut eve geri dönmez, ancak her gün ailesini telefonla arar. Bu sırada polisler de her gün evlerine baskın yapar. Dündar'ın ailesini telefonla aradığı bir gün, polisin eve baskın yapmaması üzerine aile yakalandığını düşünür" dedi.

CENAZESİ ZIRHLI ARAÇLA SÜRÜKLENDİ
Elçi, şöyle devam etti: "6 Eylül 1992 tarihinde Dündar'ın cenazesi, Nehrib Şeyh Değirmenci Su Değirmeni'nin yanında elleri arkadan bağlı boğulmuş bir halde bulunur. Gundê Nehrib'de olayı gören çok sayıda görgü tanığının beyanlarına göre; Dündar'ı biri polis 3 silahlı sivil giyimli kişiler olay yerine getirdi. Olay yerine gelen askerler, cenazenin altında bubin tuzağı olabileceği gerekçesiyle cenazeyi bir zırhlı aracının arkasında sürükler."

AİHM MAHKUM ETTİ
Dündar'ın cenazesinde yoğun işkence kaynaklı çok sayıda yara izine rastlandığını ifade eden Elçi, "Aile, 13 Eylül 1994 tarihinde Cizre Cumhuriyet Savcılığı'na yazılı başvuruda bulunur. Cizre Cumhuriyet Savcılığı, 12 Nisan 1996 tarihinde ailenin ifadesini alır. Olaydan yaklaşık 4 yıl sonra ailenin ifadesinin alınmasının nedeni, ailenin 3 Mart 1995 tarihinde AİHM'e başvurulmuş olmasıdır. AİHM, 2005 Yılında Dündar davasında 'yaşam hakkı ihlalinden' Türkiye'yi mahkum eder" dedi.